Operasyon sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane’deki merkez binası ayrı bir merkez haline geldi.

Seçim akşamları zafer konuşmalarının adresi olarak bellenen alan, meydan hüviyetinden çıkıp bir anıta dönüşmeye başladı. 

Başkan makamında değilken, onbinler çarpan etkisiyle makam kapısına yığıldı.

Gelenler toplumsal muhalefetin sadece münferitleri değil aynı zamanda figürleri oldu.

Partilerin ziyaretleri, derneklerin destekleri, STK’ların çabaları...

En görünen haliyle farklı liderlerin ortaklaşan sözleri...

Muhalefet arasındaki dirsek temasının adım adım doğal bir ittifaka dönüştüğünü gözlemliyoruz.

Şu an hangi evrede, neye evrilebilir, seçime nasıl yansır...

Bunlar henüz çok öncü sorular.

Şimdiden yanıt bulabilen suallere odaklanmak daha mantıklı.

Bir İmamoğlu ittifakının oluşup oluşmadığına bakmak ve cevabı görebilmek mesela...

İçeride ve dışarıda olmak mı belirleyici olacak yoksa toplumsal bir lider figürünün nerede olduğunun bir önemi olmadığı mı?

KÖŞENİN GÖZÜ

İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Beyazıt meydanındaki protesto gösterileri hafızamızı birçok konuda tazeledi. 

Tarih: 28 Nisan 1960.

Adres: Beyazıt Meydanı. 

Arşivden çıkardığım fotoğrafın altındaki tutanakta şöyle yazıyor:

“Demokrat Parti’nin yasalaştırdığı Tahkikat Komisyonu’nu protesto etmek amacıyla 28 Nisan 1960’da İstanbul Beyazıt’ta üniversite öğrencileri tarafından yapılan gösteriler... Protestolara akademisyenlerin de katıldığı görülmüştür. Polislerin olaya müdahale etmesiyle 2 öğrenci polis ateşi sonrası hayatını kaybetmiş, 100 civarı öğrenci yaralanmış, aralarında İstanbul Üniversitesi rektörü Sıddık Sami Onar da olmak üzere akademisyenler polis tarafından tartaklanmıştır.”

Fotoğraf gibi tutanağın da her satırı ayrı detay.

Ne öncesi ne sırası ne de sonrasında olanların bir daha hiç yaşanmaması dileğiyle.

KÖŞENİN SÖZÜ

“Bağımsızlık, istikbal, hürriyet; her şey adaletle mevcuttur.” - Mustafa Kemal Atatürk.