Biliyorsunuz, son zamanlarda şeriat çığlıkları bir hayli arttı...
Meydanlarda, tevhid bayrakları açarak “şeriat” diye haykıranlar, aynı bayrakla şeriat yürüyüşü yapanlar hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin adliyesinde “şeriat isteriz” diye ortalığı ayağa kaldıranlar...
Hepsi gözümüzün önünde, güvenlik güçlerinin yanıbaşında gerçekleşti, en ufak bir müdahale bile olmadı! Peki bu cesareti, bu cüreti nereden buluyorlar diye düşünürken, AKP’li Cumhurbaşkanı konuştu, ama ne konuşma; esti gürledi ve şeriatı savundu! Neler söyledi bakalım:
- Farklı maskeler altında şeriat düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık esasında dinin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir. Ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur dedi.
- Türkiye’de sayıları az da olsa kimi çevrelerde şeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır. Ülkemizde en azından bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığından boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz dedi...
- Millete ait tüm kadim değerleri “gerilik emaresi” olarak gördüler. Giydiği kılık-kıyafetine göre insanımızı ayırdılar, ötekileştirdiler. Modernliği ve ilerlemeyi bir gardırobun iki kapağı arasına hapsettiler dedi...
- İslam’ı Türk’ten, Türk’ü de dini mübini İslam’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur dedi...
Konuşmasında “Lümpen faşistler”, “cahil cühela” gibi tanımlarını da bu konuşmanın içinde birkaç kez kullandı...
- Biz de, yukarıda sözünü ettiğim grupların nereden cesaret aldığını bi güzel anlamış olduk!
Hangi şeriat?
AKP’li Cumhurbaşkanı gayet açık bir şekilde izah etmişti etmesine ancak ortada çok önemli bir sorun vardı:
- Hangi şeriatı seçmek gerekiyordu?
Birçok din adamı, ilahiyatçı, “şeriat eşittir din” anlayışına karşı çıkıyor, “şeriata karşı çıkmanın dine düşmanlık demek olmadığına” dikkat çekiyordu! Ayrıca dünyada şeriatla yönetilen islam ülkelerinin her birinin şeriatının diğerlerinden farklı olduğunu da örnekleriyle açıklıyorlardı...
O halde nasıl çözülecekti bu sorun? Bu tartışmalar sürerken Afganistan’da yeni yönetim şeriat kurallarını açıkladı... Ülkemizi yöneten iktidarın arası da gayet iyiydi Afgan yönetimiyle...
Üstelik Cumhurbaşkanı da aynen şöyle demişti yakın geçmişte:
- Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum...
O halde, Cumhurbaşkanı’nın “daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal verdiği” Afgan yönetiminin şeriat kurallarına göz atmak faideli olabilirdi...
- Paylaşalım, görelim öyleyse Afgan şeriatı nasılmış?
Afgan şeriat kuralları
- Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girince Hanefi mezhebi ön planda tutulacak.
- Kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve çalışması tamamen yasaklanacak.
- Kadınlara peçe zorunluluğu, erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirilecek.
- Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verilecek. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlanacak.
- Afganistan Televizyonu’nun yayınlanması zaten durdurulmuş durumda. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
- Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi. Camilerde yoklama olacak ve mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulanacak.
- Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlanacak.
- Bütün okullar medreseye dönüştürülecek. Ders kitaplarındaki görseller yok edilecek.
- Medreselerde 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
- Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırılacak.
- İslam devletine karşı gelenler hain ilan edilerek doğrudan idam edilecek.
- Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edilecek.
- Hırsızlık yapanın eli kesilecek.
- İdamlar, el kesmeler cuma namazlarından sonra gerçekleştirilecek ve halka izlettirilecek.
- Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilenecek.
- Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.
Taliban’ın kurucu üyelerinden ve “şeriat polisinin” başındaki Molla Nureddin Turabi, Associated Press’e verdiği röportajda bakın ne demişti:
- Kimse bize yasalarımızın ne olması gerektiğini söyleyemez. İslam’a uyacağız ve yasalarımızı Kuran’a göre yapacağız...
Hadi kolay gelsin...