“Bebek gelin” olayının arkası
Değiştirmek istediği kurumların ya yönetimlerini ele geçirdi ya da ele geçiremediyse önce itibarsızlaştırdı sonra ele geçirdi.
Kimisini kapattı, kapatamadıysa da alternatifini açtı, sonra kapattı.
Anayasayı ve rejimi değiştirmek için kurulmuş olan iktidar, reform adı altında bir çalışma ile yoluna hep devam etti.
Yeri geldi halkı arkasına alıp referandumla anayasa değişikliği yaptı, yeri geldi kaldıramadığı maddenin alternatifini çıkardı.
Gün geldi kendisinden uzaklaşan muhafazakâr seçmeni tekrar kazanmak için imzaladığı sözleşmelerden çekildi, gün geldi Millet İttifakı’na gitmemeleri için kendi muhalefetini yarattı.
Halkı arkasına alabilmek için yeri ve zamanında gündem yaratarak bunu başardı.
Kimi olayları günü gelince kullanılmak üzere arşive kaldırdı, demlenmeye bıraktı. Günü gelince de ortaya çıkarıverdi…
İstanbul Sözleşmesi ile başlayan, kutsal birlikteliğimiz aileyi öne çıkararak başörtüsü kanun değişikliğinin gündeme gelmesini sağlayan iktidar, bebek gelin başlığı ile gündem oldu.
İktidar, tartıştırdığı her olayla 16 Nisan öncesi Cumhuriyet rejiminin ayakta kalan kanunlarını değiştirmeyi hedefliyor.
Medeni kanun da bunlardan birisidir.
Aile başta olmak üzere, miras, vesayet, mülkiyet, vb. kısacası, toplumsal ilişkilerimizi düzenleyen alanlarda bir kanun değişikliğine gidilecektir diye düşünüyorum.
Peki, niye bu kadar acele ediliyor?
Eski rejimin medeni kanunu ile seçime gitmeyeceği görülüyor.
Birincisi; 2023 seçimleri öncesi kaybettiği seçmeni Millet İttifakı’na kaptıran iktidar tekrar kazanmanın yollarını arıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın ifadesine göre mağdurun, 2020’den beri bakanlığın korumasında olduğunu öğreniyoruz.
Bakanlık hangi gerekçe ile aldı bu mağduru, yaşadıklarından dolayı peki, neden mahkeme Mayıs 2023’e kaldı?
Yazının özü sorunun cevabıdır!
İkincisine gelince de ABD emperyalizmi ve BOP eşbakanlığı, iktidar seçimi kaybetse bile BOP’un kanunları kalıcı olsun istiyor…
