Terör örgütünün kurucusuna umut hakkından bahsederek girilen yeni çözüm süreci ikliminde sadece ve sadece İmralı konuşuldu. 

İmralı’nın şartları, talepleri, önerileri masaya yatırıldı. MHP liderinin açtığı yol bunda kuşkusuz etkiliydi, baştan çerçeve öyle çizilmişti. 

DEM Parti siyasetinin ve öncüllerinin en belirgin ve dikkat çeken siyasi figürü ise sessizdi. Uzun süre de sessiz kaldı. Konuştuğunda da “sessiz” konuştu. 

Aklıma hep “Üzeyir abi” geldi. Hani şu Organize İşler filminden... Rahmetli Erdal Tosun’un hayat verdiği karakter...

“Üzeyir abi sen dilsiz değilsin, niye hiç konuşmu-yorsun?” sorusuna  “Bir ara çok konuştum, hiç faydasını görmedim, bıraktım” yanıtını veren Üzeyir abi...

Demirtaş da çok konuştu ve sonra çok sustu. Konuşmaya karar vermiş gibi göründüğünde de sesi hiç yüksek çıkmadı. Ne kendi böyle bir tercihte bulundu ne de -onunla aynı çizgide olanların derdi zaten dinlemek değildi...

Demirtaş itinayla içeride kalırken birileri de itinayla onu hatırlatmaktan imtina etti... 

Süreç başladı, aylar geçti Demirtaş’a sıra yeni geldi. 

Tek başına yüzde 10 oyla çıktığı Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir yana, Atatürk posteri ve Türk bayraklarının dolu olduğu seçim mitingleri hafızadaydı. Ancak bunlar da kendisiyle aynı çizgide olduğu zannedilen partisi tarafından pek kaale alınmadı, hatırlatılmadı, önemsenmedi. 

Şimdi ise bireysel başvuruyla edindiği tahliye yolunun açılmasına “siyasi parantez” ekleniyor. AİHM kararı uygulanacak mı sorusuna Bahçeli “tahliyesi hayırlı olur” diyerek bir ön açıyor. 

DEM Parti alelacele Edirne’ye gitmeyi akıl ediyor. 

Süreçte bile bir ya da iki kez fikrini almak üzere seyrek gidilebilen cezaevine...

Aslolan ise Demirtaş’ın geçtiğimiz günlerde yazdığı yazıdaki önerilerin neden hiç tartışılmadığı meselesidir. 

Demirtaş serbest kalacak ama sürece aktif biçimde dahil edilmeyecek öyle mi?

Diyarbakır’da milli maç önerisinin bile dikkate değer bulunmadığı, çocuksu fikirler olarak yorumlandığı bir figür olarak tahliye edilecek ve seçime dek siyasette etkin biçimde barındırılmayacak öyle mi?

Klişe tabirle; sadece soruyorum.

Siz bakmayın Demirtaş’ın kırgınlığım yoktur diye mektup yazmasına... İleride ne kastettiğim anlaşılacaktır.

KÖŞENİN GÖZÜ

Dün MHP lideri Bahçeli konuşmadan gazetede yer alan satırlar sabahın erken saatlerinde doğrulandı. Beş adımda Cumhur’un krizini okuma kılavuzu hediye etmiştim sevgili okura... 

İşin nükte kısmı bir yana, Bahçeli beklenilen konuşmayı yaptı ve krizi rafa kaldırdı. Daha önce defalarca yaptığı gibi...

“AK Parti ile aramızda bir hakikat vardır” diyerek de dünkü satırlarımı doğruladı. 

Gerçi bir de şikayet kısmı vardı ancak çoğu basın kurumu bunun üzerinde durmadı.

Bahçeli, “Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir?” tepkisini ortaya koydu. Açıktan Babacan ve Davutoğlu’nu hedef aldı. Daha çok Babacan’ı...

Çünkü “açıktan fotoğraf karesi servis edenler” derken kastı Şimşek-Babacan karesiydi. Bu fotoğraf için DEVA kurmaylarının çok uğraştığı iddia edilmişti başkent kulislerinde. Demek ki Bahçeli’nin kulağına da gitmiş...

KÖŞENİN SÖZÜ

“İnsan her zaman anlamadığı şeylerden korkar.” - Falcone, Batman.