Bir ülkede tatil yapmak, otomobil sahibi olmak, hatta bir cep telefonu almak “lüks” sayılır mı? Dünyanın çoğu yerinde bunlar sıradan ihtiyaçlar.

Bizde ise devletin gözünde bunlar birer ayrıcalık.

Bu yüzden de yeni bir kulüp var bu ülkede artık: İmkanı Olanlar Kulübü.

Bu güzel ülkede yaşamak istiyorsanız, kulübe üye olmak zorundasınız.

Üyelik şartı basit: Paran olacak.

Yoksa? O zaman kapıdaki güvenlik görevlimiz buyurun lütfen sizi dışarı alsın...

★★★

Kulübe üye olduğunuzda size özel bir kart verilmiyor, ama devlet size her alışverişte, her seyahatte, her faturada hatırlatıyor: Sen imkanı olanlardan mısın?

Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek açıkça söyledi.

“İmkanı olan yurt dışına gidebiliyor... Tabii ki imkanı olup gidenlerden vergi alacağız.”

Elbette. “İmkanı Olanlar Kulübü”ne üye olmak kolay değil.

Tatil yapmak, seyahat etmek, nefes almak, dünyanın farklı bir köşesini görmek ihtiyaç mı sandınız?

Ne kadar safsınız. Ayrıcalık bu. Lüks. Sadece kulüp üyelerinin hakkı.

Cüzi bir yurtdışına çıkma bedelimiz; pardon harcımız var: 1000 liracık.

Üstelik 2 yılda yüzde 100 arttı bu rakam.

Sizin maaşlarınıza böyle güzel zamlar geliyor mu? Gelmiyor elbette, ama kimsenin umurunda değil.

Çıkarken kenara bırakırsınız bir zahmet.

Bu aidatla kulüp hem yaşar hem de genişler.

★★★

Sevgili kulüp üyesi. Otomobil almayı da mı ihtiyaç sandın? Yine yanıldın.

Ayağını yerden kesen, bütçeni de kesip biçecek; yapacak bir şey yok.

Madem sokakta yürümeyi ya da otobüs beklemeyi tercih etmiyorsun, bedeli var elbet.

Bir otomobili kendine alıyorsan, iki tanesinin parasını da kulübe üye olma bedeli olarak devlete bağışlayacaksın.

Dün gece itibarıyla yeni ek vergilerle daha da prestijli oldu üyelik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan imzaladı, bir gecede değişti.

İthal araçlara %30 ek vergi getirildi.

Hayırlı olsun, kulüp büyüyor.

Ödediğin vergiyi bir yere not etmeyi unutma. Arada dönüp bakarsın.

★★★

Bu arada duydunuz mu: Yeni iPhone çıktı!

Elbette sadece kulüp üyeleri alabilecek. Dünyanın en pahalısı bizde.

Millet 3-5 günlük maaşıyla alırken, bizde 3 ay yemeyip içmeyip para biriktirmek gerek.

Şaşırmadınız değil mi? Başka türlü olacak hali yoktu.

Çünkü telefon sadece bir iletişim aracı değil bu ülkede.

Artık bir statü göstergesi, kulüp üyeliğinin rozeti...

★★★

Peki ya, çocuğunuz? Onun için de özel bir hizmet istemez miydiniz?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “Çocukları özel okula göndermek zorunda değilsiniz” diyor.

Güzel... Ama devlet okulunda sabun yok, güvenlik yok, temizlik görevlisi yok.

Kayıt parası var, 50 kişilik sınıflar var, ÇEDES var, akran zorbalığı var.

Sonuç? Yusuf Tekin’in de aralarında bulunduğu kulüp üyeleri çocuğunu özel okula gönderiyor; üyeliğini “Gold Paket”e yükseltiyor.

Diğerleri kulüp dışında kalıyor, “İdare edin” deniyor.

★★★

Kulüp sadece teknoloji ve tatille sınırlı sandıysanız yine yanıldınız.

Mutfak da kulüp ayrıcalıkları ile dolu.

Et fiyatı dünya ortalamasının 2,5 katı.

Geride bıraktığımız yaz mevsiminin sembolüydü: Kiraz üreticisiyiz ama kirazı ancak Instagram’daki yemek tariflerinde görüyoruz.

Lahana artık çeyrek satılıyor.

Limon salataya sıkılmadan önce hesap yapılıyor.

Balık sezonu açıldı, ama bizim soframıza hala uğramadı.

Bir gün buzdolabını açıp peynir bulabilirseniz, müjde!

Demek “Premium üyeliğe” geçmişsiniz...

★★★

Kulübümüzün bir de onursal üyesi var: Darwin.

En güçlü olanın hayatta kaldığı düzenin Türkiye şubesinde, “gücü olan” değil “parası olan” yani “imkanı olan” hayatta kalabiliyor.

Gerisi mi? Onlara da bildiğimiz o meşhur tufan kalıyor...