Yeni çözüm sürecinde öyle veya böyle İmralı’ya gidilecek. Hani zaten gidiliyor da, komisyon adına gitmeyi kastediyorum.

Komisyon, ya kurulacak bir alt birimi ya belirlediği isimler üzerinden terör örgütünün kurucusunu dinleyecek. 

Sorular da sorulacaktır muhtemelen.

Fakat bu soruların güncel olacağı açık. PKK’nın silah bırakma takvimi, YPG’nin durumu, kendisinin bu süreçten bireysel beklentisi gibi konular zaten medyada tartışılır halde.

Ben geçmişten birkaç soru bırakayım, belki sorarlar. Zira Öcalan 90’lı yıllarda çok sayıda iddiayı sızdırmış ve kamuoyuna tartıştırmıştı. 

95-96 yıllarında bir siyasi parti temsilcisinin kendisine haber uçurup operasyondan kurtardığı doğru mudur, doğruysa bu kişi kimdir?

Daha önce kendisiyle irtibat kuran siyasi parti temsilcileri kimler?

1996 yılında Tunceli’deki bir canlı bomba eylemi için “biraz erken geldi, yeni başlıyoruz” demişti. 7 şehidimizi toprağa verdiğimiz o hain saldırının ardından hükümete mektup gönderdi mi, gönderdiyse ne dedi?

Mektup işi

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Meclis’te oluşturulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” üzerinden gündeme gelen İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşme iddialarına tepki göstererek “Eğer görüşülecekse bunu bizzat Sayın Devlet Bahçeli yapsın” demişti.

MHP’den yanıtlar peş peşe geldi. Genel başkan yardımcılarından milletvekillerine kadar odak Erbakan olmuştu.

MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, “Öcalan’a belki de ilk mektup gönderen kişi merhum Necmettin Erbakan olup, toplamda 3 mektup gönderdiği bilinmektedir. Öcalan’ın kendisine yazdığı mektupların da varlığı bilinmekte olup, bir tanesi de açık mektup şeklinde
basın yayını organlarında yer almıştır”
dedi.

Arşivde benzer bir çıkışa 1999 yılında rastlıyoruz.

Dönemin Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, Milli Görüş’le PKK arasında arasında bağlantı olduğunu iddia etmiş ve kapatılan RP’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın başbakan olur olmaz terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan’la temasa geçtiğini iddianameye yazmıştı.

O dönem çok konuşulan iddianamede, Öcalan’ın 22 Şubat 1999 tarihli savcılık ifadesinde Erbakan hakkında şunları söylediği yazılmıştı: 

“Erbakan 1996’da başbakan olduktan sonra Suriye’de devletin yakın adamı olan Ağa kod Mervan Zerti ve Suriye’de bulunan benim adamım Delil kod vasıtasıyla bana mesaj gönderdi. Bu mesajda, Güneydoğu’ya ekonomik, siyasi, kültürel açılımlar yapacaklarını, bunun için barış sağlanması ve ateşkes ilanını istiyordu. Ben de kendisine aynı şahıslar vasıtasıyla mektup gönderdim. Önerisini olumlu bulduğumu, kabul ettiğimi bildirdim.”

KÖŞENİN GÖZÜ

Öcalan geçmişte bolca mektup yazdı. Birçoğu da medyaya yansıdı, dış basında bile manşet oldu.

Hatta biri bizzat Papa’ya yazıldığı için İtalyan basınında da yer bulmuştu. 

Yakalanmadan bir süre önce... 24 Kasım 1998. 

“Aziz Peder” sözleriyle başlayan 18 Kasım tarihli el yazısı mektup, “Repubblica” gazetesinde üç gün boyunca yer bulmuştu. Öcalan, Roma’yı Hıristiyanlığın merkezini de barındırdığı için seçtiğini anlatmış sonra ise silah bırakacaklarına dair teminat vermişti.

Tüm bunların ülkemize teslim edilmemek uğruna yazıldığı açıktı... 

KÖŞENİN SÖZÜ

“Rüzgâra tüküren, kendi yüzüne tükürür.” - İtalyan atasözü.