Korkusuz

Bir milyar doları daha yaktılar!

Bir milyar doları daha yaktılar!
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı, MHP’nin de onayladığı “ekonomi deneyi’’ döviz kurunun ateşini yükseltmekten ve TL’ye değer kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor. Zaten AKP’nin istediği de bu: TL değer kaybetsin, dolar ve Euro uçuşa geçsin... Ancak “deney” daha ilk günlerinde yurttaşın belini büktü. Dolar 13.70’e çıkınca, AKP ve MHP seçmeni bile “Ne oluyor?” diye sormaya başladı. Çünkü; dar gelirli AKP ve MHP seçmeni de ekmeğe, yağa, ete, süte gelen zamlar karşısında ne yapacağını şaşırdı.



BAŞIMIZ DÖNDÜ

Kendi seçmeninden gelen itiraz seslerinin yükselmeye başladığını gören AKP işin kontrolden çıktığını görünce yine Merkez Bankası’nı devreye soktu. Kurun dizginlenmesi için müdahale eden ve bunu resmi kanaldan açıklayan MB, son üç günde 1.3 milyar dolarlık satış yaptı. Böylece, dolar 13.70’ten 13.10’a geriledi. Ancak kısa bir süre sonra bu kez 13.89’a fırladı. Piyasalar kapanırken dolar 13.70 bandındaydı.

DENEYE YANILA...

AKP’nin “deneme tahtası’’na dönen Türkiye ekonomisi ve deneyin araçlarından biri haline getirilen Merkez Bankası, yukarıda sıraladığım operasyonlar sırasında 1.3 milyar dolarlık rezervi tüketerek, Türkiye’yi daha korunaksız bir hale getirdi. Kısacası; Türkiye’nin 1.3 milyar doları gözlerimizin önünde yakıldı. Üstelik; bilerek ve isteyerek...

DOLAR AŞIĞI İKTİDAR

Bazı ekonomistler, Merkez Bankası’nın eksi rezervde olmasına rağmen piyasaya sürdüğü 1.3 milyar dolarlık rezervin, Türkiye’yi daha büyük bir çıkmazın içine soktuğunu belirterek kaygılarını dile getiriyor. AKP ve MHP ise bu eleştirileri duymuyor bile...

Zira; bu iki partinin üst düzey yöneticileri halktan o denli koptu ki; ekmeğe, süte, yağa, una, şekere ve bakliyata gelen zamlar, onlar için tabelada yapılan küçük ve teknik bir değişiklikten ibaret... Ve bu yüzden, önce 128 milyar doların, ardından ise 1.3 milyar doların MB eliyle çarçur edilmesi de onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü onlar; TL’nin değer kaybetmesi ve Amerikan dolarının piyasaya hakim olmasını istiyorlar. Bunun adına da  “yerli ve milli politika” diyorlar.

Bu nasıl bir “yerlilik ve millilik”?

Anlayan varsa bize de anlatabilir mi?

Türkiye, Çin’in bile gerisine düştü


AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yola çıkarken, “Hedefimiz Avrupa Birliği üyesi olmak’’ diyordu. Yıllar sonra ise Avrupa sevdasından vazgeçti, rotayı Çin’e kırdı. Şimdiki hedef, “Türkiye’yi Ortadoğu’nun Çin’i yapmak...’’

AKP’nin 20 yıl sonra vardığı durağın Çin olması ve Çin’i örnek alması kendileri açısından hazin; Türk halkı açısından ise korkutucu... Zira Çin, serbest seçimlerin olmadığı, işçilerin 250 dolar asgari ücret aldığı, otoriter bir yönetim... Ki; bu arada AKP’ye hatırlatalım... Hedeflediğiniz modeli yakaladınız; hatta önüne bile geçtiniz. Çin’de asgari ücret 250 doların üstünde. Sizin yönettiğiniz Türkiye’de ise 220 dolar civarında... Kısacası; “ucuz işgücü cehennemi’’ Çin’i yakaladınız ve geçtiniz bile...

Tebrikler!

Artık dünyanın gözü dönmüş tüm kapitalistlerini “Çin’e gitmeyin, bizde asgari ücret daha düşük” diye Türkiye’ye davet edebilirsiniz.

İstanbul’un sahibi AKP değil halktır!


Sakarya’da gerçekleştirilen AKP İstanbul İl Başkanlığı 15. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na telefonla katılan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti yöneticilerine seslendi. Erdoğan, telefonla katıldığı toplantıda CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi ve “Seçimlerden bu yana kente çivi çakılmıyor” dedi. Ardından ise şu ifadeyi kullandı: “Türkiye’nin şu anda 15 milyon nüfusuyla İstanbul’un 2023 ardından 2024 olmak üzere yeniden sahibini bulması lazım. Bu da AK Parti’dir.”

KENTLER KİMİNDİR?

Bir kere Erdoğan’a şunu hatırlatalım: Kentlerin sahipleri o kentlerin tüm yurttaşlarıdır. Hiçbir kent hiçbir partinin tapulu mülkü değildir. Hiçbir parti de hiçbir kentin sahibi değildir. Partilerin temsilcisi başkanlar, kent halkı tarafından geçici süre ile seçilmiş yöneticilerdir.



AKP’Lİ İBB BORÇ BATAĞINDAYDI

Ayrıca, İstanbul halkının iki kez seçtiği bir belediye başkanı vardır. Ve o başkan, AKP’nin kötü yönettiği bu kenti 28 milyar TL borç ile devralmıştır.  Üstelik; AKP’nin ekonomiyi yönetememesi yüzünden, TL değer kaybetmiş, euoru yükselmiştir. İBB, AKP döneminde euro 3 TL iken alınan borçları öderken kur farkı yüzünden 12 milyar TL zarar etmiştir. Bu para da İstanbul halkının cebinden çıkmıştır.

TÜM BORÇLARI ÖDÜYOR

Keza, “sahipsiz” dediğiniz kentin Belediye Başkanı İmamoğlu, sizin döneminizden kalan 5.5 milyar TL’lik iç borcu tüm engellemelerinize rağmen 3 milyara indirmiştir. Üstelik 7 kamu bankası, İBB’nin kredi isteğini reddetmesine rağmen...

Sözün özü:

İstanbul tüm halkındır. Ve halk, kendisini yönetmesi için kenti CHP’li Ekrem İmamoğlu’na emanet etmiştir. Bu gerçeği artık kabul etmeniz, demokrasimiz açısından faydalı olacaktır. AKP’li İBB artık mazidir.