Irak Asaib-i Ehli Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays Hazali, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Hazali, Barzani yönetiminin “birleşik bir Irak’a” inanmadığını ifade etti. Ayrıca gelir dağılımında adaletsizlik olduğunu, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Irak’ın eyaletleri arasında uçurumların olduğunu söyledi.
Rudaw’ta yer alan habere göre yoksulluk sınırı; Erbil’de %7,1, Süleymaniye’de %8,1 iken Musenna’da %40,3, Babil’de %35,7, Necef’te %25,1 ve Basra’da %27,5 olduğunu ifade etti.
Bu arada Irak federal anayasasında tek bir bölge var o da Kürdistan Bölgesel Yönetimi! Diğerleri eyalet diye geçiyor. Nasıl bir federasyon ise federal devletin kararları bölgeyi bağlamıyor!
Hazali, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, petrol ve resmi-gayri resmi gümrük gelirlerini federal devlete aktarmadığını belirtti.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, her şeyi talep ettiğini ancak sorumluluklarını yerine getirmediğini ifade eden Hazali, bu tutumunun, federatif anlayıştan çok uzak olduğunu söyledi.
Hazali, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin memur maaşlarının yatmaması üzerine bazı Kürt medyasında kendisinin suçlandığını söyledi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin her şeyi talep ettiğini ancak hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini de ekledi. Gerek Barzani hükümetinden gerekse Irak federal meclisi içinden tepkiler gelse de sonuç değişmedi.
6 Ocak 2025’te “Irak’ın haritası yeniden çizilebilir” başlıklı yazımda, Irak federasyonun dağılma sürecine girebileceğini ve Suriye’nin kuzeyi ile birleşme döneminin başlayacağını yazmıştım. Suriye’nin parçalanması ile plan hızlanmıştır...
Diğer yandan Ankara Büyükelçisi Barrack, göreve başladığından beri yaptığı açıklamalar gündem oluyor. Mayıs ayının başında Ankara Esenboğa Havalimanı’na indiğinde “atalarımın topraklarındayım” diyerek Osmanlıya atıfta bulunduğu iddia edilmişti.
İktidar yanlısı medya açıklamayı abartarak vermişti. Oysaki Barrack’ın Anadolu ile ilişkisi yoktu! Barrack, 1900’de Lübnan’ın Zahle şehrinden, ABD’ye göçen bir ailenin çocuğuydu. 1860’da Lübnan’da, Dürzîler ile Marunîler arasındaki çatışmalar çıkmıştı. Elbette çatışmaların arkasında Fransa ve İngiltere vardı!
İngiltere’nin baskısı ile 1861’de yarı özerk Lübnan Mutasarrıflığı kuruldu. Zahle ise önemli bir Hristiyan yerleşim merkeziydi. Aslında bölgenin, fiili olarak Osmanlı ile ilişkisi bile yoktu! Dolayısıyla Barrack’ın ne Türkiye ne de Osmanlı ile ilişkisi yoktur...
“Lozan ve parçalanmış Suriye” başlıklı yazımda değindiğim gibi Barrack, BOP için buradadır. ABD’nin BOP’unda da “Yeni Osmanlı” projesi de yoktur! Yeni Osmanlı kavramının kullanıldığını da açıklamakta fayda var.
Atatürk’ün bir ulus yaratmak için önce bir tarih bilinci oluşturmuştu. Tarihi yazarken de hiçbir bölümünü atmadan yazdı! Tarih birliğinde Osmanlı da vardı. Osmanlının borcunu ödeyen Atatürk elbette milletine Osmanlıyı da öğretmişti. Milletimiz tarihini öğreniyor ve gurur duyuyordu. İşte bunu bilen işbirlikçiler, BOP’u gizlemek için yeni Osmanlı dediler...
Barrack, iktidar, Colani, Netanyahu ve Körfez ülkeleri ile yaptığı görüşmelerinin ardından ABD’ye gitti. Trump ve Dışişleri Bakanı Rubio ile görüştü. Barrack, Ortadoğu projelerinin umut verici hatta başarılabilir olduğunu da açıkladı. Yalan da değil.
Suriye bir daha birleşemeyecek şekilde parçalandı. İsrail devleti yeni kuruluyor. Şam’ın güneyi, Gazze ve Filistin’i içine alarak var oluyor!
Bölgede üniter devletten federasyona geçen ilk devlet olan Irak’ın durumunu yukarıda yazdım. İran BOP görevlileri ve KCK ile sıkıştırılıyor. İran’ın başında da ABD ile görüşmek için can atan Pezeşkiyan var! Barrack boşa umutlu değil!
Türkiye’de ise üniter yapının kilidi olan millet tanımı, sözde idari ve mali vesayetten kurtulma adı altında kaldırılmaya çalışılıyor. Diğer yandan yeni anayasa çalışmaları hızla devam ediyor. Anayasa olmazsa idari ve mali yetkiler yerel yönetimlere devredilecek.
Yersen desentralizasyon yemezsen federasyon! Aynen Irak’ta ve Suriye’de olduğu gibi...