Korkusuz
Ümit Zileli

Biz bu felaketi neden yaşadık?

Göstere göstere, bağıra çağıra geldi de ondan!

Türkiye bir deprem ülkesi; bilim insanları bunu yüzlerce kez anlattılar, uyardılar. Kahramanmaraş’ın birinci derece deprem bölgesi olduğunu, sıranın çok büyük olasılıkla buraya geldiğini, Hatay’ın, Gaziantep’in, Adıyaman’ın da tehdit altında olduğunu söylediler, alınması gereken önlemleri beş yaşındaki çocuğun anlayacağı basitlikte anlattılar..

-Kendileri söylediler, kendileri dinlediler!

İktidarın dinleyecek vakti yoktu çünkü “Rant beklemez, bekleyemezdi!” Köprüler, yollar, kentlerde milyarlık inşaat işleri yürütülmeliydi... Yürütüldü de! Uzmanların tüm uyarılarına karşın şehirler fay hatları üzerinde kurulmaya ya da genişletilmeye devam edildi. Deprem ya da doğa olaylarına dayanıklı, afetlerin etkisini önlemeye dayalı değil, ranta dayalı çok katlı binalar tercih edildi...

Edildi de ne oldu? Şiddetli depremlerde çoğu sapır sapır döküldü, yıkıldı, yüzlerce, binlerce insana mezar oldu! Bırakın binaları, deprem sonrasında yaşamsal öneme sahip, yollar, hastaneler gibi kamu kuruluşları bile yıkıldı. Deprem sonrası kurtarmayı organize edecek olan AFAD binası dahi yıkıldı, iyi mi!

99 depreminden sonra “hazırlık” gerekçesiyle toplanan  Deprem Vergisi miktarı 2022 sonunda 88 milyar 240 milyon TL’ye ulaştı. Peki nerede bu para? Sürekli hazineye devredildi, amacı dışında her yerde kullanıldı! AFAD bütçesi iktidarın adeta gizli kasası oldu...

-Hâlâ soran var mı “bu felaketi neden yaşadık?” diye!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı sorumluyu “şak” diye buldu!


Bitmedi!

Afet bölgesinde açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay aynen şöyle dedi:

-Türkiye deprem bölgesi, bundan kaçışımız yok. Öldüren deprem değil, binalar.

Sağolsun muhterem yardımcı, millet böylece deprem bölgesinde olduğumuzu kavradı, minnettar kaldı... Ancak, bu açıklama iktidarın depremle ilgili yaptıklarıyla karşılaştırınca tüm önemini yitiriyor!

Mesela, 2022 yılında merkezi bütçeden başta deprem olmak üzere afet için harcanan ödenek adeta zavallılık timsali! Duruma bakalım:

-Merkezi bütçeden afet yönetimi için 2022 yılında harcanan para 21milyar 300 milyon TL. Buna karşılık kur korumalı mevduat hesaplarına hazineden aktarılan para 92 milyar 500 milyon TL. Diğer bir deyişle afet için ayrılan ödenek, kur korumalı mevduatın ancak 23’üne denk geliyor!

-Yine, iktidarın gözbebeği müteahhitlere 2022’de aktarılan para ise 70 milyar TL. Afet ödeneği bu paranın yarısına dahi çok ama çok uzak!

Böyle olunca da yetkililerin anlattıkları havada asılı kalmaktan başka bir işe yaramıyor. Onlar konuşurken zaman geçiyor...

-Zaman geçtikçe de acılar, ölümler katlanarak büyüyor!

Bir annenin ölüm çığlığı!


Genel görünüme bakalım...

YouTube programcısı Oğuzhan Uğur, kendisine telefonla ulaşan bir annenin kan donduran öyküsünü anlattı. Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde bebeği ile birlikte mahsur kalan genç bir anne, Uğur’a ulaşıp yardım istiyor, o da hemen ekibine ulaşıp adresi veriyor. Ekip elemanı yetkililere haber veriyor. Ancak o yardım bir türlü gelemiyor.

Sonunda o bebek donarak yaşama veda ediyor. Bu yazı yazılırken o anne hâlâ donan bebeği ile enkaz altında mıydı bilemiyorum. Ama Oğuzhan Uğur’un sözlerini biliyorum:

-Biz ölseydik keşke... O anne ağlamasaydı...

Buna benzer yüzlerce, binlerce örnek var. Yollar kapalı ya da hasarlı, yiyecek, giyecek, battaniye, iş makinaları yardıma gidemiyor. Hatay’da, Kahramanmaraş’ta sokaklarda cesetler bekletiliyor, enkazlardan yardım çığlıkları geliyor. Yerel yöneticiler feryat figan AFAD’a sesleniyor...

Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin, durumu soran medya mensuplarına şu yanıtı veriyor:

-60 bin kişilik Islahiye’nin yarısı yok! 1 milyon kişi evine giremiyor. Acilen ekmek ve battaniye bekliyoruz!

“Biz bu felaketi neden yaşadık” sorusuna eğitimli bir AFAD gönüllüsünün çığlığı ile yanıt vererek bitireyim:

-Organizasyon yok, koordinasyon yok, izdiham var!