Korkusuz

Koronavirüs Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni çökertir mi?..

Koronavirüs Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni çökertir mi?..
Koronavirüs, Türkiye’de hayırlı bir işe vesile olabilir mi?..

Vallahi, ben kendi payıma birazcık da olsa umutlandım. Bu şerden bir hayır çıkabileceğini ümit etmeye başladım.

Neden mi?...

Alınan yerinde tedbirlerle beraber, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın yurt dışı temaslarını bir süreliğine durdurulduğunu ve TBMM’ne de bu ay sonuna kadar ziyaretçi kabul edilmeyeceğini duyduk. Erdoğan’ın yurt dışı ziyaretlerinin iptal edilmesi demek onun iç politika işlerine daha fazla mesai harcamasına yol açar. Bu da saraydaki SETA ve SADAT virüslerinin etkisinin en azından bir süreliğine kırılması demektir. Ee!.. SADAT ve SETA sadece dış politika ve savunma konularında mı Erdoğan’a etki ediyor, iç siyasete hiç mi karışmıyorlar?.. Elbette oraya da burunlarını sokuyorlar ama iktidar içindeki farklı kanatların çarpan etkilerinin Erdoğan üzerinde ayrı bir yeri var. Oraya birazdan geçeceğim... TBMM’de başlayan ziyaretçi yasağının, hem iktidar hem de muhalefet mebusları için takkeyi önlerine koyup daha çok düşünmelerini sağlayacak iyi bir ara tatil fırsatı olduğu düşüncesindeyim.

Siyasi partiler, koronavirüs yüzünden düzenleyecekleri toplu programları iptal ediyorlar. Üzerlerindeki rutin yoğunluklardan bir süreliğine sıyrılmaları belki içlerine dönüp daha sağlıklı değerlendirmeler yapmalarına yol açar. Gündemimizin birinci sırasında koronavirüs var ama iç siyasete biraz daha fazla odaklanmaya çalışalım;

Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan AKP’den koparak siyasi partilerine kurdular. İki siyasi partinin de toplumda nasıl karşılık bulacağı önümüzdeki zamanda yapacakları çıkışlara bağlı. Ancak şimdiden görünen şu ki, Gelecek ve DEVA partileri AKP tabanında oy tırtıklamak üzere yola koyuldular. Ahmet Davutoğlu, AKP’den koparacağı oy hesapları ile bir ittifaka dahil olup en azından 3-5 milletvekili çıkarmaya belki olası bir iktidarda da söz sahibi bir konuma gelmeyi planlıyor. Ali Babacan’ın rotası da çok aşikar; DEVA Partisi Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olması için kuruldu. Eğer bu gerçekleşmezse en kötü ihtimalle AKP’den koparacakları oylar sayesinde Ali Babacan’a iktidarda yer açmaya çalışacaklar. Bu iki parti kuruluşları aşamasında her ne kadar lider sultasından şikayet etseler de kendi liderleri ve etraflarındaki 3-5 kişi için siyaset yapacaklar. Öyle görünüyor!.. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın güçlü parlamenter sisteme geçiş ile ilgili vaatleri de kocaman bir hikaye!.. Çünkü, ”16 Nisan referandumu öncesi ve sonrasında neden sus pus oldunuz” sorusuna veremedikleri cevap hale ortada kabak gibi duruyor. Diğer vaatleri de geçmişte ortak oldukları günahları örtmeye ve inandırıcı olmaya yetmiyor.

Tayyip Erdoğan, koronavirüs ara tatili yüzünden iç siyasete daha fazla odaklanır dedik. Nedenine gelince;

Barış Pınarı Harekatı ve arkasından gelen İdlib sorunu yüzünden iktidar içindeki bir kavga kamuoyunun önüne çıkma fırsatı bulamadı!.. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ucube rejimin yürümediği sadece muhalefet partileri tarafından seslendirilmiyor. İktidar içindeki benzer sıkıntı da iyice büyüdü. Sıkıntının şiddetli bir şekilde dışarıya patlamasını ise Suriye ve dış politikadaki diğer ağır hezimetler önledi. Biraz daha açalım;

Saray ve iktidarın bazı kanatları içinde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gitmiyor” diyenlerin sayısı arttı. Erdoğan üzerinde etkisi olan ve bu şikayetlere hak verip yerinde bulan kanat, güçlendirilmiş parlamenter sisteme bir yol bulup da nasıl geçeriz üzerinde daha ağırlıklı çalışmalar yapmaya ve kapı arkası diplomasiye hız verdi. Bu bağlamda;

1-MHP’nin dışarıda bırakılması,

2-CHP ve İYİ Parti ile bir uzlaşma yolu bulunup anayasa değişikliği yapılması için çalışılması,

3-Ülkenin normale dönmesi için gerekirse mutabakat hükümeti formülünün gündeme getirilmesi,

4- Yukarıdaki maddelerde ilerleme sağlanabilirse genel seçim kararı alınması,

Üzerinde duruluyor.

“CHP ile AKP’nin Meclis Genel Kurulu’nda birbirlerini yumrukladıkları ve en ağır hakaretleri karşılıklı savurdukları bir ortamda nasıl olacak bu iş” diye sual ederseniz... Sizlere sadece ve sadece siyasi kulislerde olup bitenleri, konuşulanları anlatıyorum. “Nasıl olur” işi benim uzmanlık alanıma girmez. CHP’li Engin Özkoç’un dokunulmazlık dosyasının Meclis’e gönderilmesinin ardından eski bir Adalet Bakanı havayı yumuşatmak adına mekik diplomasisi yürütüyor. Aynı zamanda AKP, CHP’nin bu ay sonunda gerçekleştireceği kurultaydan çıkacak sonuçlara verilecek mesajlara gözünü dikti. Yumuşama ortamının sağlanması için CHP’den bir adım atılmasını bekliyorlar.

İç siyasi gelişmeleri konuştuğum saraydaki bir kaynağım, “Bak Tayyip Erdoğan’ı rahat bıraksalar, emin ol, o da bir yolunu bulup parlamenter sisteme geri döner. Ama içerdeki bir grup, ne zaman bu konuda olumlu bir hava esse derhal harekete geçip önlem alıyor. Gazetecileri tutuklanması olayına bir de bu gözle bak. Oluşan aşırı baskıcı ortama bak.  İçerdeki çarpışmanın eseri ” dedi.

Siyasi kulislerde, “Önümüzdeki yıl erken seçim olur” diyenler var... Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bilinen adayları sayanların dışında bir de “Bilinmeyen çok sürpriz bir aday Erdoğan’ın karşısına çıkarılacak “iddiasında olanlar var... Yani; var da var!..

İnşallah, koronavirüs ara tatili ülkemizin bu illetten kurtulması için faydalı olur... İnşallah, koronavirüs şoku siyasetçilerin ülke geleceği için akıllarını başlarına toplamalarına vesile olur...

Koronavirüs...

İnşallah tek bir can almadan ülkemizden defolur gider...

Hayırlara vesile olur inşallah!..