Canlarım; eğer taviz/ödün verip uyuşma prensibi olmasaydı:

Ortaya çıkan aşırı şiddet meraklısı ve muhteris her grup:

Diğerlerini ezer ve...

Siyaset sahnesine tek başına:

Hâkim olurdu...

Cumhuriyetin ilânından sonra en az 90 yıl:

Mezhep, din, dil ve ırk ayrımı yapmadan...

Ama...

Hemen her konuda farklı inanç ve düşüncede olmamıza rağmen...

Uzlaşan bir millet olduğumuz için:

Ayakta kalmayı başardık.

Tabii ki “mutlak böyle” demiyorum...

Ancak...

Ve bana göre:

Son on yıldır çektiğimiz çilelerin temel sebebi:

Uzlaşma kültüründen tamamen uzaklaşmak...

Farklı kültürleri ve inançları reddetmek:

“Millet olmak” yerine...

“Ümmet” olmayı tercih eden bir siyasi zihniyet tarafından:

Yönetiliyor olmak...

Mevcut siyasetimizin...

Belki çok az bir kısmı hariç:

Tüm karar vericileri...

Sadece kendi düşüncelerinin uygulanmasını isteyen...

Herhangi bir ideolojiye körü körüne bağlanmış yığınlar...

Oysa canlarım...

Demokrasilerde böyle bir şey olmamalı...

Erdoğan ve hükümetlerinin rejim için tehlike oluşturabilecek eylem ve hatta söylemleri hariç;

Sistemle (Rejimle değil) ilgili hiçbir icraatını eleştirmedim, eleştirmem...

Çünkü:

Seçimlerde...

Benim gibi düşünmediği...

Benim iktisadî ve siyasî düşüncelerimi paylaşmadığı için:

İktidar partisine oy vermedim...

Ancak...

Rejimi değiştirme girişiminde bulunmaması...

Demokratik laik sosyal hukuk devletine sadık kalması şartıyla...

Dilediği iktisadî sistemi uygulayabileceği konusunda onlara hak verdim...

Ve...

Bundan:

Hayal kırıklığı da pişmanlık da duymadım...

Ancak...

Bana uymayan:

İktisadî, siyasî, askerî ve uluslararası ilişkilerdeki yanlışlarını:

Eleştirdim...

Eleştirmeye devam edeceğim...

Günün sözü

“Taviz vermek Birleşmiş Devletleri bir arada tutan tutkaldır; her hükümet karşılıklı uzlaşma, taviz verme ve fedakârlık ilkeleri üzerine kurulmuştur...”.

Henry Clay

O ULUSLAR AYAKTA KALAMAZ

Bir ulus eğer suçluyu, masuma...

Kötüyü erdemliye tercih ediyorsa...

O ulusun başının belâdan kurtulması mümkün mü?..

Tarih bunun örnekleriyle doludur...

En bilinenlerden biri ise...

İsa ile aynı hücrede yatan:

Katil, hırsız, ırz düşmanı Barabbas arasındaki tercih kepazeliğidir...

Kudüs’te Roma İmparatorluğu dönemi...

Geleneklere göre Kudüs Valisi her yıl kutlanan Fısıh bayramında, bir hükümlüyü affediyordu...

Seçimi mahkumlar yapıyor en çok tercih edilen iki adaydan hangisinin affedileceğine halk karar veriyordu...

O bayramda mahkumlar Hz. İsa ile Barabbas’tan birinin affedilmesini istemişlerdi...

Oylama yapıldı...

Halk:

Katil, hırsız, ırz düşmanı Barabbas’ı tercih etti...

Kudüs valisi Pontius Pilatus:

Temiz ahlâklı...

Dürüst...

Çalmayan, çaldırmayan Hz. İsa’yı çarmıha gerdirdi...

Barabbas’ı affetti...

Barabbas yine aynı suçları işlemeyi sürdürdü...

Yine cinayet işledi...

Yine kadınların ırzına geçti...

Yine çaldı...

Yine hapse atıldı...

Ama...

Halk her bayramda yine:

Barabbas’ın affedilmesini talep etti...

Tabii ki bu olay tarih kitaplarında yok...

Peki nereden biliyoruz?..

Hıristiyanların Kutsal Kitabı İncil’de yazıyor...

Aradan geçen yaklaşık iki bin yıla rağmen eğitimsiz, cahil ve görgüsüz halklar her zaman:

Suçluyu, masuma...

Kötüyü erdemliye tercih etti...

Ve...

Bu yanlış tercihi yapan halkların ülkeleri her zaman:

“Az gelişmiş ülke” sınıfında yer aldı...

DÜNÜN TWEETİ

Ali Yerlikaya

@AliYerlikaya

 

NARKOGÜÇ OPERASYONLARI KAPSAMINDA MERSİN LİMANI’NDA 610 KG KOKAİN ELE GEÇİRİLDİ

3 ŞÜPHELİ ŞAHIS YAKALANDI.

Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; zehir tacirlerine göz açtırmayacağız. Limanlarımız yakın takibimizde. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüz Mersin Uluslararası Limanı’nda yapılan aramada yasal yükü muz olan konteynerde 610 KG kokain ele geçirdi.

Ekvador’dan gelecek olan muz kolilerinin içerisine kokain maddesinin yerleştirildiği istihbaratı alan narkotik güçlerimiz, konteynerin uluslararası rotasını takip etti. Uyuşturucu madde Mersin Limanı’na geldiğinde NARKOGÜÇ operasyonu başlatıldı.

Muz yükünü alacak firmanın sahibinin de aralarında olduğu 3 şüpheli şahıs yakalandı.

Bu büyük operasyonu gerçekleştiren polislerimizi tebrik ediyorum. Gözlerinden öpüyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin.

ÜLKEMİZİN DÖRT BİR YANINDA ZEHİR TACİRLERİNE KARŞI OPERASYONLARIMIZ ARTARAK DEVAM EDECEK.

#TürkiyeninHuzuru

TESADÜFİ Mİ?..

Canlarım...

Politikacıların hırsız olmaları demokrasinin kusuru değil...

Olsa olsa:

Zaafıdır...

Ancak...

Gelişmiş ülkeler her şeye rağmen o zaafı en az seviyeye kadar düşürdüler...

Az gelişmiş ülkeler ise...

20, 30, 40 ve hatta 50 yıl süren iktidarlarına rağmen genelde hep:

Hırsızları seçtiler...

Zenginlik ve refah sıralamasına baktığınızda...

Tek adamların yönettiği ülkelerin en alt basamaklarda olduklarını görüyorsunuz...

Bu istatistik tesadüfi olabilir mi?..

BÖYLE DE BİR ZAAFI VARDIR

Adam, kendisinden bir papağan isteyen çocuğu için petshopa gitti...

Bir papağan istediğini ama mümkün olabilecek en ucuz fiyattan olmasını söyledi...

Bu talebini belirtirken gözüne ilişen ve cin gibi bakan bir papağanı gösterdi:

“Mesela şu kaç para?..”.

“2500 TL” dedi görevli...

Çok pahalı olduğunu belirten adam:

“Özelliği ne?” diye sordu...

“Çok güzel İngilizce konuşuyor ve anlıyor...”.

Başını sağa sola çevirirken gözlerinin içi parlayan bir diğerini işaret etti adam...

“Bu kaç para?..”

Görevli dudak bükerek cevap verdi:

“2500 TL için ‘pahalı’ dediniz bunu hiç alamazsınız çünkü bunun fiyatı 10.000 TL...”.

Adam hayret içinde sordu:

“İyi de bunun özelliği ne?..”.

“Bu hem İngilizce hem Almanca’yı çok güzel konuşuyor ve hem de anlıyor...”.

Adam bunun üzerine sünepe bir şekilde etrafa bakınan ama kanatlarını kabartmış olan papağanı gösterdi:

“Lütfen bir de bunun fiyatını söyler misiniz?..”.

“Aman üstadım” diye söze girdi görevli, “bu en pahalıları, fiyatı da 25.000 TL...”

“Peki bunun özelliği ne?.. Almanca, İngilizce ve Fransızca mı konuşuyor?..”.

Görevli, diğer iki papağanı işaret etti:

“Yok hayır, bu sadece Türkçe biliyor ama diğer ikisi buna emret başkanım diyor...”.

Demokrasi rejimlerin en değerli ve en güzelidir ancak:

Böyle de bir zaafı vardır...

İKİ KIRMIZI ÇİZGİ

ABD tarihinde:

“Büyük Uzlaşmacı” olarak tanınan Senatör Henry Clay, taviz konusunda yaptığı bir konuşmada şöyle demişti:

“Sıradan bir insanın kusuru ve zayıflıklarına sahip olan hiç kimsenin siyasette taviz verme ilkesini küçümsemeye hakkı yoktur... Bir insanın ‘asla ödün vermeyeceğim’ diyebilmesi için, insan olma hasletlerinden yoksun bir yaratık olması gerekir...”.

Atatürk de zamanın ruhuna göre...

İki ilkesi hariç pek çok ilkesinden:

Taviz verdi...

Taviz vermediği bu iki ilkesi:

Cumhuriyetçilik...

Ve:

Laiklik ilkeleriydi...

Çünkü Atatürk:

Genç ülkenin ancak:

Laik kurumlar çatısı altında...

Ve...

Cumhuriyet rejimiyle kalkınabileceğine...

Eş zamanlı olarak da ekonomik büyümesini gerçekleştireceğine inanıyordu...

Bu yazımı iki özlü sözle bitireceğim:

Birincisi, Akiko Mikasa’ya ait:

“Her ülkenin bir lideri vardır ancak her ülkenin bir Atatürk’ü yoktur...”.

İkincisi anonim:

“Milli bayramları olmayan ulusların, dini bayramları olmaz...”.

BİR TWEET ATTI

Erdoğan’ı en çok da:

“Tavizsiz” davrandığını kanıtlamak için:

“Büyük lokmalar yutarken...” tenkit ettim...

Edeceğim...

Örnek:

“Bu can bu tende olduğu sürece o papaz (Rahip Brunson) cezaevinden çıkamayacaktır...” babalanması...

Bu büyük lokmayı yutmak isterken...

Trump bir tweet attı...

O lokma Erdoğan’ın boğazında kaldı...

Çünkü...

1 dolar 4.85’ten 7.28’e fırladı...

Ve...

“O papaz” hemen tahliye edildi...

Özel uçakla:

Amerika’ya gönderildi...

İsveç’in NATO üyeliği için şu cümleyi kurmuştu:

“İsveç, boşuna uğraşma! Biz sizin NATO’ya girmenize evet demeyiz...”.

Ve...

İki gün önce...

İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü bizzat imzalayıp:

Onaylamaları için Meclis’e gönderdi...