Biz Türkler, tarih boyunca köprülere meraklı bir millet olmuşuz. Yol manzarasına olan hayranlığımız gibi, köprülere de ayrı bir düşkünlüğümüz var.

Tabii, bunu fark eden uyanıklar, köprüler üzerinden bizi sömürmeyi ihmal etmemiş. Ama işin en tuhaf tarafı ne biliyor musunuz? Kör bile aynı çukura iki kere düşmezken biz tarih boyunca aynı hataları tekrar edip duruyoruz! Akıllanmayan, hatalarından ders çıkaramayan bir toplumuz. Hâlâ varlığımızı sürdürebiliyor olmamız bile başlı başına bir başarı hikayesi.

Deli Dumrul’un hikayesini bilir misiniz? Meşhur Dede Korkut hikayelerinden biri. Eşkıyadır Deli Dumrul. Bir köprünün bir ucunda durur, geçenden 5 akçe alır, bunu duyup geçmekten vazgeçenden ise 10 akçe.

Gördünüz mü? Ta o zamanlardan bu yana kafamız aynı işliyormuş! Eskiden olsa, “Yok artık, köprüden geçmeyenden de para alınır mı?” der, gülerdik. Ta ki geçmediğimiz köprülere para ödeyene kadar.

İşte 2025 yılı için köprü ücretleri:

- Avrasya Tüneli: Gündüz otomobil geçiş fiyatı 225 TL.

- 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü: Tek yön otomobil geçiş ücreti 47 TL, kamyonet/minibüs geçiş ücreti 60 TL. Gidiş-geliş kullanılırsa toplam 94 TL.

- Osmangazi Köprüsü: Otomobil geçiş ücreti 795 TL, kamyonet/minibüs geçiş ücreti 1.270 TL.

- Çanakkale Köprüsü: Otomobil geçiş ücreti 795 TL, kamyonet/minibüs geçiş ücreti 990 TL.

Yani, köprülerden geçmek artık bir “lüks” haline gelmiş durumda.

Peki ya geçmeyenler? Deli Dumrul’un hikayesindeki gibi onlar da para ödüyor mu? Asıl garip olan da bu! Bu köprülerden hiç geçmeyen, bırakın geçmeyi, hayatında bu köprüleri hiç görmemiş milyonlarca vatandaş, vergileriyle bu projelere katkıda bulunuyor. Çünkü Yap-İşlet-Devret modeli projelerde şirketlere günlük ya da yıllık olmak üzere araç geçişi taahhütleri veriliyor ve garanti edilen araç sayısının altında bir geçiş olursa devlet, aradaki farkı bütçeden bu şirketlere ödüyor.

Yani, vatandaşın cebinden çıkan milyarlarca lira geçiş farkı olarak köprü ve yolları yapan şirketlere ödeniyor.

Bunu bir hizmet olarak gören halkımız da bugüne kadar bu hizmet aşkına duyarsız kalmadı ve oylarıyla bu köprüleri yapanları mükafatlandırdı.

Yani, alan memnun, satan memnun! Biz de böyle “boş boş” bakmaya devam eadiyoruz. Ne de olsa tarih, hatalarından ders almayanlar için sürekli tekrar ediyor, belki bir sonrakinde köprüden önce son çıkışı yakalarız.

Acımız yürekleri dağlıyor

Bolu Kartalkaya’da Grand Kartal Otel’de meydana gelen korkunç yangında kaybettiğimiz 78 can için hepimizin yüreği yanıyor. Sözcü gazetesi yazarlarımızdan Nedim Türkmen, sevgili eşi Ayşe Neva Türkmen, güzel kızları Ala Dora ve genç oğulları Yüce Ata’nın bu trajik olayda aramızdan ayrılması, tarifsiz bir acı bıraktı.

Türkmen ailesinin ve bu büyük felakette hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızın yakınlarına sabır ve dayanma gücü diliyorum. Yaralı olanlara ise acil şifalar temenni ediyorum. Bu elim olayda yitirdiğimiz Türkmen ailesi, pırlanta gibi çocuklarımız ve tüm canlar, kalplerimizde daima yaşayacak. Acımız çok büyük ancak bu korkunç olayın gerçek sorumlularının bir an önce bulunup hak ettikleri cezayı alması, yüreklerimizi bir nebze olsun ferahlatacaktır.