TBMM Genel Kurulu’nda sürpriz bir karşılaşma gerçekleşmiş…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis Başkanlığı seçimi için genel kurul salonuna gelen Devlet Bahçeli ile karşılaşmış…

Tıpkı Meclis’in açılış töreninde olduğu gibi tokalaşmışlar.

1 Ekim’deki karşılaşmalarında, “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah. Üzülme, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor, siyasetin gereği o…” diyen Bahçeli bu kez, “Sizi yakından takip ediyorum, çok hareketlisiniz maşallah. Başarılar diliyorum” demiş…

Özel ise Bahçeli’ye “Teşekkür ederim. Sağolun. Çok sağolun. Sağolun efendim” yanıtını vermiş…

★★★

Kimse kusura bakmasın; bunun adı tutarsızlıktır.

(Başka bir adı daha var ama cezaevleri yeterince dolu, bir de ben kalabalık etmeyeyim.)

O 23 saniyelik görüntüyü izlerken niye siyasetçi olmadığımı anladım.

Çünkü ben asla  böyle davranamam.…

O yüzden de benden siyasetçi miyasetçi olmaz!

★★★

Hatırlarsınız; Devlet Bahçeli daha üç hafta önce bir açıklama yaptı ve şunları söyledi:

 “İmar, ruhsat, iskan karşılığı korkunç bir rüşvet ve irtikap ağı kurulmuştur…”

 “Görünen odur ki, tuz kokmuş, belediye yönetimi kokuşmuştur.”

 “CHP Genel Başkanı’nın çabaları paçası tutuşan bir zavallının suç ve suçluyu örtbas etme aceleciliğidir.”

“Özel’in sözleri yüz kızartıcı ve ahmakçadır.”

“CHP Genel Başkanı’nın sözleri hukuksuzluğun zifiri karanlığına yuvarlanmış bir densizin sızlanışı, korku dolu bühtanıdır…”

★★★

Bu sözlerin içindeki hakaret küfür ve aşağılamaları ayıklayalım:

“Rüşvetçi, kokuşmuş, zavallı, ahmakça, densiz…”

Bir adam sizin arkanızdan bunları söyleyecek…

Sonra bir yerde karşılaşacaksınız; ayağa kalkacak ve hiçbir şey olmamış gibi “Çok hareketlisiniz maşallah” diyecek…

Siz de o pişkinliğe, “Teşekkür ederim. Sağolun. Çok sağ olun. Sağolun efendim” diye efendice yanıt vereceksiniz

★★★

İşte; ben bunu yapamam.

Arkamdan konuşan biri yüzüme karşı hiçbir şey olmamış gibi davranırsa, “Sen ne utanmaz, ne arlanmaz bir adamsın ulan” der, tokalaşmak için uzattığı eline de bir tane çakarım!

Sonra da gözlerinin içine bakıp, “Hadi bakalım, şimdi yüzüme karşı söyle… Kimmiş rüşvetçi, kokuşmuş, zavallı, ahmak, densiz” diye şarlarım.…

★★★

Özgür Bey’in yaptığı doğrudur, yanlıştır; bunu tartışmıyorum.…

Demek ki öyle uygun buluyor.…

Küfür, hakaret, aşağılama karşısında bile sakinliğini koruyabiliyor.…

Hatta üç sağol çekip araya bir de teşekkür sıkıştırıveriyor.

Kim bilir; belki de bu yüzden siyasette hızla yükseliyor…

Ben onun yerinde olsam, “S…rım böyle siyasetin içine” der, eczaneme dönerim.

“En İyi İlaç” yazısını da duvara asıp karşısına bir de Atatürk fotoğrafını koyarım!

Bir de sade kahve söyledim mi...…

Yemişim siyasetinizi!

En sevilen lider!

ORC Araştırma,  her yıl yaptığı “En Beğenilen Lider Araştırması”nın bu yılki sonuçlarını açıklamış…

Buna göre yaklaşık 20 yıldır hep birinci sırada çıkan Recep Tayyip Erdoğan ilk kez ikinci sıraya düşmüş…

Birinciliği yüzde 47.1’le Özgür Özel almış…

Erdoğan yüzde 44.2 ile ikinci olabilmiş.

Devlet Bahçeli yüzde 22.7’yle üçüncü, Ümit Özdağ yüzde 19.4’le dördüncü olmuş…

Bu araştırma bile gösteriyor ki “Kemal Bey’in CHP’ye dönme hayalleri”, hayal olarak kalacak.

Çünkü Özgür Özel’in bu saatten sonra o koltuktan inmesi, hayli zor görünüyor.

İzlediği bazı politikaları benimsemesem ve MHP Genel Başkanı karşısındaki tavrını fazla yumuşak bulsam da… Demek ki Özgür Bey doğru yolda…

Halktan daha iyi bilecek halim yok ya...

İzmir’de mutlu son!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grev dün sona erdi.

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası, sağduyulu bir adım attı ve Cemil Tugay’ın önerdiği ücret artışına razı oldu.

Şimdi sadece Genel-İş’ten ve DİSK’ten değil… Türk-İş ve bağlı sendikalarından da kamu kesimindeki işçiler adına yürütülecek toplu sözleşme görüşmelerinde aynı kararlılığı bekliyoruz.

Çünkü bugünkü yoksulluğun asıl nedeni olan siyasi iktidar, o görüşmelerde sendikanın karşısında olacak…

Bakalım sendikalar, her fırsatta yanlarında olan CHP’ye gösterdikleri direnci, yoksulluğun nedeni olan AKP iktidarına karşı da gösterebilecek mi?

GÜNÜN SORUSU

Yarın bayram… Sorum size:

Kapınıza gelen çocuklara vermek için şekerleri hazırladınız mı? Yoksa perdeleri kapatıp “evde yokmuş gibi” davranmak zorunda kalanlardan mısınız?