Abdurrahman Dilipak’ı çok uzun yıllar öncesinden tanırım...

İlginç bir kişiliği vardır. İslamcı camianın bilgi ve kültür açısından önde gelen isimlerinden biridir... Benim hem radyoda hem TV’de programlarıma katılmıştı. Radyo programındaki ilk sorumu dün gibi hatırlıyorum, şöyleydi:

- Hangi İslam?

Çok şaşırmış, “anlayamadım” diyerek yüzüme bakmıştı. Bu sefer daha detaylı sormuştum:

- Dünya üzerinde 54 İslam ülkesi var. Hangisine kendinizi daha yakın hissediyorsunuz?

- Hiçbirisine!

Hiç duraksamadan verdiği bu yanıt da beni şaşırtmıştı... “O zaman ideal İslam yok mu yaşadığımız bugünün dünyasında?” soruma da “yok” yanıtını verdikten sonra eklemişti:

- Ben sahabeler dönemine yakın hissediyorum kendimi!

İlk Müslümanlar dönemini kastediyordu. O dönemde dört Halife’den üçünün Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin suikast sonucu öldüğünü hatırlatınca şu yanıtı vermişti:

- Evet, böyle talihsizlikler oldu!

TV programıma da “İstiklal Mahkemeleri” kitabının yazarı Ergun Aybars ile birlikte katılmıştı. İstiklal Mahkemeleri tartışılırken, söyledikleri hala hatırımda, şöyle demişti:

- İstiklal Mahkemeleri esnasında 130 bin kişi asıldı!

Ergun Aybars, oturduğu yerden sıçramış, “ne diyorsunuz tüm İstiklal Mahkemeleri’nde toplam 2 bin civarında kişi asıldı. Nereden çıkardınız bu rakamı?” diye itiraz edince, Dilipak gayet rahat bir şekilde şu yanıtı vermişti:

- Rivayetlerden(dedikodular) efendim! 

“Derin mahfilleri karıştıran iddia!”

Abdurrahman Dilipak, geçen gün sosyal medya hesabından şöyle bir mesaj attı:

- Sanki FETÖ’cüler darbeye kalkışmamışlar gibi, AK Partililer de sanki darbeden habersiz imiş de son anda darbeyi halkın yardımı ile bastırmış gibi davranıyorlar. Oysa hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntısı ile biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu.. Yazık ki, gerçek çoğu kimsenin umurunda değil, herkes ötekileri suçlamakla meşgul demişim. Ne var bunda?

Ortalık bir anda karıştı tabii! “Derin mahfillerin rahatsızlığı dışa vurdu” diyenler, Dilipak’a “madem biliyordun, niçin daha önce açıklamadın?” diye yüklenenler, siyaset kulislerinde kulaktan kulağa fısıldaşanlar ve daha neler!

Halbuki bu açıklama ilk değildi; daha önce de Dilipak çok kez bu bilgiyi paylaştığını bu kez Yeni Akit’teki köşesinde şöyle açıklayacaktı:

- Sözümde bir yanlış ya da saldırı yok. FETÖ bir darbeye kalkıştı ve devlet, devlet olmanın gereği daha önceden bunu biliyordu. ‘Bırakalım harekete geçsinler ve biz de onları suçüstü edelim dediler’ diye düşünüyordum işin içine başka stratejiler girmiş, birileri ayıklanmış ve bu olay bahane edilerek darbeyi bastırma operasyonun ötesinde bir karşı operasyon yapılmış...

Devamı daha da ilginçti Dilipak’ın yazısının. “Bu işi bildiğimi Ankara biliyor” ara başlığı ile şöyle anlatıyordu:

- 2022 sonunda darbe ile ilgili Ankara’nın 4 ay önceden çok ayrıntılı bilgi sahibi olduğunu öğrendim. Benim bu işi bildiğimi Ankara biliyor. ‘Biliyordun da daha önce niye söylemedin’ diyenler, öğrendiğim hafta yazdıklarımı okumamışlar. O hafta bu konuda yetkilileri de uyardım. FETÖ o bilgiler ve belgelerin sızdırılmasından dolayı ilgililerine ne türlü tezgahlar kurdu? Bir hareketlilik vardı! Belirli merkezler bunu gördü ve doğal olarak izledi. Yapanlar dışında kimse saatini ve gününü bilmiyordu fark burada...

“Tarih tekerrür etmeye devam edecektir, siz bilirsiniz?”

Abdurrahman Dilipak, darbe sürecinde sorduğu sorulara hiçbir cevap alamadığını da söyleyerek yazısını şöyle bitiriyordu:

- Çok basit ve sıradan bir soru: Darbe gerçekleşseydi, darbeciler
kimleri vali ve kaymakam yapacaktı? Kimler emniyet müdürü, jandarma komutanı, Garnizon
komutanı olacaktı?
Kimleri tutuklayacaktı ve yeni bakanlar kurulu ve stratejik kurumların başına kimleri atayacaklardı? Bunları herhalde sonradan belirleyecek halleri yoktu. Her konuşana böyle saldırırsanız, sözleri çarpıtırsanız, konuşacak olan da konuşmaz. Siz de birbirinizi yer durursunuz. Kendilerini değiştirmedikleri için tarih tekerrür etmeye devam edecektir. Siz bilirsiniz!

Öncelikle ben şahsen teşekkür ediyorum Dilipak’a; yıllardır aklımızda olan, “bu nasıl bir darbe girişimi” diye sorduğumuz sorulara derli toplu bir cevap ürettiği için...

Diğer taraftan, önüne geleni aynı şekilde suçlayan, her konuşana saldıran, sözleri çarpıtan kafa böyle devam ettikçe tarihin tekerrür etmeye devam edeceği satırları “yazının sonu” olarak gayet çarpıcı olmuş... Bir soru da Dilipak’a sorayım:

- Siz bilirsiniz diyorsunuz. Sizce bilecekler midir?