Kaddafi’nin, vatan hainleri tarafından katledilişini unutmak mümkün değil!
Saddam’ın asılışını da...
İsrail Lübnan ve Gazze’de işini bitirir bitirmez, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan hareketlilik şaşırtıcı değil.
Netanyahu, Lübnan ile ateşkes sonrası “Esad ateş ile oynuyor” dedi.
Esad ne yapacaktı, mücadele etmeyecekti de Suriye’nin parçalanmasını mı bekleyecekti...
Oysaki Netanyahu son yıllarda Şam dâhil Suriye’yi BOP için aralıksız vurduğunu hiç söylemedi!
Filistin ve Lübnan’daki Hizbullah güçlerini yok ettikten sonra hedefi Suriye’nin çöküşü için İranlı milislerdir.
Hava saldırıları ile Esad’ı vuramayan İsrail şimdi de kara harekâtı ile sonuç almak istiyor.
İran Devrim Muhafızları komutanlarından Tuğgeneral Purhaşimi Halep yakınlarında öldürüldü.
Açılımcı Pezeşkiyan Filistin’de, Lübnan’da Hizbullah’ı nasıl yalnız bıraktı ise şimdi de Suriye’de Devrim Muhafızlarını kaderlerine terk etmiştir...
İki üç gündür iktidar medyası, Suriye’nin muhaliflerinin, Halep’e doğru harekete geçtiğini ısrarla veriyor.
HTŞ ve Suriye’nin muhalif güçleri, Esad’a karşı saldırıya geçti ve Halep düşmek üzere haberi yapıyorlar.
HTŞ açıktan dillendirilirken Suriye’nin muhaliflerinden sadece Suriye Milli Ordusu (eski adı Özgür Suriye Ordusu-ÖSO) dillendirilmektedir.
Suriye’de Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) adı altında kurulan ve Türkiye’nin de tanıdığı geçici hükümet ise hiç dillendirilmemektedir.
Diplomatik olarak Suriye’nin tek meşru temsilcisi olarak kabul edilen geçici hükümeti olarak biliniyor.
ABD, Avrupa ülkeleri, Türkiye ve onlarca Müslüman ülkenin resmi olarak tanıdığı yapıdan bahsediyorum!
Esad’ı ve Suriye Arap Cumhuriyeti’ni etnik ve dinsel temelde parçalamak için savaşan silahlı güçlerin siyasi iradesinden bahsediyorum...
SMDK içinde HTŞ de SMO da ve dolaylı olarak KCK’nin Suriye kolu olan PYD de var!
Hani lideri TBMM’ye gelsin denen KCK’dan bahsediyorum!
SMDK’nin 12 bileşeni var.
Bileşenler içinde PYD adını bulamazsınız ancak Kuzey Suriye Yerel Meclisleri adı altındaki yapı PYD’nin özerk bölgelerinin siyasi yapısı değil midir?
KCK’nin Türkiye ve bölgedeki hedefi belli iken Suriye kolunun yer aldığı yapı, uluslararası alanda meşru kabul edilmiş üstüne de ele başı gelsin TBMM’de konuşsun deniyor!
Bahçeli bu gerçeği bilmiyor mu?
Milletimizin tüm gerçekleri bilmeye hakkı vardır.
SMDK’nin içinde bir de İhvan-ı Müslimin Örgütü var.
Arap baharının kullanışlı İslamcıları!
Hani Esad’a hükümete dâhil et denilen ama Esad’ın kabul etmediği örgütten bahsediyorum...
Gerçi Esad İhvanı hükümete alsa da Suriye için sonuç değişmezdi.
Demokrasi naraları ile yeni bir anayasa yapılır, Suriye yine parçalanırdı.
Daha açık nasıl anlatılır bilemiyorum!
Halep düştü.
Aslında Şam düşüyor.
Esad’ı kabul edecek bir ülke çıkmazsa, katledilmesi de çok yakındır!
Tıpkı milli devletlerini savunan Kaddafi ve Saddam gibi Esad’ın katledilişini de bize izlettirecekler...
AKP medyası kamuoyunda üç büyük algı yürütüyor.
Birincisi Kandil ve DEM’in birlikte olduğu KCK başının ise ayrı hareket ettiğidir.
Oysaki Ortadoğu’da KCK’nin başının kim olduğunu bilmeyen var mı?
Yok!
DEM de KCK eşbaşkanları da lider tektir diyor!
Bize neyi yutturmaya çalışıyorsunuz?
İkincisi Suriye’nin kuzeyinde, Hizbullah ve Esad’ın terk ettiği bölgeleri PYD doldurmaması için harekâta ihtiyaç var denilmesidir.
PYD’nin ne olduğunu yukarıda zaten açıkladık.
Anlayana yeter de artar!
Üçüncüsü de Misak-ı Milli meselesidir.
Önce Osmanlı Mebusan Meclisi sonra da TBMM’nin onayladığı sınırlardan bahsediliyor.
Misak-ı Milli’yi onaylayan rejim değiştirilmiş ama Mısak-ı Milli’den bahsediliyor.
Kimse de sormuyor.
Rejimi değiştirilir de Misak-ı Milli kalır mı diye?
Kalmaz!
Bir de tutturmuşlar 100 yıl önce bölgede çizilen sınırlar, suni sınırmış!
Lozan ile çizilen sınırlar değişmeli diyemeyenler, tarih sizi unutmayacaktır...
Sonuç olarak yerli ve milli güçler BOP’a ikna edilmeye çalışılıyor.
Millet olarak nerde duracağımıza bir karar vermek zorundayız.
Özellikle de başta CHP ve Saadet Partisi olmak üzere tüm milli güçler, ateşten gömlek giyerek vatanın bütünlüğü milletin birliği için el ele vermelidir.
Umutsuz değiliz!
Tarih doğruların arkasında duranların adını yazacaktır.
Tıpkı Mustafa Kemal ATATÜRK gibi!