İktidarı anlama sözlüğüne yeni bir başlık daha eklendi.

2026 bütçesini sunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarımdaki daralmadan (yani aslında bildiğimiz küçülmeden) bahsederken, yine pembe gözlükleri taktı.

“Tarım sektöründe yüzde 12.7 negatif büyüdük” dedi.

Ezber bozdu.

Dil devrimi yaptı.

Gerçekleri değiştiremeyince kelimeleri değiştiren siyaset geleneğine bir halka daha eklendi.

Bir süredir zam yerine “güncelleme” deniyordu zaten.

Sonrasında istifa gitti, yerine “görevden af” geldi.

Hayvanları katletmenin adı “ötanazi” oldu.

Bir süredir erken seçim yerine “öne alınmış seçim” ifadesi kullanılıyor.

Krizin adı uzun zamandır “geçici dalgalanma”...

Kemer sıkma, “tasarruf tedbiri”...

Yoksulluk, “ekonomik kırılganlık”...

Sansür, “erişim engeli”...

Gözaltı, geçen haftalarda “ifadeye götürme” oldu.

Ve şimdi bu listenin yepyeni, taptaze bir maddesi daha var: Negatif büyüme!

Ekonominin erimesini, tarımın çöküşünü, üretimin daralmasını anlatan bu gerçek; bir anda kulağa sanki güzel bir şeymiş gibi gelen yeni bir ambalajla sunuldu.

Ekonomi literatürüne girecek (!) bir kavram adeta.

Hayırlı uğurlu olsun.

Machiavelli’nin uyarısı ve Rusya’nın onuru

Avrupa bu ara “çılgın” bir projeyi konuşuyor.

Soru şu: Dondurulmuş Rus varlıkları Ukrayna’ya mı devredilecek?

7 ülke; Estonya, Finlandiya, İrlanda, Letonya, Litvanya, Polonya ve İsveç hazırladıkları planı AB yönetimine iletti.

Şubat 2022’de Ukrayna savaşının başlaması sonrası Rus Merkez Bankası’nın 300 milyar Euro’yu bulan, dondurulmuş fonlarının Ukrayna yönetimine aktarılması masada.

Konu 18 Aralık’taki AB Liderler Zirvesi’nde görüşülecek.

Kağıt üzerinde amaç net:

Rusya’nın açtığı savaşın faturasını Avrupa değil, “saldırgan” ödesin.

Ama mesele para değil; mesele bir devlete onurunu kaybettirecek bir adım atmak.

Ve tarihin belki de en doğru uyarılarından biri bugün yeniden karşımızda duruyor: İnsanların bir, kadınına; iki parasına dokunma!

 ★★★

Niccolo Machiavelli’nin 500 yıl önce yazdığı cümleler hala geçerliliğini koruyor.

Prens adlı eserinde bir hükümdarın nasıl davranması gerektiğini anlatırken unutulmaz bir tespit yapar.

“Fethettiğin yerlerde pek çok şey yapabilirsin; ama iki şeye dokunamazsın: İnsanların malına ve aile onuruna” der.

Çünkü “İnsanlar babalarının öldürülmesini bile unutur; ama mallarının ve kadınlarının ellerinden alınmasını asla affetmez.”

Devletler de böyledir.

Hatta belki daha da sert...

Elbette savaşın faturasını saldırgana ödetmek, ilk bakışta kulağa adil geliyor olabilir.

Ukrayna’nın yeniden inşası için kaynağa ihtiyaç var.

Ve bu bedelin Avrupalı vergi mükelleflerinden değil, savaşı başlatan Rusya’dan çıkması gerektiği savunulabilir.

Ama Machiavelli’nin tüm öğreti boyunca vurguladığı temel gerçeği unutmamak gerek.

Dondurulan bu varlıklar —hangi ahlaki çerçeve kurulursa kurulsun— uluslararası hukukta suç geliri değil.

Bu nedenle Avrupa’nın atacağı her adım yalnızca Rusya’nın parasına değil, onuruna dokunacak bir hamle niteliği taşıyor.

★★★

Zaten kırılgan olan Avrupa-Rusya hattı iyiden iyiye gerilmiş durumda.

Peki, onuru kırılmış bir Rusya nasıl tepki verir?

İlk gelen açıklamalarda “Bu hamle savaş sebebi sayılabilir” deniliyor.

Bu söylem abartı değil; Rus devlet aklının en eski refleksi.

Zira Rusya, uluslararası ilişkilerde yıllardır aynı sembolle anlatılır:

Rusya = Ayı.

Ayı kendisine saldırılmadıkça saldırmaz.

Ama yaralanırsa, köşeye sıkışırsa, onuru kırılırsa, bir anda bütün ormanı ayağa kaldırır.

Kremlin’in mesajı da tam olarak bu.

Ve Avrupa, Machiavelli’nin “mala dokunma” diye çizdiği en sert siyasi tabuya doğru adım adım
ilerliyor.