Kamuoyunun üzerinde uzlaştığı bazı maddeler var. 

1- Mayıs 2023 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’tan biri aday olsaydı kazanırdı.

2- İlk seçimde Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’tan hangisi aday olursa olsun kazanır. 

Uzlaşı net olsa da bu iki maddenin doğurduğu bir düğüm var. 

Aday hangisi olacak?

Kimi, anketlere atıfla Yavaş’ın bir tık daha önde olduğunu söylüyor ama kimi de İmamoğlu’nun İstanbul’da bir nevi Erdoğan’a karşı kazanmış olmasını önemsiyor. 

Kimine göre Yavaş sessiz güç ve tam bir devlet adamı...

Kimine göre İmamoğlu doğal siyasetçi ve lider kumaşlı...

Her ne kadar “gönüller bir” diyerek el ele görüntü vermiş olsalar da Çağlayan Adliyesi önünde...

Fikirler bir değil demek ki...

İki doğal adayın, CHP lideri Özgür Özel’in çok ses getiren “aday tespiti başlıyor” açıklamasına yaklaşımları da bunu epey belirginleştirdi. 

Ekrem İmamoğlu böyle olumladı:

“Tam bir ‘cesur demokrasi’ uygulaması olacak olan ön seçimler, sadece partimizi, seçmenlerimizi değil, inanıyorum ki ülkemizin demokratik muhalefetini de birleştirecektir”

Mansur Yavaş şöyle mesafeli durdu:

“Her şeyden önce aday belirlemenin çok erken olduğu düşüncesindeyim. Seçim tarihi belli değil; o zamana kadar Türkiye’de şartlar değişir, her şey değişir.”

İmamoğlu’nun partideki ön seçimde avantajlı görüldüğü net, Yavaş’ın da buna koyduğu mesafe anlaşılabilir. 

İki ismin birden aday olup da oyların bölünme ihtimalinin ortaya çıkacağı senaryo, CHP adına en korkulanı....

Bunun panzehiri için de bazı öneriler gündeme gelmeye başladı.

CHP Genel Merkezi’ne gelen son öneriler, her iki adayın da rol alabileceği senaryoları içeriyor.

Partiden ulaştığım kimi yetkili isimler, Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adayı, Ekrem İmamoğlu’nun ise yardımcı adayı olabileceği yönünde öneriler aldıklarını söyledi. 

Bu öneriye göre; yaş farkı da gözetilerek Yavaş’a Cumhurbaşkanı adaylığı veriliyor ama yetkileri azaltılmış haliyle...

Keza İmamoğlu’na verilen Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’nın da eski Başbakanlık yetkilerine yakın olarak seyretmesi planlanmış.

Bu önerinin CHP Genel Merkez nezdinde şimdilik hiçbir karşılık bulmadığını belirtelim ama önümüzdeki süreçte yeniden “ikili formül” üzerinde tartışmaların yaşanacağını es geçmemek lazım. 

Yavaş ve İmamoğlu’nun süreçteki düşünce farkları her senaryoyu bir şekilde konuşturacaktır.

KÖŞENİN GÖZÜ

Burası Bekirağa bölüğü.

 Niteliği itibarıyla zindan olarak geçiyor kayıtlarda... 

Alıntıyı Atatürk  Ansiklopedisi’nden 

yapıyorum:

“1903’te üsteğmenliğe yükselen Mustafa Kemal, 11 Ocak 1905’te kurmay yüzbaşı olarak Harp Akademisini bitirdi. Ancak atama emri beklerken padişaha karşı bir suikast girişiminde bulunacakları yolundaki bir ihbar üzerine hakkında soruşturma açıldı. Kendi deyimiyle aylar sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı ama görev almak istediği Makedonya yerine Suriye’deki 5. orduya atandı, atama kaydında da “ordu bölgesinden ayrılmaması” belirtildi.” 

Atatürk’ün kendi ağzından ise kısa özet şöyleydi:

“Abdülhamit devrinde idi. 1905’te mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım.Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. Bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım.”

O zindan Bekirağa Bölüğü olarak bilinen bu yerdi. Hafıza mühim şey.

KÖŞENİN SÖZÜ

“Kuvva bire kadar kırılmadıkça bu memlekette umut tükenmez.”

- Kemal Tahir.