ABD’de yaşayan bir (Yaş olarak oldukça) büyüğüm mesaj göndermiş:

“Genç adam” diyor mesajının başında ve şöyle devam ediyor:

“Eskiden de böyle miydin bilmiyorum çünkü seni okuduğumu hatırlamıyorum ama KORKUSUZ’da zaman zaman ‘gonzo’ takılıyorsun, hoşuma gidiyor”.

“Gonzo” sıfatıyla ilk kez Serdar Turgut’un Hürriyet’teki köşesinde karşılaştığımı çok iyi hatırlıyorum...

Serdar kendisi için:

“Ben gonzo gazeteciyim” diyordu...

Çünkü Serdar:

Bir konuyu/olayı temel gazetecilik ölçüleriyle değil; kendisi ve eşi Rana dahil herkesle kafa bulacak bir
üslûpla ve...

Kişisel görüşlerine dayandırarak anlatıyordu...

Değerli büyüğüme hitaben yazdığım ve:

“Gonzo muyum hanzo muyum bilmiyorum” diye başlayan mesaj mektubumda bir fıkra anlattım...

Nasıl olsa sizinle de hemen her gün bir fıkra paylaşıyorum...

Böylece o sorunu da halletmiş olurum...

Hüsmen ilk defa İstanbul’a gelmiş...

Tabii ki hemen adını çok duyduğu Beyoğlu’na gitmiş...

Sağa sola bakınarak yürürken bir beyefendiyle çarpışmış...

Ama...

Çarpan kendisi değilmiş gibi öfkeyle bağırmış:

“Oha be yaa...”.

Beyefendi bu kabalık karşısında:

“Teessüf ederim” demiş...

Hüsmen belindeki altıpatları çekmiş:

Beyefendiyi vurmuş...

Cürmü meşhut (Suçüstü) mahkemesine çıkarılmış...

Hâkim olayı anlatmasını isteyince anlatmış...

“Yani” demiş Hâkim, “Sana teessüf ederim dediği için mi vurdun maktulü?..”.

“Tabii be yaaa” diye cevaplamış Hüsmen...

“Peki, sana ne demek istediğini anladın mı?..”.

Cevaba bakar mısınız:

“Yok be ya akim bey, er iitimale karşı vurdum erifçeezi...”.

Değerli ağabeyim...

“Gonzo” diyerek hakaret etmediğini biliyorum...

Kaldı ki aksi de olsa:

Mesafe çok...

Menzil dışısın...

Canlarım beni tanıyorsunuz:

Kazandırmak bir yana kaybettirdiği halde:

Haksız çoğunluğa karşı:

Zayıf ama haklının yanında duruyorum.

“İsrail – Filistin çatışması” denilen ama...

Siyasi diktatörlerin kanlı savaşına dönüşen bu olaylarda da:

Haklının ve mağdurun yanındayım...

Ancak...

İnanın:

“Kim mazlum, kim zalim” henüz anlayabilmiş değilim...

Kararlarımı da medya yönlendirmesiyle ermeyecek olgunluğa eriştiğim kanaatindeyim...

İşte bu nedenle:

Gazze’de hastaneye saldıranlar kim olursa olsun:

Savaş ve insanlık suçu işlediklerine...

Ve:

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaları gerektiğine inanıyorum...

En azından:

Vietnam Savaşı’nda bölgeyi kana bulayan ABD ve Vietnam yönetimlerini yargılamak amacıyla:

Bertrand Russell’ın kurucu başkanlığını yaptığı...

Türkiye’yi TİP Milletvekili Hukukçu Mehmet Ali Aybar’ın temsil ettiği:

“Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi” gibi bir mahkeme kurulması gerektiği kanaatindeyim...

SADECE O İKİSİ DEĞİL HEPSİ

Ertuğrul Özkök; Nr1 FM ve Nr1 Türk FM’de yayınlanan dün sabahki konuşmasında:

9 Kasım 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla umutlanmış...

“Tamam işte” demiş kendi kendine:

“20. yüzyıl, şu melanetler yüzyılı kapanıyor...”.

Ertuğrul öylesine mutlu...

Ve...

Hitler, Mussolini, Stalin gibi despot diktatörlerin çağı kapandığı için öylesine umutluymuş ki...

Peki sonra ne olmuş?..

Ertuğrul’un acayip umutlandığı tarihten bu yana 34 yıl geçti...

“Ama” diyor Ertuğrul ve devam ediyor:

“Biz bugün hala bir takım despot, popülist liderlerin iki dudağı arasındaki kaderi, alınyazısı sanki bu iki dudak arasında yazılmış gibi 8 milyar insan olarak bugünleri yaşıyoruz...”.

Sonunda:

Rahmetli Çetin Altan’ın ölürken Türkiye için söylediği o ünlü ve hüzünlü cümleyi hatırlatıyor:

“Hayal ettiğim ülke bu değildi...”.

Ve Altan Ustadan mülhem şöyle diyor:

“Hayal ettiğim yüzyıl bu değildi...”.

Ertuğrul’u dinlerken ben de Çetin Altan’ın o “hüzün dolu” sözünü hatırladım...

Ve...

Dudaklarımdan gayri ihtiyari şu cümle döküldü:

“Hayal ettiğim Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu bunlar değildi...”.

Neden bu kadar yerel?..

Çünkü...

Ve her şeye rağmen:

Gelişmiş dünyadan...

Mucit olan veya olmayan ama...

İnsanlık için üreten günümüz küresel iş insanlarından halen ümitliyim...

Ümidimi yıkan, yakan, yok edenler ise:

Tabii ki sadece az önce adını verdiğim iki kişi değil:

Aktif siyaset yapanların hepsi...

YARGISIZ İNFAZ OLMAZ

Patlamalar olur olmaz Hamas ve İslâmcı medyanın hemen İsrail’i suçlaması beni bağlamıyor...

İsrail tarafının bir süre sustuktan sonra:

“Biz vurmadık, İran destekli İslâmî Cihad Örgütü vurdu” deyişi de beni ikna etmedi...

Biden’ın Telaviv’e gidip Netanyahu’ya sarıldıktan sonra:

“Teknik bilgiler hastanenin İsrail tarafından değil diğer ekip tarafından vurulduğunu gösteriyor ama dışarıda bundan emin olmayan bir sürü insan var; bu yüzden pek çok şeyin üstesinden gelmemiz gerekiyor” deyişi de benim gözümde İsrail’i aklamadı...

Ama...

Toplu cinayeti Filistinli terör örgütlerinin işlemediklerinden de:

Emin değilim...

Bekleyeceğim canlarım...

Bu arada belli ki çok küfür işiteceğim...

Ama alışığım...

Haksız olup, yargısız infaz yapmaktansa...

Hakaret ve küfürlerin hedefi olmayı:

Tercih ederim...

SAVAŞI KAŞIYORLAR

İster İsrail tarafına yakın yayın yapsın...

İster Filistinlilerden (Aslında ve ne yazık ki Filistin terör örgütleri) taraf olsun...

Medya, politikacı ve silah sanayicileri:

El ele vermişler...

Bu “Aptallar Savaşını” tüm dünyaya yaymaya çalışıyor gibiler.

Hedef kitle ise:

Fanatik Müslüman Araplar ve Türkler ile...

Fanatik Yahudiler...

HALKLAR KAYBEDERKEN

Türkiye Müslümanları Netanyahu’ya kızıyor...

Ama:

Zararı İsrail halkı görüyor...

Zira...

Netanyahu’yu değil...

İsrail halkını...

İsrailli iş insanını...

İsrailli üreticiyi cezalandırıyor...

Hamas ve İslami Cihat Örgütü’ne kızan Avrupalılar da:

Filistin halkına zarar veriyor... 

Yani canlarım...

İsrailli ve Filistinli politikacılar ile silah sanayicileri değil:

İki ülkenin halkları kaybediyor...

Günün sözü

“Dünyayı savaş tehlikesinden koruyacak tek bir yol vardır; dünya çapında yetkiye sahip olacak ve dünyada bütün silahların tekelini elinde bulunduracak bir tek otoritenin kurulması...”
       Bertrand Russell

AH MEDYA AH

Hastaneyi İsrail’in değil karşısındakilerin bombaladığını savunan Biden’ın:

Filistin-İsrail savaşının Lübnan’a sıçrama ihtimalinin savaşı bütün bölgeye yayacağı endişesiyle İsrail’i:

“Hizbullah ile savaş başlatma” diye uyarması ise:

Savaşın durdurulacağına olan inancımı pekiştiriyor...

Ama...

ABD’nin adı “İsrail yandaşı” olarak tescillenmiş bir kere...

Ortadoğu medyaları da:

ABD, AB ve İsrail düşmanlığının çok sattığını yaşayarak öğrendiler...

Biden ağzıyla kuş tutup, barışı bizzat getirse bile:

“Barışı Hamas getirdi” diye haber bile yapılabilir...

Dünün tweeti

Türker Ertürk   @Orsatramola

İsrail eski başbakanı Ehud Olmert:

“Suriye’yi iç savaşa soktuk, çünkü Esad bizimle olma teklifimizi reddetti. Suriye’deki bütün terör örgütleri Esad’a karşı kuruldu ve bazı ülkeler komik bir şekilde bunun bir özgürlük mücadelesi olduğuna inanıyor” dedi.

Halen Türkiye’yi yöneten iktidar bu savaşta İsrail’in yanında yer aldı, Suriye’ye karşı savaştı, ülkemiz Ortadoğu bataklığına battı, ekonomik kaynaklarımızı tükettik, şehitler verdik ve vermeye devam ediyoruz, ülkemize sığınmacılar doluştu ve Türkiye için en önemli güvenlik tehdidi haline geldi ve hala bu bataklıkta debeleniyoruz ve çıkamıyoruz.

Sizin Filistin için ağlamaya hakkınız yoktur!