Elhak, ben de Bakan Bey’i izlerken ya da söylediklerini okurken benzer duygulara kapılıyorum... Muhterem zat öyle bir ekonomiden söz ediyor ki, sanki dünyanın açık ara en iyi ülkelerinden biri olduğumuz, yüz milyarlarca dolar borcu olan, bu borcunu çevirebilmek için dahi para bulmakta zorlanan ülkenin Türkiye değil de Burkina Faso olduğu sanısına kapılıyorsunuz!..
Dörtte üçü açlık ve yoksullukla savaşan, çoluk çocuk et yüzü görmeyen, evinde soğuktan titreşen, ailesini geçindirmediği, iş bulamadığı için intihar eden insanların ülkesi de Cibuti oluyor bu durumda!..
Daha önceki gün Van Bahçesaray’da insanlar çığ altında kalıp yaşamlarını yitirirken, AKP Genel Başkanı, Kırıkkale Delice’de düzenlenen mitingde konuşuyordu... Yandaş TV kanalları ne yapacağını şaşırdı, çığ felaketini mi vereceklerdi yoksa mitingi mi? Sonunda çareyi ekranı ikiye bölmekte buldular; bir tarafta ölümle boğuşan çığ kurbanlarını, diğer tarafta da Erdoğan’ın konuşmasını verdiler!..
Delice’deki konuşmasında çığ faciasının bilançosunu da veren AKP Genel Başkanı, çığın nedenini de şöyle açıkladı:
-Maalesef çığ, heyelan, bütün bunlar hep tehditler!..
“Allah, Allah, nasıl tehditler, dış tehditler mi acaba” diye kafa patlatırken, gözüme iki AKP milletvekilinin “Yok artık” dedirten açıklamaları takıldı! Mesela AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Tolga Ağar, Allah’ın bu ülkeyi niçin koruduğunu şöyle anlatıyordu:
-Göçük altından ‘Başım açık, beni çıkarmayın’ diyen teyzelerimizin inancı ve imanıyla Allah bu şehri, bu ülkeyi koruyor!..
AKP Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç ise felaketlerden nasıl korunacağımızı şöyle açıklıyordu:
-Üstümüze gelen felaketlerden dolayı milletçe ‘Hasbinallah ve nimel vekil vela havle vela kuvvete illa billah” demeliyiz!..
Kara bir komedi gibi değil mi?..
Yürek yakan bir intihar girişimi!
İşte tam da bu süreçte Hatay’da içler acısı bir olay yaşandı...
Adı Adem Yarıcı... Uzun süredir işsizdi... Eve ekmek dahi götürmekten aciz duruma düşmüştü. Dayanacak hali kalmayınca Hatay Valiliği’nin önüne gitti, “Çocuklarım aç, dayanamıyorum” diye bağırdı ve kibriti çaktı...
Bir anda çıra gibi yanmaya başlayan Yarıcı’ya oradaki polisler yangın tüpleriyle müdahale etti. Talihsiz adamın vücudunu saran alevler, uzun uğraşların sonucunda söndürüldü... Sağlık ekipleri üzerine yapışan elbisesini keserek çıkardı... Ancak tüm bu çabalar onu hayatta tutmaya yetmedi. Genç adam hastanede hayatını kaybetti...
Ekonomisi uçan(!) Türkiye’de yaşanan intihar vakalarından yalnızca biri idi bu; açın bakın arşivleri pek çok benzer olayla karşılaşacaksınız... Tek farklılığın ise intiharın şeklinde olduğunu göreceksiniz...
-Yazık bu ülkeye, yazık bu biçare insanlara...
Bir emekli öğretmeni dolandıran haysiyetsizler!..
Gönül Hatay Eren...
Ankara Çankaya Lisesi’nde Edebiyat/Kompozisyon öğretmenimdi. Eşi de Ankara Tabip Odası’nın efsane başkanı Nevzat Eren’di... Genç yaşta yaşamını yitirdi; ruhu şad olsun...
Gönül Öğretmen de bizim efsane hocamızdı; doğruyu söylemek gerekirse ülkenin o karmaşık günlerinde elimizden az çekmedi!.. Ama her zaman dürüst, her zaman mert, her zaman öğrenciden yana ve ilerici bir öğretmen olarak kalbimizi fethetti...
Emekli olduktan sonra da bir yurttaş olarak ülkesinin sorunları için çalıştı hep... Öğrencileri ile de bağlarını koparmadı, hep elinden geleni yaptı, yardımcı oldu onlara...
Gönül Hoca’nın torunu ABD’de üniversiteyi bitiriyor bu yıl; o da canı gibi sevdiği torununun mezuniyet töreninde bulunmak için geçtiğimiz Eylül ayında bir Çankaya Lisesi mezunu eski bir öğrencisinin çalıştığı “Premier Tur”a gitti.
Gidiş tarihi Mayıs 2020 idi, daha aylar vardı ancak erken bilet alırsa avantajlı olacaktı. Amerika’dan torunu ile dönecek, o Türkiye’de bir ay kaldıktan sonra tekrar ABD’ye dönecekti...
Öğrencisi bu işlerle artık Premier Tur Müdürü Tolga Dinç’in ilgilendiğini söyleyerek Gönül Hoca’yı onunla tanıştırdı. Bilgisayarda ufak bir araştırma yapan müdür Dinç, “Siz bana bir miktar para verin, bulunca ben üstünü tamamlar bileti alırım” dedi. Makbuz karşılığı 8 bin TL verdi Gönül Hoca... 2 ay kadar sonra aynı müdür 8 bin TL daha istedi. Onu da makbuz karşılığı verdi... Ne zaman sorsa biletleri hep aynı yanıtı alıyordu:
-Ucuz bilet bulmaya uğraşıyorum!..
O ucuz bilet hiç gelmedi! Haysiyetsiz müdür müsveddesi bir emekli öğretmenin parasını resmen dolandırmıştı!.. Gönül Öğretmen, hem mahkemeye hem de Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’ne (TÜRSAB) müracaat ederek şikayetçi oldu. Hocama şu soruyu sordum:
-Peki öğrenciniz ne yaptı?
Verdiği buruk yanıt “Aynı haysiyetsiz dolandırıcılığın” içinde onun da var olduğu gösteriyordu:
-Hiçbir şey yapmadı, sanırım bölüştüler!..
Öğretmenim alın teriyle kazandığı parasını öyle ya da böyle kurtaracak... Ben de takipçisi olacağım. O öğrenciye de bir çift lafım olacak tabii:
-Hiç mi utanmadın be birader!