Batı Şeria’nın Tubas şehrinde, morgda bekleyen Filistinli kadının cenazesi, izin verilmediği için 11 gündür defnedilemedi!

Habere göre merhumun ailesi, ilk intifada bile böyle bir olayın yaşanmadığını ifade ediyor.

Aslında, Aljazeera.net’te yer alan bu haberin detayının hiçbir anlamı yok.

Çünkü insanlık artık yok...

İran ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları, telefon ile görüşmüşler ve Trump’ın Gazze’yi boşaltma fikrini reddetmişler!

İran bir tarafa, İsrail’i vurmak isteyen Husileri vuran Suudi Arabistan’a diyecek söz bulamıyorum!

Husileri açıktan vurmaları, Suudilerin gizli kapaklı İbrahim Anlaşmalarını imzaladıklarının göstergesi değil midir?

Cenazelerinin defnine bile izin vermeyenler, Gazze’yi boşaltamazlar mı sanıyorsunuz...

Ürdün Kralı Abdullah salı günü Trump’ın yanındaydı.

Ürdün, ABD’nin bölgedeki en sadık işbirlikçilerinin başında geliyor.

Kral Abdullah, görüşmenin ardından Gazze’nin boşaltılmasına karşı olduğunu söylese de bir anlamı yok.

Çünkü Filistinliler ilk defa sürgüne gönderilmiyor ki.

1948’den bu yana Ürdün’e gönderilen hangi Filistinli geri döndü?

Hiçbiri!

27 Şubat’ta Kahire’de toplanacak Arap Birliği Zirvesi’nden de bir şey beklemeyin!

Ardından toplanacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nda da!

Görünürde Gazze konuşulurken gizli gündemleri, Yeni Suriye devletinin meşrulaştırılması olacaktır...

Hatta ABD’de, Ortadoğu ve Suriye’den çekilir ise de şaşmayın.

Çünkü ABD Ortadoğu’yu, BOP’a karşı olanlardan temizledi.

Dolayısıyla Suriye’de Colani ve KCK, ABD emrindeyken, Suriye’de ABD askerine ihtiyaç yok!

İsrail yerine Hizbullah’ı ve Esad taraftarlarını vuran Colani varken, Conilere gerek var mı?

İsrail’i hedef alan Husi füzelerini düşüren Suudi Arabistan, Ürdün, BAE, Katar varken ABD askerine gerek yok.

İsrail Batı Şeria’da da Gazze benzeri bir katliam yapıyor hiç sesi çıkan var mı?

Bu iş bitmiştir...

Dolayısıyla ABD Ortadoğu’da istediği gibi at oynatmaya devam edecektir...

Diğer yandan Ortadoğu’da yaşanan hiçbir şeyi, Türkiye’den bağımsız değerlendiremeyiz!

Irak, Suriye parçalanmış, İran parçalanma aşamasına gelmiş ise bunu nasıl görmezden gelebiliriz?

Elbette bu mümkün değildir.

ABD, Gazze ve Batı Şeria’yı boşaltmaya hazırlanırken, sessiz kalan Müslüman ülkelere karşı sessiz kalınabilir mi?

Elbette kalınamaz!

Türkiye’de erki elinde bulunduranların, işin içinde olma olasılığına rağmen, erki elinde bulundurmayanlar da önünü dahi göremiyorlar ise vatandaşa ne denir?

DDK’deki yasal değişiklik ile görevden alınma hatta bir okurumun tabiri ile olağanüstü hâl yasası çıkarılırken, partilerden sendikalara kadar herkes sessiz kalıyor ise vatandaş ne yapsın?

Yargının, hukukun en çok tartışıldığı, gazetecilerin, siyasilerin tutuklandığı bugünlerde Ergenekon, balyoz vb. davaların o meşhur savcısı Zekeriya Öz aklıma geldi!

Zırhlı arabalar veriliyor, “Heykeli dikilesi adam” deniliyordu.

Sahi şu an nerede?

Neyse biz konumuza dönelim.

Tüm bunlar yaşanırken ana muhalefet başta olmak üzere tüm muhalefet kendi içinde yarıştırılmaya hatta çatıştırılmaya çalışılıyor.

Değerli okurlarım, Atatürk bu çağın en büyük önderlerinden biridir.

Emperyalist çağ devam ettiğine göre Atatürk’ün kararları, bölgesel tespitleri hala geçerlidir.

Atatürk yaşasaydı, bölgedeki emperyalizm ile iş birliği içindekileri her şeyden önce millete gösterirdi.

Bugün Atatürk’ün emperyalizm ile ilgili tespitlerinden uzaklaşarak yapılacak bir değerlendirme, Türkiye’yi karanlığa boğar!

Diğer yandan son günlerde ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tartışması ise gündemden düşmüyor.

Bu tartışmaya girmeyi doğru görmediğim gibi Türkiye’deki muhalefetin tamamına da fayda sağlamayacaktır.

Tuzağa düşmeyelim...

Ana muhalefet sadece Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun da yüzünü güldürecek bir yolu, ulu köklerinden bulup çıkarmalıdır.

Dün işgale ve işbirlikçilere karşı Anadoluyu tek çatıda toplayan Müdafaa-i Hukuk ruhunu, bugün tekrar ayağa kaldırmalıdır...