Bütün ülke, önceki gün icra memurlarıyla birlikte CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ni basan Av. Cevahir Kılıç’ı konuşuyor...
Sözüm ona CHP’li ama... Neyse!
Söyledikleri arasında benim ilgimi çeken, Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat’la girdiği polemik oldu...
Arka arkaya şu sözlerin hepsini sıraladı:
“Ben senin öğrenciyken kaldığın evleri biliyorum. Tek tek söylerim...”
“Partiyi parayla almak benim vicdanıma sığmaz!”
“Dosyada gördüklerimi söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi kapatılırsa tek sorumlusu sizsiniz!”
“Partiyi suç odağı haline getirdiniz.”
★★★
Herkes bu sözlerin partiyle ilgili olanlarına takılmış...
Diyorlar ki, “Bir kapatma davasına bilerek isteyerek zemin hazırlıyor. ‘Suç odağı’ tanımını bile sırf bu yüzden yapıyor. Konu yakında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal ederse ve bir kapatma davası için soruşturma başlatılırsa kimse şaşırmasın.”
Ben bu kadarına ihtimal vermiyorum ama “Olmaz” da diyemem...
Burası AKP Türkiyesi ve burada son 23 yılda neler olmadı ki?
★★★
Benim gazeteci olarak takıldığım bu sözlerin, “Ben senin öğrenciyken kaldığın evleri biliyorum. Tek tek söylerim” bölümü!
Bu sözler “Fena halde Leman!”
Dibine kadar tehdit, lebalep intikam dolu...
Belli ki taraflar öğrencilik yıllarından beri tanışıyor ve “ortak bir geçmişleri” var!
Yoksa bir avukat kadın siyasetçi bir erkeğe durup dururken neden, “Ben senin öğrenciyken kaldığın evleri biliyorum. Tek tek söylerim” desin ki?
Daha da ilginci ne biliyor musunuz?
Özgür Bey bu sözleri duyar duymaz, ringi terk etti...
Havlu atıp gitti.
Kavgayı diğer arkadaşlarına devretti...
Bu tehdidi yanıtsız bıraktı.
“Ne varmış kaldığım evlerde?” diye meydan okuyamadı.
★★★
Şimdi ben soruyorum:
Cevahir Hanım umurumda bile değil ama söylediklerinden neden korktunuz Özgür Bey?
Avukat Hanım “kaldığın evler” derken, Fethullahçı Işık Evleri’ni mi kast etti?
Bugünkü mücadelenize elbette saygı duyuyorum...
Ama hiçbir suçlama gökyüzünde asılı kalmamalı...
Çıkın ve bu sözlere yanıt verin!
★★★
Bir çift söz de Cevahir Hanım’a... Madem Özgür Bey’in geçmişine ait, tehdide konu olacak kadar önemli bir bilgiye sahipsiniz... Bugüne kadar neden sustunuz ve neden şimdi konuşuyorsunuz?
Ve daha önemlisi...
Siz nereden biliyorsunuz onun kaldığı evleri?
GÜNÜN SORUSU
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yöneticileri ve organizasyon şirketi sahiplerinden oluşan 13 kişi gözaltına alınınca iktidar medyasının amiral gemisi SABAH, ödemelerde tespit edilen ‘uyumsuzluklar’ nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bazı sanatçıları ifadeye çağırabileceğini öne sürdü.
Sorum Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na:
SABAH’ın bu bilgiyi yayınlaması suç değil mi? Onlara ve bilgiyi sızdıranlara yönelik bir girişiminiz olacak mı?
Her derde deva kek!
Çorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi yöneticileri hastaları iyileştirmenin yolunu bulmuş...
Derdiniz ne olursa olsun, fark etmiyor...
İster trafik kazası geçirmiş olun, ister damdan düşmüş; fark etmez... Şifanın yolu aynı!
Diyelim ki apadistiniz patladı ya da böbrek taşı düşürüyorsunuz...
Hatta kalp krizi geçiriyorsunuz, idrar yolları enfeksiyonuyla başınız dertte mesela...
Daha acil servisin kapısından içeri girer girmez size ve yakınlarınıza kek ikram ediyorlar...
★★★
Sakın burun kıvırmayın, “Ben canımla uğraşıyorum, bunların derdi gırtlak” diye de düşünmeyin...
Çünkü sıradan bir kek değil size yedirmeye çalıştıkları...
Okunmuş kek...
“Yok yiyemiyorum, yok yedikçe kusuyorum” demeyin... Sıkın dişinizi, bir lokmacık olsun yiyin!
İçinizden duasını da edin:
“Elemtere fiş, kem gözlere şiş, çörek otu patlasın, nazar edenler çatlasın.”
★★★
“Amaaaan Mustafa, yine boş bir yazı!” diyorsanız, teessüf ederim...
Tamamen bilimsel bir yazı bu! O kadar bilimsel ki dünyanın en önemli tıp dergilerinde makale olarak bile yayınlanabilir! İnanmazsanız Çorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’ne onaylatabilirim!
★★★
Kek deyip geçmeyeceksiniz kardeşim!
Bu kekler, her cuma namazından sonra camilerde dualattırılıyormuş...
Sonra da hastalara ve yakınlarına ikram ediliyormuş...
Görevliler, perdelerle ayrılmış kabinlere izinsiz bir şekilde girip ikram ettikleri kekleri almayanları da uyarıyorlarmış:
“Bunlar okunmuş kek...”
Acaba, “Yemezseniz iyileşemezsiniz. Bu durumda hastanemiz sorumluluk kabul etmez” de diyorlar mı; o kadarını bilmiyorum.
★★★
Şimdi bazı münafıklar diyecek ki:
“Yapılan şey sağlık hizmetlerini hurafelere teslim etmektir. Sağlık kurumları dualı keklerin, muskaların, hurafelerin değil, çağdaş bilimin, aklın ve modern tıbbın uygulanacağı yerlerdir.”
Hadi be; siz ne anlarsınız...
Hayatınızda okunmuş kek mi yediniz?
Ameliyat olacağınıza, yiyeceksiniz okunmuş keki...
Missss!
Öteki dünyada gözlerinizi açtığınızda hiçbir ağrı, sızı hissetmeyeceksiniz üstelik...
Huriler ve Nuriler ellerinde kek dolu tepsilerle karşılayacaklar hepinizi cennetin kapısında...
★★★
Öfff... Dalgamı geçerken bile sıkılıyorum bu aptal yaratıkların salak sulak işlerinden...
Siz, Sağlık Bakanlığı gibi tamamen bilimsel esaslara uygun olarak çalışması gereken bir kurumu yirmi yılı aşkın bir süredir bir tarikata emanet ederseniz, olacağı elbette bu:
Okunmuş kek de yedirirler, muska da yazarlar!
Ne bekliyordunuz ki?