Geçtiğimiz hafta bu köşede “Erdoğan’ın ‘rüzgarı arkamıza aldık’ talimatları” başlıklı yazıda önemli kulisler yer almıştı. Bazıları gerçeğe dönmeye başladı bile...

Bakanlıklara giden “Projeleri öne çekin” talimatını başka beklentiler izleyecek. Kongreleri öne çekme hamlesi de hızlandırılan bir süreci anlatıyor.

Bu arada Beştepe’deki aynı kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriye rüzgarı” diye tarif ettiği bu dönemde % 4-5 civarında oyun dönüşünü hedeflediğini söylüyor. 

Partide de “kopan seçmenin dönüşü” üzerine raporlar hazırlanmaya başlamış. 

İlginç kulislerin yolda olduğu bariz.

Seçim talebine karşı yine “adayınız kim?” sorusu

Mevcut ekonomik kriz ve yerel seçim sonuçlarının etkisiyle ortaya konan erken seçim talebi şimdilik taca çıkmış gibi. Suriye’deki hareketlilik, içerideki birçok meseleyi konuşulamaz veya dikkate alınamaz hale getirdi. 

Bu elbette geçici bir durum. Konjonktür yeniden iç meseleler ekseninde seyretmeye başlayacak. Halk sokağa çıkmaya devam ettikçe çarşı-pazar-kira gerçekleri yüze vurmaya devam edecek. 

Erdoğan, Suriye rüzgarını başka hangi konularda estirmeyi düşünebilir, birkaç fikir teatisi yapınca akla epey konu geliyor. 

AK Parti kaynakları, yeni dönemde gelecek tüm erken seçim taleplerine karşı hazırlıklı olduklarını ve bunun sadece tek soruyla savuşturulacağını düşünüyor.

O soru: Adayınız kim?

Tanıdık geldi, değil mi?

Altılı masa sürecinde de iktidar cenahının en çok sorduğu soru buydu. 

Önümüzdeki dönemde Suriyelilerin geri dönüşü, ekonominin kriz ağırlığı ve diğer meseleler yeniden konuşulur hale gelince “erken seçim talebi” kaçınılmaz olarak ortaya konacak. 

İşte o vakit, Erdoğan ve kurmaylarının tek sorusunu duyacağız; “Adayınız kim?” 

Bu soruyla, henüz dinen İmamoğlu-Yavaş tartışması yeniden ısındırılmaya çalışılacak.

KÖŞENİN GÖZÜ

Davutoğlu’nun eski partisine dönme ihtimali tartışılırken hatırlanması gerekenler var. 

Şubat-Mart 2015...

Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde, o günün MİT Müsteşarı Hakan Fidan milletvekili olacaktı. 

Davutoğlu istemiş, Fidan kabul etmişti.

Ama “o gün için” olamadı...

Bu ihtimale “taş koyan” Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başkası değildi. 

Davutoğlu’nun “Dışişleri bakanı olmalı” dediği Fidan, Erdoğan’ın iznine takılmıştı. 

Erdoğan, “Ben milletvekili adaylığına olumlu bakmıyorum. Bunu çok açık, net söyleyeyim. Bunu Sayın Başbakan’a da söyledim. Adaylığını kabul etmek veya onu aday olarak göstermek, Sayın Başbakan’ın takdiridir, ona da benim karışma yetkim yok, böyle bir hakkım da yok” demişti. 

Sonra Davutoğlu’nu “koltuktan götüren” krizler sıralanırken en başa bu olay yazıldı. 

O günlerde Dışişleri koltuğunu verilmeyen Fidan bugün o koltukta. 

Peki Davutoğlu? 

Fidan, bir zamanlar kendisine siyaset yolunu açmaya çalışan Davutoğlu’na eski partisinin kapılarını yeniden açabilir mi?

Bir hatırlatma daha...

Fidan’ı Erdoğan ile tanıştıran isim Davutoğlu’ndan başkası değildi...

Bu bilginin Erdoğan nazarında bir kıymeti var mı yok mu, göreceğiz.

KÖŞENİN SÖZÜ

“İmkansıza ulaşmanın tek yolu mümkün olduğuna inanmaktır.” - Alice Harikalar Diyarında