Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Beşeri ve sosyal adaletsizlikte zirvenin adı

Bu kadar mı güzel bir program olur be kardeşim...

Bu kadar mı net anlatılır “İzafiyet Teorisi...”.

Enis Behiç Koryürek’in ünlü güftesinde olduğu gibi:

“Zaman sanki bir rüzgar ve bir su gibi aktı”...



Pardon...

Neden söz ettiğimi söylemeye unuttum...

O halde hemen söyleyeyim:

“Çok Akustik...”.

Ne mi?..

Kanal D’de yayınlanan programın adı...





Ercan Saatçi hazırlamış...

İlk program konuğu Ata Demirer idi...

Gönüllere taht kurdu...



Türk Sanat ve Türk Fantezi Müziği dinlememiş olanları bile mest etti...

Türkülerin nasıl söylenmesi gerektiği konusunda ders verdi...

Bir TV programında tekdüzeliğin nasıl yıkılıp geçilebileceğini cümle aleme gösterdi...

“Hiç bitmesin” diye dua ettik sevgilimle...

Ama bitti...



Bitti ama arşiv ne güne duruyor...

Dalıp dalıp arşive, bir kez daha dinliyorum...

“İzliyorum” mu demeliydim yoksa?..

Belki haklısınız çünkü ekranda yayınlandı...

Ama...

Sadece dinlemek bile harika...

Olağanüstü...

Mükemmel...

Muhteşem...



NOT:

Sorum şu:

Ata Demirer’e bahşedilen bu üstün yetenek sosyal ve beşerî adalet sınırlarını aşıyor mu, aşmıyor mu?..

ADAY OL


Sevgili emşerim Ata (Demirer)...

Nabıyın sen büle be kardaşçaazım...

Sen nası bi insansın be yaa?..

Bu nası şey büle be agacım...

[caption id="attachment_185801" align="alignnone" width="250"] Ata Demirer[/caption]



Şşşşş...

Accık beri bak kızanım...

Ani “kıskandım” desem kıskanmadım...

“Gıpta ettim” desem yalan olur...

Çünkülüm...

Gıpta etsem, senin gibi olabilmek için mücadele etmem lazım gelir anadın mı...

Ama...

Mümkün diil be agacım...

Aday ol, cumurbaşkanlığına sana destek vereyim...

Gözlerinden öperim...

SAAT GİBİ PROGRAM...


Sana gelince Ercan (Saatçi)...

Popüler bir televizyon kanalında dizi haricinde bir sohbet programının nasıl sükse yapacağını...

Nasıl izleyici kapacağını o kadar güzel gösterdin ki...

Tebrikler kardeşim...

Devam...

[caption id="attachment_185799" align="alignnone" width="297"] Ercan Saatçi[/caption]



Ve siz ey orkestra (Evet... Sayınız az müziğiniz çoktu çünkü...)...

Bir orkestranın başarısında ekip ve uyumun nasıl da değerli olduğunun timsaliydiniz adeta...

Hepinizin gözlerinden öper, en kısa zamanda sizi defalarca izlemeyi/dinlemeyi temenni ederim...

BİZ BİZE YETER MİYİZ?..


Liberal demokrat sistem uygulanan Güney Kore’nin kişi başına yıllık milli geliri 30 bin doları aşıyor...

Soydaşı ve sınır komşusu ve Kapalı ekonomi (Kendi kendine yetme iddiasındaki) modeli uygulanan Kuzey Kore’de ise 2.000 doların altında...



Liberal demokrat sistem uygulanan Güney Kore’de işsizlik oranı yüzde 4.2...

Hedef sıfır işsizlik olan kapalı ekonomi Kuzey Kore’de işsizlik oranı yüzde 25.6...

Ve...

Kuzey Kore petrolü, makineleri ve aksamlarıyla buğdayını ithal ediyor...

Yani...

O bile kendi kendine yetemiyor...



Ne demek mi istiyorum?..

“Hayali bırakın gerçeğe bakın” diyorum...

Günümüz dünyasında “Hiçbir ülke kendi kendine yetemez” diyorum...

Yetecek olsaydı...

Kuzey Kore sıfıra yakın ithalatıyla sürekli ticari fazla verirdi...

Ve...

“Kendi kendine yeterdi” diyorum...

DEVLET ADAMI KITLIĞI


Neden, dünyada “gelişmiş devlet” sayısı, “az gelişmiş” ya da “gelişmekte olan” ülke sayısından çok az?..

Çünkü dünyada...

Devlet adamlığı ile siyasetçiliği doğru harmanlayan politikacı sayısı çok az...



Oysa...

Devletleri başarıya götüren, siyasetçiler arasından çıkan başarılı devlet insanları...

Zira...

Devlet insanları halkın ve ülkenin geleceğini düşünürken...

Siyasetçiler, kişisel geleceklerinin ve halkın sırtından elde edecekleri kirli servetin hesabını yaparlar...

ÇOCUKLARIMIZIN TEYZESİ GİTTİ...


İki çocuğumuzun sevgilisi...

Güler yüzünden mest oldukları sevimli Ayşegül teyzelerini kaybettik...

80’li yılların ilk yarısıydı henüz...

[caption id="attachment_185800" align="alignnone" width="193"] Ayşegül Atik[/caption]



Caddebostan’daki evimizle onun (Eşi Ali Atik’le) çocuk giyim dükkanı arasında bir sokak vardı sadece...

Ve...

Oğlumuzla kızımız, o dükkanının önünden geçtiklerinde, annelerini ve beni elimizden tutup zorla içeri sokarlardı...



Bir süre sonra...

Asıl amaçlarının giysi ya da oyuncak almak değil...

Güler yüzlü, güzel gülüşlü Ayşegül teyzelerini görmek olduğunu anlamıştık sevgilimle...



Türk tiyatro ve sinemasının en değerli sanatçılarından biriydi...

Mekanı cennet, sevenlerinin başı sağ olsun...