Ülkece magazine boğulmuş durumdayız.
Kim kiminle ne yapmış, nerede ne içmiş, hangi masada kim varmış...
Pisliğe boğulduk.
Ama tam da bu gürültünün içinde, gözümüzden kaçırılmaya çalışılan asıl meseleleri fark etmek zorundayız.
Ünlülere uyuşturucu temin ettiği iddia edilen bir fenomenin itiraflarıyla dalga dalga ilerleyen bir soruşturmayla karşı karşıyayız.
Bu kişi “pişman” olduğu için serbest.
Onun adını verdiği isimler ise birer birer yakalanıyor.
Sanki her türlü kötülüğü yapıp, sonra “pişman oldum” deyince pirüpak olabiliyormuşsun gibi bir algı yaratılmış durumda.
Ama kimse dönüp de en basit, en hayati soruyu sormuyor:
Madem sen bu uyuşturucuyu satıyordun, imal etmediğine göre kimden aldın?
Yani herkes torbacının peşinde...
Ama asıl “büyük” balığın peşine kimse düşmüyor.
Ünlülere yönelik ilk dalga operasyon geldiğinde de yazmıştım.
Güzel ülkemizin hem limanlarının hem de havalimanlarının adı uzun süredir bu dosyalarla anılıyor.
Gemilerde yapılan yakalamalar tonlarla ifade ediliyor.
VIP uçakların kargolarında bulunanlar “rekor” diye servis ediliyor.
O gün de yazdım, bugün yine hatırlatıyorum; her fırsatta hafızamızı tazelemeyi sürdüreceğim.
Sedat Peker’in iddiaları arasında geçen Mersin Limanı’nda, muz yüklü konteynerler arasında 1,3 ton kokain yakalandı bu ülkede.
Konteynerin sahibi olan iki kişiye 27 ve 30 yıl hapis cezası verildi.
Ama ne konteynerin alıcısı sorgulandı, ne varacağı adres, ne de o yükün arkasındaki asıl organizasyon.
İki günah keçisi ile dosya da konu da kapandı.
Filmin “esas” oyuncusuna dokunan olmadı.
Bugün tanıklık ettiğimiz tablo da bundan farklı değil.
Bir “torbacının” sattım dediği isimler jandarma eşliğinde teste götürülüyor.
Görüntüler servis ediliyor.
İsimler ifşa ediliyor.
İtibarlar bir gecede yerle bir ediliyor.
Ama bu ülkenin kronik sorunu aynen devam ediyor:
Gramın hesabı kesilirken, tonlara göz yumuluyor.
Küçük balıklar torpille avlanırken, büyük balıklar sakin sakin süzülmeye devam ediyor.
Herkes vitrine konulanlara bakıyor ama kimse mutfağa girmiyor.
Asıl mesele de tam burada başlıyor:
Bu bir uyuşturucu meselesi değil sadece.
Bu, adaletin nereye baktığı, kime dokunduğu, kimden gözünü kaçırdığı meselesi.
Ve bu tabloya bakınca insan ister istemez şunu soruyor:
Bu ülkede gerçekten suç mu cezalandırılıyor, yoksa sadece suçun görünen yüzü mü?
Aynı ülkede mi yaşıyoruz?
Son dönemde bu ülkede en sık duyduğumuz
cümle ne?
Hiç duraksamadan yanıtlayabilirim: Türkiye bir hukuk devletidir.
Başta “adaletin en tepesindeki” isim olan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere, pek çok üst düzey yetkili bu cümleyi neredeyse her gün kuruyor.
Her açıklamada, her eleştiride, her tartışmada aynı vurgu...
Ama mesele tam da burada başlıyor.
“Hukuk” deyince, Avrupa’nın ya da dünyanın en büyük adalet saraylarını inşa etmek yetmiyor.
Beton yükseliyor ama adalet maalesef peşinden gelmiyor.
Bugün Türkiye, adalete güven ve hukukun üstünlüğü endekslerinde hala en gerilerde.
Söz var, yapı var, bina var...
Ama güven yok.
Şimdi buna çok tanıdık bir başka cümle daha eklendi.
Tam da yıl sonu gelip maaş zamları konuşulurken, sol kulvardan onunla yarışabilecek güçte başka bir cümle çıktı karşımıza.
O da slogan gibi!
“Her yıl olduğu gibi bu yıl da çalışanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.”
Bu kez cümlenin sahibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan.
İnsan burada ister istemez duruyor.
Bir nefes alıyor.
Ve şu soruyu soruyor:
Pardon... Biz gerçekten aynı ülkede mi yaşıyoruz?
Asgari ücretlinin alım gücü her gün biraz daha erirken, emekli maaşı açlık sınırının altına demir atmışken, kira, gıda, ulaşım baş döndürücü hızla artarken...
Affedersiniz ama hangi ezilmemeden söz ediyoruz?
Kaldı ki son 3-4 yıldır bitmeyen ekonomik kriz yüzünden milyonlar artık “ezilme” evresini çoktan geçti; pestili çıkmış, nefessiz kalmış durumda.
Enflasyon kağıt üzerinde düşüyor deniyor ama mutfakta tencere hala kaynamıyor.
Bu ülkede sorun sadece rakamların yanlış olması değil.
Sorun, kurulan cümlelerin hayatla bağının kopmuş olması.
Sözle gerçek arasındaki mesafe açıldıkça, toplum sadece yoksullaşmıyor; çözüme, düzelmeye, yarına dair umudunu da yitiriyor.