Hafta yine hareketli başladı. Adli tatilin sona ermesiyle birlikte bir takım mesajların verileceği su götürmez bir gerçekti elbette ama bu kadarı yine de fazla oldu.
Biraz açmak gerekiyor.
Adli yıl açılışları, siyasi erkin çizeceği çerçeve için mühim organizasyonlar. İktidar sahipleri, o sırada konuşulan veya konjonktürel olarak kritik bulunan dosyalara çok değinmeden “aslında neler oluyor” sorusuna kendi perspektiflerinden yanıtlar verirler.
AK Parti dönemlerinde de böyle oldu. Kimi zaman sert kürsü tartışmalarını kimi zaman toplantıyı terk etmelerini bile getirdi bu durum.
Bu kez farklı kanatların mesaj ve çarpışma yarışına şahit olduk.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla yayımladığı mesajında, “suçsuzluk karinesi” hatırlatmasında bulundu. Pek tabi, zaman ayarlı olarak...
MHP’li Yıldız şöyle dedi:
“Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını sınırlandıran çok ağır bir koruma tedbiri olması nedeniyle, tutuklamanın; sıkı şartlar altında, geçici, çok dikkatli ve özen gösterilerek uygulanması ve başvurulması gerekir.”
Yıldız ayrıca “suçsuzluk karinesi” ve “şüpheden sanığın yararlanması” gibi ilkeleri de hatırlattı.
Derken... Birkaç saat sonra...
İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek yeni adli yıl vesilesiyle adliye muhabirleriyle bir araya geldi. “100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası” dediği İBB soruşturmaları üzerinden verdiği jet mesaj hayli okunaklı oldu:
“Bizde sadece tanık beyanıyla tutuklu kimse yok. Beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz. Varsa öyle biri söyleyin hemen ertesi gün tahliye edelim. Kuyumcu terazisi hassasiyetiyle iş yapıyoruz.”
Yeni adli yıl, eskisinden de “jet” olacak gibi...
Canlı duruşma işi ne oldu?
Sahi bir de duruşma tartışması vardı.
CHP lideri Özel’in ve İmamoğlu’nun defaatle talep ettiği canlı yayınlanma hadisesi...
Bu ihtimal için bir düzenleme gerekiyordu.
Kamuoyu önünde MHP lideri “cevaz” verse de, Erdoğan “tamam” dese de yaprak kıpırdamadı.
Adalet Bakanlığı kulisleri diploma duruşmasının açık olabileceğini söylerken hareketlilik olmadı. Belki birkaç güne işler değişir, kim bilir?
11 Eylül’de Ekrem İmamoğlu’nun diploma davası başlayacak zira.
İmamoğlu’nun 18 Mart’ta üniversite diplomasının iptal edilmesi kararına karşı yürütmeyi durdurma davası açılmış, itirazı inceleyen İstanbul 5. İdare Mahkemesi heyeti, gerekli evrakları ilgili kurumlardan istemişti. Fakat bu heyet, Hakimler ve Savcılar Kurulu kararıyla 30 Haziran’da birden dağıtıldı ve yeni görevlendirilen heyet, 30 Temmuz’da yürütmeyi durdurma talebini reddetti.
İmamoğlu, iptal edilen diplomasıyla ilgili “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla karşı karşıya bırakıldı ve hakkında 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Elbette meşhur “siyasi yasak” da...
KÖŞENİN GÖZÜ
31 Ekim 2024, Esenyurt mitingi.
Duruşmalardan bahsetmişken...
İlk duruşma aslında 9 Eylül tarihinde...
Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı tazminat davası görülmeye başlayacak. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandığında, 31 Ekim 2024’teki konuşmasında “eli sopalı, karanlık hamlenin peşinde koşan bir iktidar” ifadeleri nedeniyle Erdoğan, İmamoğlu’na 1 milyon liralık manevi tazminat davası açmıştı. Aynı dava CHP lideri Özel’e de açıldı.
KÖŞENİN SÖZÜ
Bir oyu ikiniz verdiyseniz benim oyum nereye gitti?!” - Şener Şen, Züğürt Ağa.