Korkusuz

“Çiftçi elini toprağa bile vurmuyor...”

“Çiftçi elini toprağa bile vurmuyor...”
AKP iktidarının izlediği tarım politikası Türkiye’yi ‘’kendi kendine yeten ülkeler’’ sınıfından çıkardı. Türkiye artık, buğdayı da mercimeği de dışarıdan alıyor. Geçen yıl 8 milyon ton buğday ithal eden Türkiye, büyük bir kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor.

Biz bunları yazıyor, söylüyor anlatıyoruz ama AKP ve MHP sözcüleri, ortaya koyduğumuz verilerin hiçbirini kabul etmiyor. Onlara göre, buğday ithal etmekte bir sakınca yokmuş… Buğdayı alıp makarna haline getiriyorlarmış…

Ki; tarım uzmanları bunun da gerçekçi bir söylem olmadığını rakamlarla ortaya koydular. Uzmanlar, “Devlet buğdayı dışarıdan pahalıya alıp içerideki sanayicilere ucuza satıyor ve zarar ediyor’’ tespitini yaptılar.

SORUNU YAŞAYANLAR ANLATIYOR

Aslında bu tür tartışmalarda, halkı rakamlara ve istatistiki tablolara boğmak yerine, sorunu bizzat yaşayanların konuşması daha mantıklı sanırım…



Ben de bu yüzden ‘’Çiğ Kaz’’ almak için önceki hafta Ardahan’a giden iş insanı İlter Avşar’a mikrofonu uzattım. Türkiye’nin en çok pişmiş kaz satan restoranı ünvanına sahip olan İlter Avşar’a “Ardahan’da ne gördünüz?’’ diye sordum.

İstanbul’daki Avşar Kaz Evi’nin sahibi olan İlter Avşar, “Barış Bey, Ardahan’da yaşayan köylü ve çiftçilerimizin yaşam koşulları daha da zorlaşmış. Geçen yıl bu kadar kötü değildi. Çiftçilerimiz ellerini artık toprağa bile vurmuyor” dedi.

Avşar bunun sebebini ise şöyle açıkladı:

“Ardahanlı köylülerimiz geçen yıl ve bu yıl ilk kez para verip Gürcistan’dan saman aldılar. Bu Ardahan’ın tarihinde görülmüş değildi. Kimse ekim yapmak istemiyor. Çünkü maliyetler 5’e katlanmış. Ciddi bir kuraklık da var. Köylü, gübre fiyatları 5’e katlandığı için gübre de alamamış.”

TEFECİ TEHLİKESİ…

İlter Avşar, köylülerin yaşadığı diğer sıkıntıları da şöyle özetliyor:

“Birçok köylümüz tefecilerin eline düşmüş durumda. Gürcistan’dan saman alıyorlardı, şimdi Gürcistan parası Lari de kıymetlendi. Bu yüzden saman orada da pahalandı. Artık onu da alamaz hale geldiler. Köylüler acil destek istiyor. Neredeyse hiçbir traktör çalışmıyor.”

Ardahan’dan aldığı ‘’çiğ kaz’’ı pişirerek İstanbul’da sattığını ve hizmet sektöründeki kuruluşunu uzun yıllardır ayakta tuttuğunu belirten Avşar, “Ancak bizim sektörün durumu da belli değil. Çünkü köylüler artık kaz beslemiyor. Çünkü yem çok pahalı. Diyebilirim ki; kaz ticareti durma noktasında… Buna acil bir çözüm bulmak gerek’’ ifadesini kullanıyor.

FİYATLAR UÇTU…

Çiğ kazı geçen yıl 300 TL’den bu yıl ise 450 TL’den aldığını belirten İlter Avşar, “Bizim bu pişmiş kazı en az 1400 TL’ye satmamız gerekiyor ki; para kazanabilelim… 1400 TL’ye kaz yiyebilecek kaç kişi var İstanbul’da?” sorusunu yöneltiyor.

Ardahan’ın nüfusunun işsizlikten dolayı 99 binden 97 bine düştüğünü de belirten Avşar, “Kenti dolaşırken bir şarküteriye girdim. Üç aile gelip borçlarını kapattı ve ‘Biz de İstanbul’a göç ediyoruz’ dedi. Herkes bir an önce büyükşehirlere gitmek ve ekmeğini kazanmayı hayal ediyor’’ diye konuştu.

Ardahanlı iş insanı İlter Avşar’ın izlenimleri böyle…

İktidar temsilcilerine kalsa, Türkiye’de her şey güllük gülistanlık…

Yazık güzelim ülkemize…

Nereden nereye geldik…

Hafta sonu ne okuyalım ne dinleyelim?


Yaşanan ekonomik krize rağmen yayın evleri ayakta kalmaya ve okura ulaşmaya çalışıyor. Kağıt ve matbaa giderleri neredeyse üç katına çıkmış olmasına rağmen, az sayıda kalan okura seslenen yayınevleri hemen hemen hergün yeni kitaplar çıkarıyor.

 

KİTAP DÜNYASI…

Bunlardan biri PİA olarak da tanınan ve 11 kitabı bulunan Yıldız Umay Gülsu’ya ait… PİA bu kez, “İyileştirdiğiniz her kuş bir gün uçar gider’’ adlı kitabıyla okura sesleniyor.

Diğer kitap ise Şair Namık Kuyumcu’dan… Kuyumcu, “Sen bildiğini söyleme’’ diyor. Kuşağının özgün şairlerinden olan Kuyumcu, şiirindeki imgelerle dikkat çekiyor.



 

MACERA DOLU GÜNLER…

Haftanın diğer kitabı ise meslektaşımız Mine Özbek’ten geldi. Duayen Gazeteci – Sözcü Yazarı Uğur Dündar ağabeyimizin ‘Arena’ ekibinde yılarca görev yapan Mine Özbek, başından geçenleri akıcı bir üslupla anlatıyor.

 

Ve son kitap… 68 gençliğinin sembollerinden olan Turan Emeksiz’in hayatını bu kez kuzeni Nihat Emeksiz anlatıyor. “Beyazıt Meydanı’nda yaşayan genç’’ adlı biyografi, yakın tarihimize de ışık tutuyor.



HUZUR VEREN BİR SES…

Bu kadar çok kitabı okurken, müziksiz olmaz… Müzik dünyasındaki 50.5 yılını kutlayan Bülent Ortaçgil, 12 yıl aradan sonra sevenleriyle yeniden buluştu. Ortaçgil’in ‘Elli Buçuk’ adlı albümü size güzel bir hafta sonu yaşatacaktır...