Bu toprakları bin yıldır yönetenler, her zaman mazlumların yanında yer almıştır. Son yüzyılda ise iki sefer mazlumlar yalnız bırakıldı! Dün Sevr’de bugün de BOP’ta!

İsrail’in İran’ı vurması ile başlayan dönem, İran’ın sonun başlangıcıdır. İsrail’in saldırısını kınayan ülkeler ise timsah göz yaşı döken, ABD’nin stratejik ortaklarıdır! İslam ülkelerinin iktidarlarının iki yüzlülüğüdür! İran yalnız bırakılmıştır...

Temmuz 2022’de, ABD’nin önceki Başkanı Biden İsrail ve dokuz İslam ülkesi ile güvenlik ve kalkınma anlaşması imzalamıştı.

Biden önce İsrail’e gidip anlaşmayı imzaladı. Ardından Suudi Arabistan’ın Cidde kentine gitti. Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi’ne, İran ve Suriye dışında, Mısır dahil körfez ülkeleri çağırılmıştı.

İsrail basınında, İsrail havayollarının Suudi Arabistan hava sahasını kullanmaya başlayacağını, İsrail’in de hac adaylarının direk Arabistan’a uçuşuna izin vererek tarihi bir dönem başlayacağı yer alıyordu. İran SİHA’larının ya da Husi füzelerinin neden Suudi Arabistan veya Ürdün tarafından düşürüldüğünü anladınız mı?

Suudi Arabistan Resmi Haber Ajansı (SPA), toplantı biter bitmez bildiriyi yayınlanmıştı! 21 maddelik bildiride, önemli başlıklar Suriye, İran ve Mısır ile ilgiliydi. Bildiride ortak düşman olarak birinci sırada İran, sonra Çin ve Rusya olarak belirlenmişti.

İran ile ilgili maddede de “ Liderler ayrıca İran İslam Cumhuriyeti’ne Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve bölgedeki ülkelerle Arap Körfezi bölgesini kitle imha silahlarından uzak tutmak ve bölgesel ve küresel olarak güvenlik ve istikrarı korumak için tam iş birliği yapma çağrılarını da yinelediler” deniyordu.

31 Mart 2024 seçimlerinin ertesi günü İsrail, İran’ın Şam Büyükelçiliği’ni vurmuştu. Ardından İran da bugünkü gibi karşılık vermişti.

İran’ın saldırısına ilişkin İsrail savaş kabinesi üyesi Gantz; “İnşa ettiğimiz ve önemli bir sınavdan geçen stratejik ittifak ve bölgesel iş birliği sisteminin tam da şimdi güçlendirilmesi gerekiyor. İsrail dün askeri ve teknolojik gücüyle Orta Doğu’da bir güvenlik çıpası olduğunu kanıtladı” diye konuşmuştu. Gantz, herkesin Cidde’de attığı imzaya sadık kaldığını ifade ediyordu!

Aslında İran’daki parçalanma, Reisi’nin şüpheli ölümü ve açılımcı Pezeşkiyan’ın gelişi ile hızlandı! Hizbullah’ın çöküşü, Suriye’nin parçalanması ve Gazze katliamı bu dönemde gerçekleşti. “ABD ile görüşelim” diye can atan Pezeşkiyan, İran için BOP görevlileri kadar tehlikelidir.

14 Haziran’da, savaş ile ilgili PJAK’tan bir açıklama geldi. Fıratnews’daki habere göre İran halkının savaş ve diktatörlük arasında seçim yapmak zorunda olmadığını belirterek “İran’a özgürlüğü getirecek olan halkın demokratik mücadelesi ve ‘Jin, Jiyan, Azadî’ devrimidir” denildi.

İranlı kadınlar başta olmak üzere, sivil toplum örgütlerine ve Kürt partilerine “Öz Yönetim” çağrısı yapıldı. PJAK’ın İranlı kadınlara çağrısının, KCK elebaşının Brüksel’deki Jineloji Akademisi’ne gönderdiği mektubun ardından gelmesi de manidardı.

Aslında ABD’nin, BOP görevlilerinin ve KCK’nın şeriat ile sorunu yoktur. Suudi Arabistan’a, Körfez ülkelerine dokunuyorlar mı, onlar da şeriat ile yönetiliyor. Onlar için İran’ın üniter yapısı sorundur.

Türkiye’de de rejiminin değiştirilmesinde türban başat sembol olarak kullanılmıştır. Sözde türban mağduriyeti ile ABD’nin başlattığı eylemler sonucu, kullanışlı İslamcılar iktidar yapılmıştır. Merhum Erbakan gibi gerçekten ve gönülden İslam’ı savunanlar ise tasfiye edilmiştir...

Şimdi aynı başat sembol İran’da kullanılıyor. Türban taktığı için mağdur olduğunu iddia eden, ABD yanlısı, kullanışlı İslamcılar, İran rejimini değiştirmek ve parçalamak için çabalıyorlar.

Aslında BOP’u gizliyorlar! Ayrıca türban öne çıkarılarak Türkiye’deki muhalefetin, İran’daki parçalanmayı görememesi hedefleniyor. Neden hiç kimse bölücü KCK’dan, Belucilerden ve Azerilerden bahsetmiyor...

Sonuç olarak İran’daki iç kargaşanın, önümüzdeki aylarda doruğa çıkacağı anlaşılıyor...