Gerçeği kendileri itiraf etmişlerdi zaten...

Yıllar önce, 2017’de AKP’li Cumhurbaşkanı kelimesi kelimesine şöyle konuşmuştu:

-Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.

Ne kadar açık, ne kadar doğru değil mi? Ben altına imza atarım doğrusu, ancak sorumlu kim diye sorarsanız bizzat kendileriydi, itiraf da ediyordu üstelik. Şu cümlesiyle de “ihaneti” perçinliyordu!

-Bizim evlerimiz genişlese de gönüllerimiz daralıyor. Binalarımız yükseldikçe ufkumuz kararıyor...

Gerçi, bu konuşmadan sonra da İstanbul’da değişen bir şey olmadı; aynı dikey yapılaşma, aynı yeşil katliamı, aynı orman talanı sürdü gitti. Ta ki 2019’da Ekrem İmamoğlu isimli, Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle genç bir “kenar semt belediye başkanı” iki seçimlik maratonu açık ara önde bitirene dek!

Bugünkü İBB Başkanı her türden engellemeye, ayak oyunlarına, yandaş medya eliyle yapılan sabotajlara, yandaşların yalan dolanlarına, iftiralarına karşın İstanbul’u daha yaşanabilir bir kent haline sokmak için büyük bir savaş verdi ve tüm oyunlara karşın başardı!

Asrın liderimiz çeyrek asır sonra kaybettiği İstanbul’un acısını taşıyor, geri almak için her yola başvuracağı da anlaşılıyor. Ama o meşhur özdeyişte belirtildiği gibi “yaptıkları yapacaklarının teminatı” ne yazık ki. Bırakın her şeyi bir yana, yalnızca “Kanal İstanbul” bu kadim kent için cehennemi yaşamak demek!

Yıllar önce İstanbul’u nasıl tarumar ettiklerini, ihanetin sonuçlarını anlattığım yazımın bir bölümünü paylaşmak istiyorum izninizle:

Bir zavallı megaköy!

Ev kiralama sitesi Spotahome dünya genelinde yaptığı “Dünyanın en sağlıklı kentleri”araştırmasını açıkladı...

Öncelikle kriterlere bakalım; kentlerdeki yeşil alanlar, spor tesislerinin kalitesi, hava ve su kirliliği, ortalama ömür beklentisi, obezite oranı, iş-özel hayat dengesi gibi 10 kriter baz alınarak, dünyadaki 89 kent en iyiden başlayarak sıralanmış...

İlk 10’a giren “Dünyanın sağlıklı kentleri” sıralamasında tüm kriterlere en büyük uyumu sağladığı gerekçesiyle birincilik Amsterdam’ın... Onu Oslo ve Rotterdam kentleri izliyor. İlk 10’un sekiz tanesi Avrupa, ikisi ise Avustralya’dan.. Almanya’nın Münih ve Berlin kentleri, Avustralya’nın Adelaide ve Perth kentleri , Avusturya’nın Viyana ve Estonya’nın Tallinn kentleri de ilk 10 içinde yer alıyor...

Gelelim son zavallı 10 kente... Sıralamaya Türkiye’den giren üç kentten Bursa son 10’dan epey yukarıda, 72. sırada yer alıyor... İzmir 83, İstanbul ise 88. sırada yani sondan bir önce! Son Sırada ise Fas’tan Casablanca yer alıyor...

İstanbul her açıdan nal topluyor!

İstanbul’un gerçek nüfusu kimine göre 20, kimine göre 25 milyonu çoktan geçmiş durumda!.

Siz, daha nüfusu üzerinde bile fikir birliği olmayan Mega-Kent gördünüz mü, Tanrı aşkına! Bakın yukarıdaki yeşil alan oranı araştırmasında bırakın dış dünyayı, mesela Bursa’nın puanı 8.28, İzmir’in ise 4.28 oldu. İstanbul’un yeşil alan oranı ne biliyor musunuz?

-Yalnızca 1.32!

Pekii, İstanbul’un denizi mi temiz? Hayır! Trafiği mi düzenli? Hayır! Şehircilik anlayışı mı ileri düzeyde? Tabii ki hayır! Bir Kültür-Sanat başkenti mi? Öyle olması lazım hem de açık ara ancak orada da nal topluyor! Tarihi yerlerin, müzelerin İstanbul ahalisi tarafından ziyaret edilme oranı yüzde kaç acaba diye korkudan soramıyorum bile!

-Demem o ki biz aslında kocaman, uçsuz bir bucaksız bir köyde yaşıyoruz!..

Ne doğru dürüst bir şehir planlaması, ne akla yakın bir yerleşim politikası, ne de bir toplum entegrasyon planı bulunan, insanlarının ezici çoğunluğu işyeri ve eve hapsolmuş, ailesini, çoluğunu çocuğunu bırakın restoranı, sinemayı, bir çay bahçesine bile götüremeyen, bütün yapabildiği evde televizyon seyretmekle sınırlı milyonların yaşadığı yere kent denilebilir mi?

-En akılcı ve acil soru budur!

Tüm bu nedenlerden ötürü, İstanbul “sağlıklı şehir” sıralamasında sondan birinci oldu diye üzülmeyin, sevinin derim! Ya, tüm diğer kriterler de değerlendirmeye alınsaydı? Maazallah liste dışı bile kalabilirdik zannımca

-Hadi, eller havaya!..

Kafanızı taşlara vurmamak için...

İşte “ufku kararmış” Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için İmamoğlu’nun karşısına bu kez tutup eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u çıkardı! Hani şu İmar Barışı’nı öve öve bitiremeyen “7 milyon insan devletle barıştı” diye ahkam kesen, büyük depremden sonra ise sus pus olan eski bakandan söz ediyorum!

O depremde “İmar Barışı” faciasına kurban giden, yıkılan binaların o “barış” yüzünden yaşamını yitirenlerin gerçek rakamları da bir gün ortaya çıkacak!

Şimdilerde tutturdukları terane ne peki?

-Kentsel dönüşüm!

Halbuki halk arasında öyle demiyorlar ona; “Siz önce tee 2019’da dar gelirli insanlara söz verdiğiniz 100 bin konutu, söz verdiğiniz rakamlarla yapın, bizi karda kışta dönüşüm laflarıyla sokağa atmayın diyen yurttaşların yakıştırması tam yerine oturuyor:

-Rantsal dönüşüm!

Bu “ihanet” ve tarumarı iyi düşünün, sonra kafanızı taşlara vurmayın derim!