2015’te gelir dağılımından aldıkları pay yüzde 6.1 idi...
En altta yer alan, deyim yerindeyse “canı çıkan” yüzde 20’lik yurttaş kesiminden söz ediyorum! Zamanın adam gibi gazeteleri, TV’leri, uzman ekonomistler bu oranı “kepazelik” olarak nitelemiş, gelir dağılımının zavallılığını haykırmıştı... Ülkenin yüzde 60’lık kesiminin aldığı pay yüzde 46’yı gösteriyordu... En üstteki yüzde 20’lik zengin kesim ise her zaman olduğu gibi aslan payını almış, gelir dağılım tablosunun yüzde 47.4’ünü işgal etmişti! İktidar içinse şu slogan öne çıkıyordu:
-Zengin sever iktidar!
Aradan yıllar geçti, geldik 2024’e... Genel olarak “pembe istatistiklerle” gündeme gelen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’deki gelir tablosunu açıkladı. Ben okurken utandım! Tablo gerçekten de bu iktidarın tam anlamıyla “zengin sever” olduğunu hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın ortaya koyuyor ve adeta şunu ilan ediyordu:
-Ya çok yoksulsun ya da çok zengin!
Diğer bir deyişle ortada neredeyse bir “orta sınıf” kalmamıştı! Saray çevresi zenginliğine zenginlik katar, on milyonlar iyice dibe doğru yol almış, en alttakilerin ise dayanacak mecali dahi kalmamış.
Zenginlerin rejimi!
İşte TÜİK’in gelir dağılım tablosu:
-En zengin yüzde 20’lik kesim gelir dağılımının neredeyse yarısını alıyor, yüzde 49.8!
-Giderek yoksullaşa yüzde 69’lık kesim gelirin yüzde 44.3’ünü paylaşıyor!
-Can çekişen en alttaki yüzde 20’lik kesim ise gelir dağılımının yüzde 5.9’unu alabiliyor!
Aslında bu kadar uzun anlatmaya gerek bile yok; “kepazelik”, “vicdansızlık” durumu gayet iyi açıklamaya yeter de artar bile! BirGün gazetesinin başlığı daha da güzel özetliyor:
-Zenginlerin kimsesi!
Yukarıda aktardığım rakamlar Türkiye’nin gelir adaletsizliğinde Avrupa
Birliği gelir adaletsizliğinde açık ara birinci sırada olduğunu, tarihinde böyle bir eşitsizliğin görülmediğini de anlatıyor! Şöyle bir örnek vereyim:
-Gelir dağılımımız Arjantin, Togo ve Çad’dan bile daha kötü durumda. Cibuti bizden 2 puan daha yüksek!
Bu arada yandaşa servet transferi de son sürat devam ediyor sevgili izleyiciler. AKP’li Üsküdar Belediyesi, Ensar Vakfı yöneticisi İsmail Şirin ve ailesine ait şirketlere milyonlarca liralık iki ihale daha verdi. Bu ailenin şirketlerinin aldığı tüm ihaleler Üsküdar Belediyesi’ndenmiş, iyi mi!
-Bu yalnızca küçücük bir örnek...
Küskün gençleri kazanmaya odaklı bir aday
Geçen gün bir davet aldım...
İYİ Parti’de kurucu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten, 2019-2023 tarihleri arasında da İBB Meclis Üyeliği de yapan Dr. Taylan Yıldız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için bağımsız adaylığını açıklıyordu. Şu sözler ilgimi çekti:
-İstanbul’un geleceğini ve küskün gençleri kazanmak için onlar adına adayım.
Genç bir aday, gençlerle birlikte yola çıkıyordu... Gençler arasında bir lakabı bile vardı:
-İnternetçi Abi!
Dr. Yıldız, toplantıda yaptığı konuşmada küskünlerin rakamının 2 milyona yaklaştığını söyleyerek adaylığını şu sözlerle açıkladı:
-Siyaset kanalları tıkanmış, temsiliyet bir avuç eski kafalıya kalmış, eski usul siyaset dev küskünler ordusu yaratmış durumda. Gençlerle konuşarak onların temsilcisi olarak aday olmam yönünde karar aldık.
İnternetçi Abi, 8 bin gönüllü gençle birlikte hazırlanıyor seçime...
En azından yeni bir şey yapıyor, öyle değil mi?