En son açıklanan istatistiklere göre Türkiye’nin nüfusu 1 Temmuz 2025 itibarıyla 85 milyon 824 bin 854 kişi...

Devletten maaş alan kişi sayısı ise 21 milyon 700 bin kişi...

Buna göre her 4 kişiden biri devletten “doğrudan” aldığı maaşla geçiniyor.

Bunların yaklaşık 16 milyon 450 bini emekli, dul, yetim...

Yaklaşık 5 milyon 400 bin kişi de kamuda çalışan işçi ve memur...

Ama devletin “maaşını belirlediği” insan sayısı bununla sınırlı kalmıyor.

Özel sektörde ücret ve yevmiyeyle çalışanları sayısı 17.5 milyon kişi... Bunların 7 milyonu asgari ücretle çalışıyor...

Asgari ücreti de devletin belirlediğini dikkate alırsak, devletin maaşlarını belirlediği insan sayısı 28 milyon 700 bin kişiyi buluyor.

85 milyon 824 bin 854 kişilik nüfusumuzun yarısından fazlasının çalışma yaşına gelmemiş çocuklardan ve hiçbir maaşı olmayanlardan oluştuğunu düşünürseniz...

Ülkede maaş alan üç vatandaştan ikisinin maaşını bizzat devletin belirlediğini görürsünüz.

★★★

Neden mi rakama boğdum sizi? İktidarın akıl vericileri, “Artan yoksulluk karşısında ne yapabiliriz?” diye düşünmüşler ve bütün zincir marketlerde “cumhur reyonları” oluşturulmasını önermişler...

Kendilerine yakın Yeni Şafak gazetesi de bunu Saray’ın projesiymiş gibi haber yapınca “Dezenformasyon Bilmem Nesi”nden yalanlama gelmiş...

“Asla böyle bir şey yok” demişler...

Peki; öneri neymiş?

Yeni modelle, Türkiye genelinde 55 binden fazla şubeye sahip zincir marketlerde belirli ürünler için daha düşük fiyatlı bir alan oluşturulacakmış...

Her marketin yüzde 10-15’lik kısmında Cumhur Reyonu açılacakmış...

Bu reyonlardaki ürünler de...

Devlet tarafından doğrudan sağlanacakmış!

★★★

Devam edelim:

Yandaş Yeni Şafak’ta yer alan habere göre fiyatlar Türkiye genelinde sabit ve devlet etiketli olacakmış...

Satışı market kasaları yapacak, devlet denetim elemanı kontrol edecek, marketlere ise sembolik işletme kârı verilecekmiş...

Devlet bu reyonlara ciddi “maddi katkı” sağlayacakmış...

Bu sayede özel marketler de fiyatlarını aşağı çekmek zorunda kalacakmış... Dar gelirli vatandaşın gıdaya ulaşma gücü artacakmış... Bu reyonlarda vatandaşların en çok tükettiği un, şeker, yağ, bakliyat ve sebze-meyve gibi 100-150 temel ürün bulunacakmış...

★★★

Yazının ilk bölümünü nasıl kapatmıştık: “Ülkede maaş alan üç vatandaştan ikisinin maaşını bizzat devlet belirliyor.”

Eğer Yeni Şafak’ın sahipleri ve yöneticileri gıdaya ulaşmanın bu kadar zorlaştığını nihayet anladıysa, iktidar sahiplerine bu kadar abuk subuk tavsiyelerde bulunacağına, yazının ilk bölümünde anlattığım gerçekleri haberleştirsinler...

Halkı gıdaya ve her türlü ihtiyaca kavuşturmanın tek yolu vardır; o da maaşlara zam yapmak!

Bunu yapmayıp “cumhur reyonları” gibi “Zihni Sinir projelerle” insanları bir süre daha oyalayabilir, bu arada “tedarikçi” olarak devreye girip milyarlarınıza milyarlar katabilirsiniz... Ama bu, halkı yoksulluktan kurtaramazsınız...

Sadece yoksulluğu kalıcı hale getirirsiniz...

Geçmişi hatırlatmak!

Bir zamanlar haber spikerliği yapan sonra şarkıcılığa soyunan Defne Samyeli, “Türk-Türkiyeli” tartışmasına katılmış ve kendisine sorulan bir soru üzerine, “Türk’üm, Türkiyeli değilim” demiş...

Bu sözler, polemik için fırsat kollayan mikser Rasim Ozan Kütahyalı’nın ilgisini çekmiş, “Samyeli Malatyalı ve Alevi kökenlidir. Kürt de olabilir. Asimile olmuş” diye ahkam kesmiş...

Defne Hanım’dan yanıt gecikmemiş:

“Seni gidi yalancı. Malatyalı ve Alevi değilim. Olsam da bu Türk olduğum gerçeğini değiştirmez. İpleri başkalarının elinde, maması nereden gelirse ona göre söylem, taraf, parti ve dil değiştiren trolleri genelde muhatap kabul etmem. Sanki beni, babamı, atalarımı kendisi doğurmuş gibi Malatyalı ve Alevi olduğumu öyle kendinden emin çığırıyor ki... İlahi ROK. Ben ‘Türk’üm’ dedim diye niye böyle tetiklendin? Sana verilen görev icabı mı? Etnik kimlik vurgularıyla ulus devlet birliğini yok etmek amacıyla mı her gündeme maydanoz oluyorsun? Olur ya saf vatandaşlarımız vardır; bunların geçmişte nerelerde durduğunu, neleri savunduğunu bilmezler. Hadi bugün bunu hatırlatmak, fikri olmayanın aklına getirmek de vatanını seven bir Atatürk sevdalısı olarak benim görevim olsun...”

★★★

“Helal olsun Defne Hanım’a, mikser Rasim’e haddini bildirmiş” diyeceğim; ama... Arşivim buna izin vermiyor!

Bugün “Atatürk sevdalısı” olarak Rasim’e haddini bildiren ve bu mikserin geçmişini sorgulayan Defne Hanım bir zamanlar AKP üyesiydi. O dönemde “Atatürk sevdalısıyım” falan da demiyordu.

27 Şubat 2009 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’nin haberi aynen şöyle:

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a yakınlığıyla dikkat çeken ve Katar ziyaretinde kendisine eşlik eden Defne Samyeli AK Parti’ye üye oldu.”

★★★

Yazıyı Defne Hanım’ın sözleriyle bitirelim: “Olur ya saf vatandaşlarımız vardır; bunların geçmişte nerelerde durduğunu, neleri savunduğunu bilmezler. Hadi bugün bunu hatırlatmak benim görevim olsun...”

GÜNÜN SORUSU

Sorum sokak hayvanlarıyla ilgili şikayetlerin arttığını belirterek, toplama faaliyetlerinin ivedilikle yapılmasını isteyen İstanbul Valisi’ne:

Toplatacağınız bu can dostlarımız için yeterince barınak yapıldı mı yoksa “barınaksız bir son” mu düşünüyorsunuz?