Korkusuz

Fikri tefekkür

Fikri tefekkür
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz pazartesi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından online düzenlenen İslam İşbirliği Örgütü’ne Üye ve Gözlemci Ülkelerin Diyanet İşleri Bakanları/Başkanları/Baş Müfettişleri Danışma Toplantısı’na videolu bir mesaj gönderdi.

Bulup okumanızı ve üzerinde “tefekkür” etmenizi tavsiye edeceğim bu mesajın bir yerinde Erdoğan “Günlük siyasi tartışmaların ümmet bilincimizi gölgelemesine, aramızdaki kardeşlik hukukunu zedelemesine asla izin vermeyeceğiz” demişti.

Kısa da sürse şu “ümmet” söylemi içeride tartışma yarattı ama her nedense hiç kimse konuşmanın “ümmetin” dışardaki    temsilcilerine yönelik yapıldığına dikkat etmedi.

Ümmet yani İslam ümmeti.

Var mı?

Nerede?

Üye sayısı 57 olan İslam İşbirliği Örgütü’nün haline bakın.

Öncesinde 22 üyesi olan Arap Birliği Örgütü’nün sefil durumunu hatırlayın.

Her iki örgüte üye ülkelerin hemen hemen hepsi birbiriyle kavgalı.

Her iki örgüte üye ülkelerin hemen hemen hepsinde “ümmetin evlatları” bazen kavga ediyor bazen de birbirini boğazlıyor.

Bazıları da kanlı bıçaklı.

Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Yemen, Somali...

FETÖ olayının yaşandığı Türkiye “nev-i şahsına münhasır bir vakı-a”.

Başka!

Katar dostu Türkiye’nin, örgütün merkezinin bulunduğu Suudi Arabistan’la düşmanlık ve kavgası.

Suudi Arabistan ve müttefiği ülkelerin Türk mallarını boykot kampanyasını biliyorsunuz.

Katar hariç bölgede Türkiye’nin yani AKP’nin hiçbir dostu kalmadı.

Yakında Katar da Suudi Arabistan ve İsrail ile barışırsa sakın şaşırmayın.

Bakalım o zaman Türkiye ne yapacak?

Ya o da gider “ümmetin evladı” Suudi’lerle yeniden dost olur ya da kısa yoldan İsrail’le barışır ve kendine yeni bir yol çizer.

Yahudi lobilerinin desteğiyle.

“Ümmet bilincinin” tersine.

Tabi o bilinç kaldıysa!

Ümmetin evlatları son on yılda yani Arap Baharı’ndan bu yana birbirini boğazlayıp duruyor.

Hem de “ümmetin” inancı adına!

Herkes kendine göre bir “inanç” kurgulamış ve “en hakiki ümmetçi benim” diyor.

Sultanlar, krallar, emirler, cumhurbaşkanları, başbakanlar ve onlar adına “bilinçlendirme” işine katılanlar.

Şimdi de buyurun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı gün başka bir konuşmasına bakalım...

“Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu hayata geçiremiyoruz. Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. ilimde, sanatta, kültürde benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. Dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. Bunun için de  fikri iktidarımızı da hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu arayıştan rahatsız olmaması gerekir”.

“Fikri iktidar”.

Açılımı “Kendi düşüncelerimizi ve ideolojimizi topluma benimsettiremedik”.

Yani “Ümmet bilincimizi”.

Bu medyayla hiç olmaz.

Adamların ezici çoğunluğu zaten Fetö’cü idi.

Yani bir zamanlar Fetö’nün “fikri iktidarı” için çalışıyorlardı.

AKP içinde başkaları gibi.

Hepsi de “Ümmetçi”ydi.

Hani şu Türk-İslam Sentezi dedikleri hikaye.

BOP’la birlikte İslamcılar için AKP modeline dönüştürüldü.

Sonrası bildiğiniz hikaye.

AKP ümmet adına her yere daldı.

Ümmetin bayrağını Suudi’lerin elinden kaptığına sevinen AKP şimdi artık “Nerde İslamcı varsa ben de oradayım” modunda.

Ilımlı, radikal, yumuşak, sert ve bilumum İslamcılar da Erdoğan’ı çok seviyor.

Ümmetin lideri olarak.

Geriye AKP’nin “fikri iktidarını” Türkiye’de tesis etmeye kalıyor.

Mustafa Kemal’in kök salan Cumhuriyet’in laik fikriyatı olmasaydı çok kolay olacaktı ama “yorulmak yok yola devam” edilecek.

Bakalım BOP’un patronları bu işe ne diyecek?

Trump’ı attığı twitlerden ve gönderdiği mektuplardan tanıyoruz da ya Biden kazanırsa!