Kobani davasının kararı açıklanmadan bir gün önce AKP Diyarbakır eski il başkanı Mehmet Şerif Aydın’ın açıklamaları dikkat çekiciydi.

X hesabından paylaştığı yazıyı; “%0,001 oyu olan Türk solunun temsilcileri yerine, Selahattin Demirtaş ve Leyla Zana ile siyaseten muhatap olmak ülkenin faydasına olacaktır. Tahliye kararı ile bu davayı siyasi istismar için kullanmakta olan CHP’ye daha fazla fırsat da verilmemiş olur, Ak Parti ile Kürtler arasında açılan mesafenin kapanması da böyle bir adımla başlayabilir.” diye bitirdi.

AKP’nin eski ya da yeni yöneticileri, 16 Nisan rejim değişikliğinden sonra kendi başlarına bir açıklama yapma şansları yoktur…

Dış İşleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan da davaya ilişkin “hesabı sorulur demiştik!” dedi.

“Birilerini memnun etmese de adalet yerini buldu, beraatta var ceza da var. Hayırlı olsun.” diye bitirdi…

Halk arasında, açılan davalar için bir kanı giderek yaygınlaşıyor.

Millet, AKP davaları açıyor, ihtiyaç duyduğunda karar veriliyor diyor!

Katılmamak mümkün değil.

Gerek emniyet mafya hesaplaşması adı ile yürütülen süreç gerek 28 Şubat gerek ise Kobani dava sürecinin normalleşme ile ilgisi yok.

Türkiye’de ve bölgede yaşanan her şeyin AKP’nin sözde yeni anayasası ile ilgisi var!

AKP, Kobani davası kararı ile kamuoyuna terör ile mücadele ediyorum mesajı vererek MHP, İP ve CHP tabanına bana destek verin algısını veriyor.

Diğer yandan DEM’e de alttan alta mevcut anayasa engel, gelin yeni anayasaya destek verin mesajı veriyor!

Türkiye bir yandan iklim krizi diye gökyüzünden ilaçlanarak bir yandan da AKP medyasının algı haberleri ile zehirleniyor…

ABD’nin Ortadoğu’daki ve en sadık siyasi hareketi olan İhvan-ı Müslimin’in yani AKP’nin politikalarının nihai hedefi üniter yapıyı parçalayacak bir anayasadır…

31 Mart’ta buna dur denildi!

Şimdi de anayasa tuzağına düşmeden yola devam edilmelidir.

Son olarak Kobani davası kararı ile İstiklal Mahkemesi kararlarını örtüştüren açıklamalar için bir şey söylemek isterim.

İstiklal Mahkemeleri, dönemin İngiliz emperyalizmi ile işbirliği yapanlara karşı verilen bir mücadeledir.

Bugün ise bu kararlar, dün İstiklal Mahkemesi kararlarını veren rejimi değiştiren, BOP başkanının kararlarıdır!

Verilen kararlar, olmayan Atatürk Cumhuriyeti’ne değil Ortadoğu’da ülkelerin sınırlarını değiştiren BOP’a hizmet etmektedir…