Ahmet Türk, “Bugün Ortadoğu’da 50 milyonluk bir Kürt nüfusu var ve hepsinin yüzü Türkiye’ye dönük, kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak görüyorlar” dedi.

Türk’ün bu sözleri, Şubat 2024’teki cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili değerlendirmesini hatırlattı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu çözeceğine inancımız yoktu. Bugün de yok. CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil. Bugün bir lider yok orada. Çözmek isterse Erdoğan çözer, çünkü o lider.

Aslında Ahmet Türk, Kılıçdaroğlu’na, dolayısıyla CHP’ye değil de lider vurgusu ile kime destek verdiklerini açıkça söylüyordu!

“Sayın Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum” diyerek de CHP’ye bakışlarının değişmediğini açıklıyordu.

Acaba Irak’ı parçalayan, ABD’nin sağ kolu Barzani de Ahmet Türk gibi mi düşünüyor?

Başkanlık konutunda yer alan haritada, 26 ilimizi ‘Kürdistan’ olarak gösteren Barzani’den bahsediyorum...

DEM heyeti bugüne kadar KCK elebaşını, MHP’yi ve Meclis Başkanı Kurtulmuş’u ziyaret etti.

Bugün sırasıyla Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu’nu, AKP Grup Başkanı Güler’i ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ı ziyaret edecek.

7 Ocak Salı günü de Deva ve Yeniden Refah Partisi’ne gidecek.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ın konu ile ilgili “Adada konuşanların siyasete katıldığı, salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç, hiçbir yaraya merhem olmaz” değerlendirmesi çarpıcıydı.

Fatih Erbakan’ın “... kırmızı çizgimiz Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüdür. Yani üniter yapısıdır ve aynı zamanda terörist başının da herhangi bir şekilde İmralı’dan dışarıya çıkmamasıdır” açıklaması da önemliydi.

İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu ise “İYİ Parti olarak bizim, ‘Cumhuriyet Düşmanlarıyla’ müzakere edecek hiçbir şeyimiz olamaz” diyerek net bir tavır ile kapıyı kapattı.

CHP ziyareti ise daha netleşmedi.

Heyetin bu ziyaretlerine ilişkin bir okurum ilginç bir soru yöneltti.

“Terörle mücadele ediliyor ve bu bir açılım süreci değilse neden silah bırakma müzakere ediliyor?”

Aslında silah bırakma müzakeresinin Habur çadır mahkemesinden bir farkı olmadığını düşünüyor...

Talabani döneminde Irak başbakanlığı yapan Nuri el-Maliki’nin Kürdistan24’teki açıklaması dikkat çekiciydi.

“Irak’ın haritası yeniden çizilebilir” başlıklı haberde şunları söyledi.

“Suriye’de olanlar, bölge ülkelerinin yeniden bölünmesi ve siyonizme karşı duramayan küçük devletler haline getirilmesi sürecinin başlangıcı olabilir.”

“Şu anda görevimiz daha karmaşıklaştı. Eskiden sadece Gazze’yi ve Lübnan’ın güneyini korumak istiyorduk, bugün görevimiz, Suriye’nin düşüşü nedeniyle daha fazla saldırı ve ihlale uğrayan ve yeniden Irak haritasının çizilmesi olasılığına karşı bölgeyi korumaktır” diye devam ediyor.

Maliki gerçeği ne güzel saklamış!

Irak’ı kendilerinin parçalayıp federasyona götürdüklerini ve ABD’nin projesinde yer aldıklarını unutturma çabası içinde.

İsrail elbette katliam yapmaktadır.

Ancak bugün sadece “Katil İsrail” demek, ABD’yi ve bölgedeki işbirlikçilerini gizlemektir!

Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın, Ortadoğu ile ilgili ‘ABD ve bölgedeki işbirlikçi iktidarlar sorumludur’ demedikten sonra İsrail’i durduramazsınız...