Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira artışlarında yüzde 25 sınırının devam etmesi için bir sebep olmadığını söyledi...

Sevgilim ve ben kiracı değiliz ama...

Oğlumuz İstanbul’da...

Ve hem de şehrin en pahalı semtlerinden birinde:

Kirada oturuyor...

Oğlumuz ev sahibine bir kere bile:

“Kiramı %25’ten fazla arttıramazsınız” demeden, TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyon oranında zam yaptı...

Neden?..

Çünkü bizler; Türkiye’nin kiracısı, ev sahibi, üreticisi, tüketicisi, bankacısıyla bir millet olduğunu kabul edenlerdeniz...

Sakatlık ve ağır hastalık hariç kimseye, pozitif ayrıcalık yapılmamasını savunduk, savunuyoruz...

Adalet, yurttaşlardan bazılarını korurken diğerlerine zulmetmek demek değildir...

Yıllık %100’ü geçen enflasyon oranlarının yaşandığı bir ülkede yıllık kira artışlarını %25 ile sınırlamak:

Kiracıyı (Yurttaş) korumak...

Mülk sahibini ise (O da yurttaş) cezalandırmak demekti...

“Faiz sebep enflasyon netice” diyerek iktisat biliminde olmayan bir kuram uydurarak ekonomiyi kötü yönetenlerin...

Kendi hatalarının bedelini mülk sahiplerine ödetmeleri:

Adil değildi...

*

Mehmet Şimşek bu adaletsizliğin terk edildiğini açıkladı...

Doğru yaptı...

NOT:

Tabii ki kiracıların sayıca daha çok olduğu bir ülkede bu yazıyı yazmak tehlikeli ve büyük ihtimalle tepki toplayacak...

İyi ama...

Adil olmak:

Sayısal çoğunluğun lehine düşünmek ve karar vermek değil ki...

Adil olmak:

Haklı olanı doğru tespit edebilecek bir vicdana sahip olmaktır...

Günün sözü

“Adaletsizliklere şahit oldukları halde itiraz etmeyen, göz yuman toplumlar; millet olma haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkûmdurlar...”.

Memduh Bayraktaroğlu

100 YIL GERİSİNDE

CHP’nin tek parti hükümeti olduğu yıllarda, Batı’daki tek parti hükümetleri...

Üniversite gençliğinin denetimini:

Eğitim giderleri Devlet tarafından karşılanan öğrencilere yaptırıyordu...

Bu öğrenciler içinde, tek parti iktidarını eleştiren...

Veya...

Okulu asanlar, okul yönetimine ihbar ediliyor...

Bazen okulla ilişkileri bile kesiliyordu...

Oysa...

Aynı dönemde...

Türkiye’deki üniversitelerde öğrencilerin:

İktisadî, siyasi, beşerî ya da dini görüşlerine karışılmazdı...

Nereden mi aklıma geldi?..

İktidar:

Uluslararası yüz akımız Boğaziçi’nden sonra...

Bir diğer uluslararası yüz akımız olan ODTÜ’yü de...

İktidarın arka bahçesi yapmak için baskılıyor da:

Oradan aklıma geldi...

Yani canlarım...

Günümüz tek parti hükümeti...

80-90 yıl önceki CHP tek parti hükümetinin:

100 yıl gerisinde...

HABERDAR OLAMAYACAKSINIZ

Dünkü SÖZCÜ.COM.TR’de yayımlanan bir haber kısaca şöyle diyordu:

“Dünya genelinde artan gelir adaletsizliği, zenginlerden servet vergisi alınması gerektiği görüşünü güçlendiriyor. G20’de Brezilya’nın talebi üzerine sunulan öneri, küresel milyarderlerden yıllık yüzde 2 vergi alınmasını içeriyor. Pek çok ülke de bu öneriyi destekliyor...”.

Trump döneminde de ünlü finans devi Soros’un önderlik ettiği küresel milyarderler, ABD Hükümetine çağrıda bulunmuş:

“Yıllık ödediğimiz kurumlar ve gelir vergilerimiz dışında bizlerden, yoksulların eğitimi için %3 ek vergi tahsil edin” demişlerdi...

Ama...

Bu çağrıya cumhuriyetçi Trump gibi...

Demokrat Biden da destek vermedi...

Sözümün özü canlarım...

Günümüzdeki zenginden fazla zenginci bu vicdan fukarası siyasetçiler sahneden düşecek...

Yerlerine...

Benim 30 yıldır dediğim gibi:

“Liberal Demokrat Sosyalistim” diyebilen...

“En az eşitlikçi” siyasetçiler gelecek...

Enseyi karartmayın...

NOT:

Haber kanallarımız yine, rahmetli babacığımın dediği gibi:

“O.uruktan tayyare selam söyle o yâre” konuları tartıştıracakları için...

Bu haberden haberdar olamayacaksınız...

SİYASETÇİ HİÇ DEĞİŞMEDİ

Bir ayna, karşısına geçip yalan söylendiğinde, karşısındakini yok ediyormuş...

Esmer bir genç kadın geçmiş aynanın karşısına:

“Dünyadaki en güzel gözlere sahip olduğumu düşünüyorum” demiş...

Yok olmuş...

Kızıl saçlı bir genç kadın geçmiş bu defa aynanın karşısına:

“Dünyadaki en güzel saçlara sahip olduğumu düşünüyorum...”.

O da yok olmuş...

Sıra sarışın hatuna gelmiş...

“Düşünüyorum” diyerek başlamış...

Ve...

Yok olmuş...

Bu fıkra, danışmanlığını yaptığım yıllarda kimi DYP milletvekilleri tarafından...

Rahmetli Yavuz Gökmen’in:

“Sarışın güzel kadın” dediği Tansu Hanım için anlatılırdı...

Ve sonra...

Toplantı için Tansu Hanım’ın gelmek üzere olduğu haberi verilince...

Karşılamak için kapıya en önce gidenler...

Bu fıkrayı anlatan ve...

Ona katıla katıla gülenler olurdu...

Ve hemen hepsi de...

Tansu Hanım tarafından en az bir kere:

Bakanlık görevi verilmiş olanlardı...

UMARIM YEM ETMEMİŞTİR...

Erkan Doğan isimli bir yurttaş...

Eski patronu AKP Ankara İl Yöneticisi Barış Kurt’tan alacağını istemiş...

Borçlu AKP’li siyasetçi, Ayhan Bora Kaplan ve adamlarından yardım istemiş...

Bunun üzerine:

Erkan Doğan kaçırılmış...

Bizzat Bora Kaplan tarafından dişleri sökülmüş...

İki gün boyunca işkence görmüş...

İddia doğruysa:

Ülkenin hali tam bir facia...

Ve...

Erkan Doğan:

“İçişleri bakanı Sayın Ali Yerlikaya’ya güvenmiştim” diyor...

Biz de güvenmiştik ama...

Umarım, Erdoğan, Yerlikaya’yı Bahçeli’ye...

Yerlikaya da bizi Bora Kaplan’a yem etmemiştir...

ŞÜKREDELİM

Erdoğan, sokak köpeği meselesi için bürokratlarla yaptığı toplantıda :“Daha ne bekliyorsunuz, adım atın, çok şikâyet alıyoruz” diyerek bürokratlara kızmış...

Ve:

“Halledin bu meseleyi” talimatını vermiş...

Bürokratlar, köpeklerin toplanması ve sahiplendirilemeyenlerin:

Öldürülmesi yönünde önerilerde bulunmuş...

Bu durum haberlerde:

“Uyutulma” şeklinde yansıtılarak hafifletilmeye çalışılıyormuş...

Haberi okuyunca düşündüm de...

Köpek muamelesi gören biz muhalifler:

Sadece ceza evine atılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz için:

Şükretmeliyiz...

GEÇMİŞ OLSUN

Canlarım...

1000 günden fazla ve sadece bir inat uğruna cezaevinde tutulan...

Cumhurbaşkanı’nın anayasaya rağmen gecikerek imzaladığı tahliye kararıyla ailesine kavuşan emekli orgeneral Çetin Doğan, cezaevinden çıktıktan sonra...

SZCTV’de yayınlanan söyleşisinde bakın ne dedi:

“Bir kişiye yapılan haksızlık bütün toplumun her kesiminde hissedilmeli. Ben bunu hissediyorum.  Mesela Kavala’ya yapılanı hissediyorum. Başkasına yapılanı hissediyorum. Siyasi davalar var. Daha yeni Kobani davası belli oldu. Üzülüyorum olanlara. Türkiye’de adalet her şeyin üzerinde olmalı. Adalet mülkün temelli olmaktan çıkıp zulmün aracı oldu maalesef...”.

Ve...

“Demokrat” geçinen Devlet Bahçeli...

“Darbeci” diye suçlanarak 1000 günden fazla ceza evinde zulüm gören değerli komutanın bu sözlerine çok öfkelendi...

Ve şöyle dedi:

“Ben cezaevi müdürü olsaydım, sizin tahliye kararınız yanlışlıkla verilmiş der onu tekrar hapse atardım...”.

Ben ise...

Cezaevinde on binlerce siyasi tutuklu ve hükümlü varken sadece kendisinin tahliyesine sevinemeyen yüce vicdanlı Sayın Doğan’ı...

Bu bilge duruşu nedeniyle tebrik ediyor:

“İyi ki, cezaevi müdürünüz vicdan fukarası bir sözde demokrat değilmiş” diyerek geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum...

DÜNÜN X’İ

Ertuğrul Günay

@ErtugrulGunay

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi öldü; kaza mı, suikast mı olduğu belirsiz.

Hakkında iyi konuşan yok.

Bir ‘Cumhur Reisi’nin öldükten sonra kötülükle anılması, ne büyük bir ceza ve nasıl bir ibrettir?

Allah muhafaza...