Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Benim doğrularım

Canlarım:

Haberin yanlışı...

Ya da:

Yalanı olsa da...

Fikir:

Yalanı ve sahibine göre yanlışı olmayan bir:

Düşüncenin ürünüdür...



Ekonomi pozitif bilim değil sosyal bilimdir...

Pozitif bilimde önermeler laboratuvarda doğrulanır...

Sosyal bilimlerin laboratuvarı ise hayattır...



Pozitif bilimin konusu olan “Suyun kaynama noktası nedir?” sorusunun cevabı bile:

“Normal şartlar altında” diye başlar ve sonra “100 derece” diyerek bitirilir...



Sosyal bilim olan ekonomide...

Kişinin görüşlerini hiç itiraz etmeden:

“Doğru valla” diye kabullenmek ne kadar:

Haksızlık ise...

“Külliyen yanlış” diye itiraz etmek de o kadar:

Haksızlıktır...



Bütün başarı ya da başarısızlığı sadece...

Sisteme bağlamak...

Ne kadar eksik:

Bir önerme ise...

Bütün başarı ya da başarısızlığı sadece...

İnsana bağlamak da...

O kadar eksik bir:

Değerlendirmedir...



Görüşlerine ve kişiliğine saygı duyduğum Prof. Özgür Demirtaş’ın...

Her önermesi:

Kendi doğrusudur...

Dünkü SÖZCÜ’de okuduğum ve:

“Lütfen Okuyun, okutun” diye başlayan 20 maddelik paylaşımının bazı bölümlerine...

Kendi iktisadi görüşlerime göre yaptığım itirazlar da:

Benim doğrularımdır...

Demirtaş’ın doğrularına itirazlarım var


Ekonomi ve hatta hayat:

Ehemin, mühime tercihine göre belirlenir...



Soru şu:

Devleti yönetenler için...

Ekonomik veriler mi ehem?...

Yoksa:

Yurttaşların geleceği mi?..





Benim görüşüme göre...

Ülkeler:

Ekonomik verilerden ibaret değil...

Ülkeleri “vatan” yapan...

O ülkenin yurttaşları...

Yani...

O topraklar üzerinde yaşayan:

İnsanlardır...



O halde...

Siyasi iktidarlar için ehem olan:

Yurttaşların:

Refahı...

Huzuru...

Sağlığı...

Güvenliği...

Ve...

Demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti iken...



Mühim olan ise:

Ekonomik veriler:

Olmalı...

Hemen öfkelenmeyin


Merkez bankalarının kâr değil zarar etmesi gerektiğine inananlardanım....

O nedenle...

Merkez Bankası’nın yaratacağı parayı bankalara faizle satmasındansa...

Hazine’yi sıfır faizle borçlandırmasının daha doğru olduğu kanaatindeyim...

Bu konudaki düşüncemi açayım...





Maliye Bakanlığı vergi tarhından sorumlu olmalı...

(Tabii ki çok sıkı ve ahlâkî bir denetimle...).

Ama...

Hazine, vergi tahsilâtını özel sektöre devretmeli...



Özel sektör tahsilât işini (Elektrik ve doğalgaz tahsilâtını pek çok şirket ihaleyle verir...):

Tarh edilen vergi üzerinden alacağı:

“Yüzde” ile yapmalı...



Her mali yıl için üçer ay aralıklarla Hazine’ye borç senedi vermeli...

Hazine de aldığı borç senetlerini...

MB’dan aldığı borca karşılık ciro etmeli...



Böylece...

Hem devletin vergi alacağı birikmez...

Hem...

Devlet vergi tahsilâtını:

Zamanında yapar...

Hem de siyasi iktidarlar...

Zırt pırt vergi affı çıkarmazlar...



Durun canlarım...

Hemen öfkelenmeyin...

Demirtaş nasıl ki kendi doğrularını söylüyorsa...

Ben de:

Kendi doğrularımı söyledim...

Doğru karar


Saygıdeğer Demirtaş MB parasının doping ve hatta uyuşturucu etkisi yapacağını savunuyor...



Oysa canlarım...

Takviye vitaminleri doping olarak kabul edilmediği gibi...

Antidepresanlar da “uyuşturucu” değildir...

Burada önemli olan:

Ölçüdür...



İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in:

“İfrat (Aşırı fazla) ta tefrit (Aşırı az) te doğru değildir” deyişi bunun güzel örneklerinden biridir...



Osmanlı bilgeleri buna:

“Hayr-ül umuri evsatuha” demişlerdi...



Halk ise şöyle der:

“Azı karar, çoğu zarar, ortası yarar...”.



Yani canlarım...

Tehlikeli olan para MB’nın para yaratması değil...

Yaratılacak paranın miktarını ayarlamak...

Ve...

Yaratılan paranın piyasaya nasıl...

Ve hangi kurum ya da kurumlar aracılığıyla sokulacağına:

Doğru karar vermektir...

MB parası


Canlarım...

Bir hastaya çok ilaç yüklemek ne kadar tehlikeli ise...

İlacın yeterli miktarda verilmemesi de:

O kadar tehlikeli...



Demirtaş’ın analizlerinde “ölçü” tartışılmıyor...

Arz/Talep fiyatı piyasada oluşturur...

Ancak...

Para miktarı:

Ülkenin gayrı safi milli geliriyle de ilişkilidir...



Burada da önemli ve etkin olan...

Piyasa ve bankalardaki para miktarı değil...

Piyasada ve bankalarda...

Ne kadar Merkez Bankası parası:

Olduğudur...

Yani...

Merkez Bankası’nın pasifinde yer alan...

MB para miktarıdır...

Yalan yok


Merkez banklarının görev ve sorumluluğu:

Enflasyonla mücadele değil...

Fiyat istikrarını sağlamaktır...



Yani...

Fiyat artışının önüne geçmek kadar...

Fiyatların düşüşünü de önlemektir...



Lütfen bu gerçeği herkese söyleyelim...

Çünkü...

“Merkez Bankası’nın görev ve sorumluluğu enflasyonla mücadele etmektir” demek...:

Halka yalan söylemektir...

Resesyon


Bakın...

Merkez bankaları faiz arttırınca:

Piyasalar resesyon endişesi yaşamaya başladı...



Resesyon nedir?..

Tüketemeyen piyasaların...

Üretimi tahrik edemeyişi...

Sanayici/üreticinin üretimi kesmesi...

Ve eş zamanlı olarak:

İşçi çıkarmasıdır...



Hiçbir sanayici/üretici:

“İktidar emretti” diye üretim yapmaz...

“Satabilir miyim” sorusuna...

“Talep var, fiyatlar da kurtarıyor; satarım” cevabı verirse:

Üretir...



Türkiye’de...

Bugünkü gelir arzı...

İç piyasayı atakta tutmaya bile yetmiyor...

İhracat ise:

Dış borcu daha çok arttırıyor...



Çözüm ne?..

Çözüm:

Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti...

Uluslararası ilişkilerde güvenilir siyasi ve bürokratik irade...



Yazdıklarıma itirazı olanlara saygı duyarım...

Ama...

Bunlar da...

Benim görüşlerim...

İnanmak


Demirtaş diyor ki:

“Unutmayın: Bir şey kulağa çok hoş geliyorsa büyük ihtimal ile doğru değildir.”.



Sevgili Demirtaş:

Gerçekten sevdiğiniz...

Ve sizi sevdiğine inandığınız biri size:

“Seni seviyorum” derse...

Kulağınıza hoş gelmez mi?..

Hoş gelirse:

İnanmaz mısınız?..


Tuvalet kâğıdı


Demirtaş’a göre bankalar...

MB’dan düşük (O “ucuz” diyor) faizle aldığı parayı sanayiciye satacak...

Sanayici yatırım yapacak...

Haliyle istihdam yaratacak...

İş bulanların cebi para görecek...

Onlar da piyasayı canlandıracak...

Ama sonuç:

Basılan para:

Tuvalet kâğıdına dönüşecek...





Paranın tuvalet kâğıdına dönüşmesi:

Sonuçtur...

Ama...

Sebebinin sadece...

MB tarafından yaratılan para olduğuna ilişkin somut:

Hiçbir kanıt yoktur...

Çünkü...

Parayı tuvalet kâğıdına çevirecek para miktarının ne olduğuna ilişkin:

Mutlak bir görüş de yok...

Gelir arzı


Canlarım unutmadan:

Merkez Bankası’nın yarattığı parayı bankalara düşük faizle vermesiyle...

Hazine’yi sıfır faizle borçlandırıp...

Krediyi Hazine’nin kullandırması aynı şey değil...



MB, yarattığı sıfır maliyetli parayı bankalara tabii ki belirli bir faiz karşılığı verecek...

Yani:

Sıfır maliyetli paradan:

Para kazanacaktır...

Ancak...



Halk...

Gelir arzı yetersiz olduğu...

Ama...

Tüketmek de istediği için...

İhtiyaçlarını...

Bankalara faiz ödeyerek karşılayacaktır...