Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Hukuk ve bilim ahlâkı olacak

Ünlü iktisatçı ve sosyolog Schumpeter yaklaşık 80 yıl kadar önce...

Kaynağına (Halk iradesi) ve amaçlarına (Ortak iyilik) göre tanımlanan klâsik demokrasi anlayışının sakatlıklarını anlatıyor...

Görüşleri:

Dönemin deneyimli sosyologları ve siyasetçileri tarafından da:

Kabul görüyordu...

[caption id="attachment_430666" align="alignnone" width="600"] Schumpeter[/caption]



Schumpeter, demokraside halk iradesinin yerine...

Bireyin karar verme gücünü kullanabilmesi gerekliliğinin üzerinde duruyordu...

Bireyin karar verme gücünü elde edebilmesinin şartıysa:

Bireyler...

Halkın oylarını alabilmek için...

Özgürce yarışmalarıydı...

[caption id="attachment_430667" align="alignnone" width="600"] Hitler[/caption]



Canlarım...

O dönemde:

Hitler ve Mussolini...

İlerleyen yıllarda:

Franco ve benzerleri (Asker ve sivil diktatörler) gösterdi ki:

Schumpeter haklıydı...

Çünkü...



“Halk iradesi” denilen şey:

Sayıca çok (Üstün değil çok...).

Yani:

Hem eğitimsiz...

Hem cahil...

Hem:

“Din baskısıyla” uyutulmuş...

“Üstün ırk gazıyla” şişirilmiş insan yığınlarının tercihleriydi...



“Milletin vekilleri” olduğu ileri sürülenler ise...

Despot bir liderin seçtiği...

Halka onaylattığı:

Kimliksiz...

Kişiliksiz...

Karaktersiz...

Vasıfsız...

Ve hatta...

Vasat altı politikacılardı...



Bu ise...

Kötü niyetli...

Kanun tanımaz...

Vicdansız...

Acımasız...

Utanması olmayan...

Kaba ve eğitimsiz...

Ama...

Cüretkâr politikacıların...

Hem dünya ülkeleri...

Ve hem de:

İnsanlık için büyük tehlike olduğunu gösteriyordu...

[caption id="attachment_430668" align="alignnone" width="600"] Platon[/caption]



Tahminim o ki...

Yakın gelecekte demokrasi...

MÖ 5. Yüzyılda yaşayan Platon’un hayal ettiği gibi uygulanacak...

Yani:

“Ya bilgeler yönetecek ülkeleri ya da ülkeleri yönetenler bilge olacak...”.



Bilgelerin birinci özellikleri ise:

Din ve geleneksel ahlâktan önce...

Hukuk ve bilim ahlâkı olacak...



Hiçbir bilge kişi...

Bir ülkeyi:

Dilediği gibi ve tek başına yönetmeyecek...

Özgür seçimleri engellemeyecek...

Hukuku:

İnsan yığınlarının yönetilmiş ve yönlendirilmiş sözde iradelerinden:

Üstün görecek...

Günün sözü


“Demokrasi despotizmin en ileri şeklidir...”.

Aristo

Şeytan, Şeytan olalı


Softa hacca gidiyordu...

Yol uzun...

Haftalardır, evde bıraktığı dört karısından uzak...

Canı da istiyor...

Tek alternatif deve...

Ama...

Deveyle kendi beli arasında:

İrtifa farkı var...

Kuyudan su çekmek için kullandığı makaralar geliyor aklına...

İpin bir ucunu kendi beline bağlıyor...

Diğer ucunu devenin semerine iliştirdiği makaradan geçiriyor...

Ve...

Böylece işini görüyor...

Sonra da...

Teyemmüm için yere çömelip iki elinin ayasını toprağa vururken:

“Niyet ettim niyet eyledim cünüplük abdestimi almaya sen kabul et ve Şeytana uyduğum için beni affet ya rabbim” dediği anda...

Nereden geldiğini göremediği sert bir tokatla sırt üstü devriliyor...

Kimin vurduğunu anlamaya çalışırken bir ses duyuyor:

“Ulan Allah’ın cezası” diyor ses; “Çok iş gördüm ama şeytan oldum olalı senin yaptığım gibi makaralı olanını ilk defa görüyorum... Neden beni günahına alet ediyorsun şerefsiz?..”.



KKM (Kur Korumalı Mevduat) Şeytan’ın bile bilmediği, görmediği bir mevduat türüydü...

Çok söyledik...

Çok yazdık ama:

Kendilerini “ekonomist” zannedenlere anlatamadık...



Eğer...

Bu, makaralı iş gibi olan mevduat türünün cezası...

İşi tutanların üstüne kalsaydı:

Mesele yoktu...

Ama...



Onlar öptü Cevriye’yi...

Millet çekiyor ceremeyi...

Rejim ne zaman değişti?




Meral Akşener’i dinlerken içim yandı...

Bir tarih öğretmeni siyasi lider...

Rejim ile sistem arasındaki fahiş farkı bilmiyordu...



Öyle ya...

Bilseydi:

“Erdoğan rejimi kuruldu artık bunu kabul etmek durumundayız” der miydi?..

Değiştirilmiş rejimi kabul eder miydi?..



Sıradan bir yurttaş...

Sıradan bir kasaba politikacısının...

Rejim ile sistem arasındaki farkı bilmemesi:

Anlaşılır bir şeydir...

Ama...

Bir tarih öğretmeninin bu farkı bilmemesi:

Çok ayıptır...



Rejim ancak:

Kanla...

Yani...

Ya ihtilalle...

Veya...

Bir iç savaşla değişir...



Sistem ise...

Parlamentoda...

Yasalarla...

Ve...

Seçilmiş iktidarın...

Siyasî ve iktisadî görüşleri doğrultusunda değiştirilebilir...



Demokrasi...

Faşizm...

(İhtilâl yapılmadan olamayacağı için) Komünizm...

Totaliterizm...

Şeriat devleti gibi yönetimler:

Rejim...

Ekonomik modeller ise:

Sistemdir...



Bir siyasi iktidar seçildikten sonra...

Liberal bir ekonomik sistem yerine:

Daha devletçi bir model uygulayabilir...

Ama...



Hiçbir siyasi iktidar...

Rejimi...

Parlamentoda ve oy çoğunluğuyla:

Değiştiremez...



Demokrasi yerine faşizmi getiremez...

Din devleti kuramaz...

Özel mülkiyetlerin tamamını kamulaştıramaz...

 



Öyle yapılabilseydi eğer...

Türkiye bugüne kadar çoktan:

Afganistan olmuş olurdu...

Erdoğan ülkenin tapusunu üstüne geçirirdi...



O halde Akşener’e sorayım:

Bir iç savaş ya da ihtilâl yaşadık da...

Ben seyahatte miydim?..

Yoksa uyuyor muydum?..

Dünya yok olur


Canlarım...

Demokrasi elbette en az zararlı...

Ve...

Rejimlerin:

“En az kötü” olanıdır...

Ancak...



Henüz...

Tam ve mükemmel demokrasi uygulaması...

Dünyanın hiçbir ülkesinde yok...



Olacak mı?..

Elbette olacak...

Olmalı...

Aksi halde...

Çok yakın bir gelecekte çıkarılacak olan 3. Dünya Savaşı:

İnsanlığı da...

Dünyayı da:

Yok edecek...

İnanan var mı?


Haber:

Erdoğan, Tahıl Koridoru Anlaşması’nı görüşmek üzere Putin ile pazartesi günü Soçi’de bir araya gelecekmiş...



İçinizde kaç kişi bu görüşmelerde:

Halkların gerçek sorunlarının tartışılıp...

Çözüm aranılacağına inanıyor?...

Yakın gelecekte olacak




Bana en çok gelen sorulardan biri mealen şöyle:

“Dede, Erdoğan bir daha seçime girer ve kazanırsa ne olur?..”.



Anayasamıza göre...

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının meşruiyeti halen tartışmalı...

Ama...

YSK anayasaya bağlı olmadığı...

Erdoğan’ın da anayasaya ve bilumum yasalara saygısı olmadığı için...

Seçime girdi...

Ve...

Muhalefetin kısıtlandığı...

Rakibinin:

Kurgu ve sahte görüntülerle aşağılandığı bir yarışma sonucunda:

Seçimi kazandı...



Gelecek seçimlere de girer mi?..

Son seçimlere katıldığına göre...

Bundan sonra yapılacak seçimlere de katılabileceğini söylemek:

Kehanet olmaz...



Ancak...

Normal şartlarda...

Gelişmiş demokrasilerin...

O seçimin meşruiyetini:

Kabul etmemeleri gerekir...



Peki bu dediğim olur mu?..

Olmaz...

Zira...

Ve henüz...

Dünyada tam demokrasinin uygulandığı tek bir ülke bile yok...



Tam demokrasiler kurulduğunda...

Ekonomisi gelişmiş...

Siyasi ve askerî gücü yüksek ülkeler

Bir kişinin aynı ülkeyi...

Anayasası izin vermediği halde seçime girip kazanmasını:

Gayrimeşru ilân edecek...

Antidemokratik bir ortamda seçim kazanan politikacının ülkesiyle:

Siyasî, iktisadî ve askerî ilişkilerini keseceklerdir...



72 yaşındayım ve...

O günleri göreceğimden eminim...

O halde...

Benden genç olanların enselerini karartmalarına gerek yok...