En kolayı Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek
Seçim sonuçları “kazanacağından çok umutlu” olan muhalif seçmenler için şok etkisi yarattı.
Gece yarısına kadar itirazlar nedeniyle sisteme girmeyen oylarla yüzde 50’yi aşacağına inanan milyonlarca kişi büyük hayal kırıklığı yaşadı.
Bir diğer yazıda seçim sonuçlarının analizini ayrıca yapıyorum, ancak bu yazıda bütün öfkenin CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelmesini ele almak istiyorum.
Düne kadar “Ne olursa olsun, adayımız Kılıçdaroğlu, onun arkasında durmamız gerek” diyen pek çok kişinin “Bütün hata Kılıçdaroğlu’nda” yorumunu yaptıklarını görüyorum.
Bu büyük haksızlıktır.
Kemal Kılıçdaroğlu seçim kampanyası boyunca inanılmaz bir çalışkanlıkla örnek bir demokrat portresi çizdi.
Başta Erdoğan olmak üzere saray çevresinin ve saray medyasının çok ağır hakaretlerine rağmen bu sakinliğini hiç bozmadı.
Küfürlere küfürle karşılık vermek yerine halka umut aşılamaya çalıştı.
Ama en önemlisi demokrasi ve hukuk düzenini yeniden kurabilmek için birbiri ile yan yana gelmesi çok zor olan siyasi görüşleri aynı hedefe kilitlemeyi ve ortak olarak yürümeyi kabul ettirdi.
Hazırladığı plan ve projeleri halka tane tane anlattı.
Yolsuzlukla nasıl mücadele edeceğini açıkladı.
Ekonomik olarak Türkiye’nin nasıl şahlanacağını dile getirdi.
Terörle mücadelede asla taviz verilmeyeceğini açıkça söyledi.
Büyük bir riske girerek dini inancı konusundaki rezil aşağılamalara karşı kimliğini açıkça söyleme cesareti gösterdi.
Mutlaka hataları da oldu ama bu kadar çetin bir seçim ortamında bunların çok da önemi yok aslında.
Şimdi önümüzde büyük olasılıkla ikinci tur mücadelesi var.
Bu yarışta açıkça görülüyor ki Erdoğan çok daha şanslı.
Devlet elinde, pazarlık gücü çok yüksek, Meclis çoğunluğunu MHP ve HÜDA PAR’la elinde tutuyor, bunlar seçimi kazanma olasılığını çok yükseltiyor.
Buna karşı Kılıçdaroğlu’nun elinde de “dürüstlük, ahlak, vicdan, devlet adamlığı” silahları var.
Toplum seçim sonuçlarını görerek karar verecektir ikinci tur oylama için.
Meclis çoğunluğu çok önemli bir faktör olmasına rağmen toplum ikinci turda hırsızlık, yolsuzluk iddialarını, ahlaki ve vicdani sorumluluk kavramlarını bu kez daha dikkate alabilir.
Böyle bir aşamada Kılıçdaroğlu ve CHP’yi hedef tahtasına oturtmak muhalefete sadece patinaj yaptırır.
Kimsenin umutsuzluğa kapılma ve alanı terk etme lüksü yoktur.
CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na hıncı olan kimi “kifayetsiz muhterislerin” fırsat bu fırsat diyerek ortalığa saçılmalarına muhalefette yer alan vatandaşların itibar etmemesi gerekir.
Şurasını kimse unutmasın;
Bu ucube tek adamlık sistemini ortadan kaldırmadıkça yapılacak “demokratik” kavgaların hiçbir yararı olmayacaktır. Tam tersine ülkemizi demokrasiden ve hukuk düzeninden uzaklaştırılmasına ve özgürlüklerin daha da kısıtlanmasına neden olacağı açık bir gerçektir.
Önümüzdeki 15 gün kendini muhalefette gören herkesin daha soğukkanlı, sakin ve kararlı olması ülkemizin yararınadır.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bırakın balkon konuşmasını, Erdoğan en ağır yenilgisini aldı
Sadece iktidar partisini destekleyenlerin gözlüğü ile bakarsanız sonuçlar, seçim zaferi gibi sunulabilir.
Nitekim saray medyası dün tam da bu havadaydı ki bu tavır daha da güçlenerek sürecek.
Sonuçları yalnızca Meclis’teki sayısal üstünlüğe bakarak değerlendirmek ve bundan bir zafer çıkarmak doğru değildir.
Çünkü şu gerçek açık biçimde önümüzde duruyor.
AKP ve Erdoğan bu seçimde yüzde 35 oy aldı.
Bu oyla Meclis’e 266 milletvekili soktu.
Meclis’te çoğunluğu sağlayamadı.
Bunun ötesinde daha önceki seçimde aldığı milletvekili sayısına ulaşamadı.
Ortağı MHP’nin herkesi şaşırtan başarısı sayesinde mecliste “ittifak halinde” çoğunluk elde edebildi.
Bu çoğunluk Anayasa değişikliği ya da nitelikli çoğunluk gerektiren durumlarda önüne büyük engel çıkaracaktır.
İkinci önemli yenilgi ise, 5 yıl önce ilk turda kazandığı cumhurbaşkanlığını bu seçimde elde edemedi.
Erdoğan her ne kadar ikinci turda seçileceğine inansa da önümüzdeki 15 günlük sürede neler yaşanacağı ve halkın kararında bir değişiklik olmayacağı bilinmemektedir, yani Erdoğan’ın kazanması büyük olasılık olmakla birlikte kesin değildir.
Zafer çığlıkları “geçici bir durumun” militan bir ruhun yansımasıdır sadece.
BUNU YAZMAK GEREK
Muhalif seçmen, seçim sonucuna inanmıyor
Bu yazıyı yazarken henüz “itiraz edilmiş oylar dahil” kesin sonuç açıklanmamıştı.
Bu duruma göre cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tur kesin gibi görünüyor.
Buna karşı muhalefetteki seçmenlerin çok büyük çoğunluğu sonuçlara asla inanmıyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun “açık ara” önde olduğu sandıkların neredeyse tamamına itiraz edildi.
Bu itirazlar anında kabul edildi.
Üstelik itirazlar bir kere ile sınırlı kalmadı.
Her sayımda aynı sonuç alınmasına rağmen itirazlar devam etti.
Birçok sandık iki üç kez sayıldığı gibi 11-14 kere tekrar sayılan sandıklar da var.
Bu sandıkların tamamının henüz sisteme girilmediği ileri sürülüyor.
Her ne kadar CHP Sözcüsü, “Seçim ikinci turda kaldı, bu oranların değişmeyeceğini sanıyorum” dese de kesin sonuçlar geldiğinde Kılıçdaroğlu’nun biraz daha yukarı çıkması Erdoğan’ın biraz gerilemesi olasılığı bile var.
ÜZÜLDÜM
Sizlere bir özür borcum var
Sevgili okurlar;
Seçimin hemen ertesi günü yani dün alıştığınız üzere bu köşede yazım yayınlanmadı.
Gecenin geç saatlerine kadar süren çok ilginç bir sonuç tablosuyla karşı karşıya kaldık.
Bu süreçte, her şey bittikten sonra elinize geçecek gazetede haber yazmak kolay belki ama durumun analizini yapmak öyle değil.
Durumu ortadan görüp “idare eden” bir yazı yazmayı da kendi adıma çok uygun bulmadım.
Korkusuz gazetesinin aynı bünyede olan ve aynı matbaada basılan ve daha çok tiraja sahip “ağabeyi” Sözcü’den önce baskıya girmesi gerekiyor.
Bu da ortaya sağlıklı bir değerlendirme yapma olanağını zaman açısından çok zor hale getirdi.
Bu nedenle sizin hoşgörünüze sığınarak seçim gecesi değerlendirmesi yazmadım.
Anlayışla karşılayacağınızı umarak sizden özür diliyorum.
Bİ SORALIM BAKALIM
Seçim tahminlerinde yanıldım mı?
Siyasi analiz, fikir üretme, yaratıcı olma konusunda hiçbir yeteneği olmayan kimi sözde gazeteci yazarlarla, onların gölgesinde sağa sola saldırmayı marifet sananlar seçim sonuçlarına bakarak muhalif isimleri alaya almaya kalkıyor.
Ben kendimden sorumlu olduğum için seçim öncesi yaptığım konuşmaların ve yazdığım yazıların bir değerlendirmesini yapmak zorundayım elbette.
Öncelikle; yanıldım mı?
Rakamsal olarak “Evet yanıldın” diyebilirsiniz.
Ama öyle değil aslında.
Konu sadece seçim tahmininden ibaret değildir.
Yıllardır süren bir fikir mücadelesi, yapılan analiz ve yorumlar bir seçim sonucu ile çöpe atılamaz.
Bu iş bu kadar basit değil.
Size seçim tahmini olarak Kılıçdaroğlu’nun en az yüzde 52’den başlayarak daha yukarı doğru bir başarı çizgisi yakalayacağını anlattım.
Seçim sonuçlarına bakınca bu analizin yanlış olmadığı ortaya çıktı.
Bir kere AKP’nin oyunun en fazla yüzde 35 olabileceğini, MHP ve diğer bileşenlerle Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın en fazla 43-44 oy alabileceğini belirttim.
AKP yüzde 35 aldı.
MHP bütün anketlerde yüzde 6-7 görünüyordu. Ama 4 puan fazlasını aldı.
MHP’nin bu yüzde 4’lük fazlası son anda oyunu MHP’ye verirken, cumhurbaşkanlığında da “istikrar uğruna” Erdoğan’ı tercih etti.
İki puan Yeniden Refah’tan, 1 puan da HÜDA PAR’dan geldi.
Böylelikle Erdoğan’ın oyu 35’ten 49’a yükseldi.
Sinan Oğan’ın alacağı oy tüm anketlerde en fazla yüzde 2 görünüyordu. Oysa yüzde 5 aldı yani üç puan üzerine çıktı.
Demek ki ortada asla Erdoğan’a oy vermeyecek yüzde 7’lik bir kitle vardı.
İşte bu yüzde 7’lik kitle beni de yanılttı.
Değerlendirme yaparken bu yüzde 7’lik kitlenin Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini öngördüm.
Eğer bu gerçekleşse Kılıçdaroğlu yüzde 50’yi geçecekti.