Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kaybeden ekipten sadece o yoktu?..

Telefon özürlüsü olduğumu bilenler:

Andımız’ın yazarı Milli Eğitim eski bakanlarımızdan Dr. Reşit Galip’in kardeş torunlarından olan Prof. Dr. Mithat Baydur’u nasıl çok sevip saydığımı...

Ve değer verdiğimi...

Sık sık telefon sohbetleri ettiğimi bilirler...

[caption id="attachment_426864" align="alignnone" width="600"] Prof. Dr. Mithat Baydur[/caption]



Dün sabah o telefon sohbetlerinden birini daha ettik...

Baydur, Kılıçdaroğlu’nu:

Hak ettiğinde takdir eden...

Siyasi ve iktisadi akla uymayan açıklamalar yaptığında:

Eleştirenlerden...



Son zamanlarda o da Kemal Bey’e haksızlık edildiğine inanıyor...

Kaybedilen seçimin tek sorumlusunun Kemal Bey olmadığını ifade ettikten sonra...

Üniversite öğrenciliği yıllarında yaşadığı sevimli...

Ama:

Pek de etik olmayan bir olayı anlattı...



Doğma büyüme Sarıyerli olan Baydur, zaman zaman...

Arkadaşlarıyla birlikte...

Dönemin en ünlü, en pahalı balık restoranlarından biri olan Urcan’a (Ne yazık ki artık yok...) gidermiş...

*

Hesap gelmeden önce...

Masadakiler birer birer “teşâşür” bahanesiyle masadan kalkarlar...

Hesap geldiğinde masada:

Baydur ve belki bir ya da en çok iki arkadaşı daha kalırmış...

Haliyle hesabı da onlar öderlermiş...

Aslında buna:

“Hesap ödemek” denmez...

“Hesabı ödettirmek” denirmiş...



Baydur dedi ki:

“Üstadım, Kemal Bey’le aynı masada oturanlar, hesabın yüksek geldiğini görünce masadan sıvılaştılar, Beyefendi’yi tek başına bıraktılar, yani hesabı ona ödettiriyorlar...”.



“Kemal Bey cumhurbaşkanı seçilseydi ne olurdu?” diye sordum...

“O zaman herkes elini cebine atar, ’ben ödeyeyim, ben ödeyeyim’ diye birbirleriyle kavga ederler, sonra da televizyonlara çıkıp en büyük ödemeyi kendilerinin yaptığını ballandıra ballandıra anlatırlardı...” dedi...





Ekrem İmamoğlu ve yanındakilerin CHP’yi ele geçirmek için mi?..

Yoksa...

Yeni bir parti kurmak için mi çabalayacaklarını sordum...



“Ne yapacaklarını bilemem, tahmin etmem de zor ancak sonuçta değişen bir şey olmaz” dedikten sonra her zaman yaptığı gibi nefis bir örnekle anlattı:

“Görebildiğim kadarıyla Kemal Bey hariç ekip aynı ekip... Yani, partiyi ele geçirip Kemal Bey’i kovalasalar da Kemal Bey’den başka bir değişim olmayacak... Yeni parti kurarlarsa da bir önceki sezon küme düşmüş bir takımın antrenörü hariç bütün futbolcularını transfer ettikten sonra:

“Yepyeni bir takım kurduk” diye böbürlenebilecek ahlâkta bir zihniyete dönüşürler...”.



Ne dersiniz?..

İmamoğlu liderliğinde ZOOM üzerinden yapılan toplantıda...

Seçimi kaybeden ekipten sadece kim yoktu?..

Evet...

Bildiniz:

Kemal Bey yoktu...

Günün sözü


Derûnî âşinâ ol...

Taşradan bîgâne sansınlar...

Aceb zîbâ revişdir...

Âkil ol, dîvâne sansınlar...

Ömer Faiz Efendi

Ah o yakın çevre


Öldüğünde cebinde sadece 5 lira çıkan...

Prof. Dr. Baydur’un dedesinin ağabeyi Dr. Reşit Galip, Atatürk’e:

“Efendim” dedi... “Sadece kendi babama ve çocuklarıma değil, bu inkılâbı (Cumhuriyetin ilke ve ahlâkı) size karşı bile korurum...”.

[caption id="attachment_426867" align="alignnone" width="600"] Dr. Reşit Galip (solda önde)[/caption]



Dr. Reşit Galip gibi:

Dürüst...

Şerefli...

Haysiyetli...

Onurlu...

Ve...

Liyakat sahibi kişiler...

Politika yapmak isteseler bile:

Genel Başkan’ın çevresini saran:

Çürümüş...

Kokuşmuş...

Bencil hesapçı danışman...

Ve...

Yakın çevre tarafından:

Politik liderlerin yanına bile yaklaştırılmıyorlar...

Patinaja devam


KORKUSUZ’daki bu köşenin takipçileri daha önceki yazılarımdan birinde (22 Ocak 2023.).

Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Prof. Mithat Baydur’un adını verip:

“Keşke senatomuz olsaydı da Baydur ve Kalaycıoğlu gibi senatörlerden oluşsaydı” diye yazdığımı hatırlayacaklardır...

[caption id="attachment_426866" align="alignnone" width="600"] Prof. Ersin Kalaycıoğlu[/caption]



O temennim olmadı...

Olamazdı da...

Çünkü...

Günümüz çapsız politikacıları (Liderleri...).

Senatodan:

“Öcüden korkar gibi” korkuyorlar...



Çünkü...

Senato seçimlerine katılabilmek için 4 yıllık bir üniversiteyi bitirmiş olmak şart...

Ve tabii ki...

Senatör olmayı kabul eden değerli kişiler:

“Genel Başkan tarafından atanmış” olmayı da kabul etmeyecek...

Demokrat ve liyakatli adayı öne çıkaracak bir sistem isteyeceklerdir...



Sözümün özü canlarım...

Bu vesileyle aynı temennimi bir kez daha seslendirdikten sonra acı gerçeğimi sizlerle paylaşayım:

Politikaya liyakat ve kalite gelmeden:
Parlamentoya da yönetime de liyakat ve kalite gelmez...

“Az gelişmiş ülke” ile “gelişmekte olan ülke” patikasında patinaj çeker dururuz...

Budala demesinler


“Bak oğlum” dedi adam oğluna ve devam etti, “akıllı adam her zaman şüphecidir; sadece budalalar bir şeyden yüzde yüz emin olduklarını söylerler...”.

Çocuk sordu:

“Emin misin baba?..”.

“Evet oğlum” dedi adam, “yüzde yüz eminim...”.



“Faiz sebep enflasyon neticedir” kuramına...

Bir şey bildiğimden değil...

“Budala” demesinler diye:

Şüpheyle bakıyorum...

Popoyu kurtarmak




Abdülmecid padişah...

Şekip Paşa Maliye Nazırı...

Ömer Faiz Efendi ise İstanbul defterdarı (İlerleyen yıllarda İstanbul Şehremini oldu) idi...



Ömer Faiz Efendi’nin o günlerde yazdığı Islahat Lâyihası:

Padişah’a da sunuldu...

Padişah, çok akılcı tasarruf tavsiyelerinde bulunan bu lâyihadan çok etkilendi...

Lâyihada dikkat çektiği sorunlara çözüm bulabilmesi için Ömer Faiz Efendi’ye:

Maliye Nazırlığını teklif etti...



Bu tekliften memnun olduğunu ifade eden Ömer Faiz Efendi, şöyle dedi:

“Şevket meab, tavsiye ettiğim tasarrufu evvelâ saray-ı Hümayununuzda tatbik etmeye karar verirseniz, o mutena makama oturabilirim ancak Musa Saffetî Paşa kulunuzun başına gelenler benim de başıma gelirse mükedder olursunuz (Üzüntü duyarsınız)”.



Musa Saffetî Paşa’nın başına ne mi gelmişti?..

Söyleyeyim...

Saffetî Paşa kısa süren ikinci Maliye Nazırlığı döneminde devlet bütçesinde tasarrufa gidilmesini istemişti...

Ve...

Başkomutan (Genelkurmay Başkanı) Rıza Paşa tarafından dövülmüştü...



NOT:

Bana:

“Amma da tasarruf düşmanıymışsın ihtiyar” diyenler oldu...

Saffetî Paşa’nın başına geleni o nedenle hatırlattım...

Gerçi Saray’a çok uzağım ama...

Belli mi olur?..

Bildiğiniz gibi Saray “Tasarruf” der ama kendi yapmaz...

Ben en başta tasarrufa karşı çıktım ki: Popom tekme yemekten kurtulsun...