Cumhurbaşkanı Erdoğan dün bir kez daha, “Bu saatten sonra Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Ülke topraklarının yeniden çatışma alanı haline gelmesine müsaade edemeyiz” dedi.
Hani dünyalı değil de Marslı olsam, “Helal olsun, adam ülkesini nasıl cansiperane savunuyor” derim.
Ama Recep Tayyip Bey Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Suriye ise bambaşka bir ülke...
Diyeceksiniz ki, “Suriye bizim komşumuz... Onun durumu elbette Türkiye’yi de ilgilendiriyor.”
Ama sadece ilgilendiriyor; yetkilendirmiyor!
Bizim topraklarımız taciz edilmediği, insanlarımızın can güvenliği tehlikeye girmediği sürece orada olup bitenler bize “oranın sahibi” gibi konuşma hakkı vermiyor.
★★★
Bu görüşüme itiraz edenler çıkacaktır. Onlara bir örnek vereyim:
Allah göstermesin benzer bir karışıklık Türkiye’de olsa... Yunanistan Başbakanı ya da Cumhurbaşkanı da çıkıp Türkiye için böyle cümleler kursa...
Yani bizim topraklarımızın kaderini bize bırakmayıp “müdahale” etse... Ne dersiniz?
“Haddini bil, elini de dilini de topraklarımızdan çek” demez misiniz?
Atatürk bundan 105 sene önce tam da bunu demek için Bandırma Vapuru’na binip Samsun’a gitmedi mi?
★★★
Tamam, o topraklarda soydaşlarımız yaşıyor...
Üstelik terör örgütü PKK ve uzantıları bu ülkenin Türkiye sınırında konuşlanıp ülkemizi taciz ediyor...
Alacağımız önlem belli:
Bir kalkan bölge oluşturmak. Yani topraklarımızı korumak. Bunu da yaptık zaten!
“Oraya gideriz, burayı alırız, şuna izin veririz, buna vermeyiz” demek, Atatürk ve arkadaşlarının çizdiği Misak-ı Milli’ye aykırıdır.
Belki bugünkü kargaşadan yararlanarak o toprakların bir bölümünü alırsınız...
Ama aynı zamanda başınıza bela alırsınız!
Mevcut topraklarınıza başkalarının göz dikmesine zemin yaratırsınız!
★★★
Kimse dinlemeyecek biliyorum ama...
Bizim topraklarımız bize yeter.
Bizi yönetenlerin görevi de vatan topraklarına yeni topraklar katmak değil, vatandaşlarının refah içinde, mutlu bir şekilde yaşamasını sağlamaktır.
Tam 22 yıldır bu ülkeyi yönete(meye)n ve halkının yüzde 80’ini açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum eden bir siyasi iktidarın, komşu devletlerin topraklarının sahibiymiş gibi konuşması en hafif deyişle anlamsızdır!
Balık beyinli...
Stratejist ve siyaset bilimci diye geçinen, hayatını Putin’e yalakalık yaparak kazanan Aleksandr Dugin isimli bir Rus, Beşşar Esad iktidarının
devrilmesine ilişkin paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi tehdit etmiş...
Büyük bir olasılıkla Putin’in mesajını vermiş:
“Suriye Erdoğan için bir tuzaktı. Stratejik hata yaptı. Rusya’ya ihanet etti. İran’a ihanet etmişti. Mahvoldu. Şimdi Mustafa Kemal’in Türkiye’sinin sonu başladı, sizi destekledik. Şimdiye kadar. Bundan sonra tövbe edeceksiniz. Daha önce yapmadıklarımızı yapacağız, pişman olacaksın. Ama çok geç olacak.”
★★★
Cumhurbaşkanı’na yönelik sözlere o veya kurmayları yanıt verir ya da vermez; kendi bilecekleri iş...
Ama Mustafa Kemal’in Türkiyesi’nin sonunun geldiğini söylemek, bu yola baş koymuş milyonlarca insanı tehdit etmektir.
Bu da balık beyinli bir Rus’un haddi değildir.
Kiminle ne pazarlık yaptıysanız, kim size verdiği hangi sözü tutmadıysa kavganızı onunla yapın. İşin içine Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni karıştırırsanız ağzınıza...
Salça süreriz!
Acı biber salçası...
Bir daha asla böyle bir küstahlık yapamazsınız!
GÜNÜN SORUSU
Konya Akşehir Atatürk Ortaokulu Müdürü Mehmet Binbir, Atatürk’e sataşmış: “Halep’ten gelenler geri önüyor... Selanik’ten
gelenler de geri dönsün”
Sorum kendisine:
Müdürü olduğun okulun adından da mı utanmıyorsun?
Teğmenleri asarmış!
Abdi İpekçi’nin katili, Papa suikastının faili Mehmet Ali Ağca, Akit TV’de katıldığı bir programda, “Atatürk’ün askerleriyiz” diyen teğmenleri tehdit etti. Sunucunun “Bunlara ne yapmak gerekir? Siz olsanız ne yaparsınız?” sorusuna, önce sinirle “Asarım ya!” diye yanıt verdi, sonra sözlerini düzeltme gereği duydu:
“Asarım derken... Türkiye demokratik bir hukuk devleti. Ben demokratik hukuk devletini savunuyorum. Bu adamlar Cumhurbaşkanı’nın karşısına geçmiş ‘Senin kafanı keserim Tayyip Erdoğan’ diyor ya... Tayyip Erdoğan kendine gel kardeşim ya. Ben seni savunmuyorum, bunların öldürme ihtimali olan 20 milyon masum insanı savunuyorum.”
★★★
Nasuh Mahrukiyi’ye, Ayşenur Arslan’a dava açan savcı beyler... Orada mısınız?
MAYDANOZ
Hayatımı yazsam roman olur...
Adı da “Enflasyon” olur! (İ. L.)