1 Nisan 2024 sabahından beri herkesin bildiği bir gerçekti; Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayıydı. 

Aslında daha öncesinde de bu titri kullanmaya başlayabilirdi ama altılı masa başka “tesadüfler” denedi. 

İmamoğlu’nun yola koyulduğu hafta tutuklanması, tüm kurmay kadrosunun kendisiyle birlikte içeride tutulması gündemi belirlemeye devam edecek.

Şimdi kimi ekranlarda yeni Mehmet Baransular konuşuyor, yargıya takvim çiziyor, hangi tarihte ne olacak diye toto oynuyorlar. 

Kimi kamuoyunu hazırladığını düşünüyor kullanışlı birer aparat olarak...

Kimi Beştepe’nin radarına girmeye çalışıyor kimsenin umrunda değilken...

Neyse... Konumuz başka.

Onları tarihin çöplüğüne bırakıp işimize dönelim. 

1 Kasım 2024 tarihli köşede, İBB’ye dönük bir yargı patikasından söz etmiş ve yazının başlığını “Asıl milat yarınlarda mı gizli?” şeklinde atmıştım. 

Türkiye o adımları tek tek yaşadı. 

Şimdi sıra yeni döneme geldi. Yani finale...

“İşin sonunda ne olacak?” sorusuna yanıt Haziran ayından öteye geçmeyebilir. 

3 karar da oraya bağlanmış görünüyor. 

1- İmralı için atılacak adımlarda haziran ayını işittik.

2- Bahçeli, İmamoğlu davasının erken tamamlanmasını istedi.

3- Özdağ’ın davası haziran ayına bırakıldı. 

Başlığa dönecek ve dizi metaforuyla tamamlayacak olursak...

Dizinin sezon finali, yaz aylarında adli tatil ve Meclis tatiliyle beraber yapılacak.

Senaryonun nihai finaline ise daha zaman var.

2026 daha sıcak geçecek. 

KÖŞENİN GÖZÜ

İçinde bulunduğumuz aydan örnekler vermeye devam...

Nisan 2002. 

Türkiye Kasım seçimlerine doğru gidiş patikasında....

Taze kurulmuş AK Parti ve Tayyip Erdoğan sürekli gündemde...

Derken biri çıkıyor, partinin kurucusu olarak Erdoğan’ı hedef alıyor. Hem de ağır sözlerle...

O isim Mehmet Gazioğlu... 

AK Parti’nin kurucularından, ihraç istemiyle disipline sevk edilen partideki ilk isim ve bunun üzerine istifayı basan ilk p´artili...

Gazioğlu, Erdoğan’ı hakkında açılan soruşturma ve davalar yüzünden “şaibeli, lekeli, ayıplı” olmakla suçlamıştı. 

Hızla ihraç süreci başlatılmış ve zorunlu istifa ile siyasi kariyeri sonlandırılmıştı. 

KÖŞENİN SÖZÜ

“Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Kime sorarsanız sorunuz bu Cumhuriyet’tir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad kimilerine hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.”
- Abdurrahman Şeref Bey.