İftiracısınız. Komplocusunuz. Hainsiniz.
Alçaksınız, onursuzsunuz, kibirlisiniz...
Karaktersizsiniz, kuklasınız, kukla...
Başımızın belasısınız...
Adam değilsiniz, cahilsiniz, aç gözlüsünüz... Ye, ye doymuyorsunuz!
Şark kurnazısınız... Basitsiniz... Eşkiyasınız... Edepsizsiniz...
Serserisiniz...
Sevimsizsiniz...
Yobazsınız...
Terbiyesizsiniz...
Canavarsınız; malsınız mal... Üçkağıtçısınız!
Korkaksınız, kılsınız, işe yaramazsınız...
İnsan bile değilsiniz!
Nankör, görmemiş ve pissiniz!
Adam olamamışsınız...
Yalaka, adi ve gıcıksınız...
Allah belanızı versin...
Allah çoluğunuzdan çocuğunuzdan çıkartsın...
Allah canınızı alsın...
Ölün, geberin...
Defolun gidin...
Diyeceksiniz ki nereden çıktı bu çirkin sözler?
Bu sözler, mahkeme kararları ve sonrasında Yargıtay içtihatlarıyla “suç” sayılmayan sözcükler ve beddualar...
Ne hakaret, ne küfür, ne de aşağılama; “duygu belirten ifadeler” olarak kabul ediliyor!
Şu günlerde çok kızgınız, kendimizi kontrol edemiyoruz ve ağzımızdan hoş olmayan sözcükler dökülüveriyor ya...
Dikkatli olun; başınız durduk yere belaya girmesin!
Öyle ağzınıza gelen her şeyi ulu orta sayıp dökmeyin...
İlla hoş olmayan bir şeyler söylemek istiyorsanız...
Bu sözcükler serbest!
Sizi kim kıskandırıyorsa, kim çıldırtıyorsa, kimi zalim görüyorsanız, kimin haksızlık yaptığını düşünüyorsunuz...
Sallayın gitsin...
Hiç olmazsa biraz olsun...
Rahatlarsınız!
‘Operasyonların amacı!’
Silivri’deki CHP’li belediye başkanlarının esareti sürerken, dün de Beyoğlu’nun genç Belediye Başkanı İnan Güney ve 43 kişi gözaltına alındı.
Bu gelişme üzerine İstanbul’daki belediyelerinden birinde halen göreve devam eden CHP’li bir başkanı aradım.
Biraz konuşunca anladım ki, onun da bavulu hazır... Aslında sadece onun değil; tüm CHP’li başkanların bavulu, evlerinin kapısının yanında duruyor.
“Çekiniyorsam namerdim, çünkü haram yemedim” dedikten sonra ekledi:
“Bunların asıl amacı ne biliyor musunuz? CHP’li belediyelerin hizmet etmesini ve iş yapmasını engellemek... Yardımcılarım ve şube müdürlerim dahil herkes tedirgin... İmza atmaktan çekiniyorlar. Belediyeye temizlik malzemesi alırken bile kılı kırk yarıyorlar. Kimseyle görüşmüyorlar. Böylece kendilerini korumaya çalışıyorlar. Sadece bizde değil, bütün CHP’li belediyelerde durum böyle... Amaç bizi halkın gözünden düşürmek...”
★★★
Durum bu...
Hiç aklınıza gelmiş miydi?
GÜNÜN SORUSU
Yıllar önce CHP’den istifa edip AKP’ye katılan ilk isimlerden olan Ağrı eski Belediye Başkanı Savcı Sayan, dün bir X paylaşımı yapmış ve aynen şunları söylemiş:
“CHP’den önemli bir belediye başkanının AK PARTİMİZE katılması an meselesi... Sayın Cumhurbaşkanımızın onayını bekliyorlar... Kaynak sağlam... Bu gidişle CHP’nin işi zor... Özgür Özel, CHP’yi İmamoğlu’na kurban etti.”
Sorum kendisine:
Madem her şeyi biliyorsun, o CHP’li başkanın transfer ücretini de biliyor musun?
Diyanet’teki çete!
Atatürk tarafından, halkımızı yobazlardan, tarikatlardan, din adamı geçinen cahillerin sömürüsünden korumak ve gerçek dini bilgiyi yaymak amacıyla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasını ve yasalarını tanımayan, laik düzeni yıkmak isteyen bir kuruma dönüştü...
Diyanet, geçen haftaki cuma hutbesinde kadınların kılık kıyafetine takmıştı; bu kez yine kadınların miras hakkına göz dikti...
Türk Devrimi’nin temel taşlarından olan Medeni Kanun’u ve miras hukukunu yok saydı.
Dün tüm camilerde okutulan cuma hutbesinde karşılıklı rıza olmadan Allah’ın koyduğu miras ölçüsünü değiştirmenin ilahi adalete aykırı olduğu belirtilerek, “Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması kul hakkıdır” denildi.
★★★
Lafı hiç uzatmayacağım...
Gereksiz tartışmalara girmeyeceğim.
Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir ve bunu hiç kimse değiştiremez...
Cumhuriyetin bu özelliklerini değiştirmek isteyen; kim olursa olsun “anayasal suç işliyor” demektir.
Türkiye’de şeriat hukuku uygulanmadığına ve beşeri hukuk geçerli olduğuna göre cumhuriyetimizi korumakla görevli cumhuriyet savcılarına soruyorum:
Diyanet’te yuvalanmış laiklik karşıtı bir çeteye neden göz yumuyorsunuz?
Bu yobaz takımının, bu ağır suçu, hem de her hafta, üstelik camilerde işlemeye başladığını ve “halkı anayasaya ve yasalara uymamaları için” kışkırttığını görmüyor musunuz?