Fırat Haber Ajansı’na göre, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 5’inci toplantısına katılan İnsan Hakları Derneği (İHD), ilginç açıklamalarda bulundu!

İkinci oturumun ilk sözünü İHD Eş Genel Başkanı Küçükbalaban aldı. Küçükbalaban, umut hakkının uygulanmasını, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartnamesi’nin uygulanmasını ve Türk Medeni Kanunu’nun kaldırılmasını talep etti!

Küçükbalaban, “Komisyon tarafından yapılacak çalışma ile Kürt toplumunda manevi değeri yüksek olan Şeyh Said, Seyid Rıza ve Said Nursi gibi büyüklerin mezar yerlerinin açıklanarak naaşlarının ailelere teslim edilmesi gerekmektedir” dedi. Gerici ve bölücü bir talep olan ana dilde eğitim yani etnik dilde eğitim yapılmasını da savunan İHD, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamayı talep etti. Aslında bugüne kadar komisyona gelen KCK’nın ve BOP görevlilerinin taleplerinden farklı bir şey söylemedi.

Yine yıllardır Atatürk rejimine karşı eylem yapan Cumartesi anneleri ve Barış anneleri, “Kürtçe resmi dil olsun” ve KCK elebaşına “umut hakkı” tanınsın talebinde bulundu! Barış Annesi diye adlandırılan Nezahat Teke, komisyonda Kürtçe konuşma talebinin reddedilmesine tepki göstererek, “Eğer kimliğim, dilim yoksa demek ki hala varlığım kabul edilmiyor. Kürt sorunu çözülecekse öncelikle anadil resmi dil olmalı, eğitim dili olmalı” dedi.

Barış Anneleri adına söz alan Sultan Bozkurt ise Türkçeyi yeterince bilmediği için kendini ifade edemediğini belirtti ve KCK elebaşı Öcalan’a umut hakkı tanınmasının istedi. Bozkurt, “Dilimize her türlü hakaret ve zorbalık yapıldı. Biz demokrasiyi, insan haklarını tanıyan bir devlet istiyoruz. Türkiye Devleti gibi bir devlet istemiyoruz” dedi!

“Atatürk’ün kurduğu bir devlet istemiyoruz” diyen Bozkurt’a, komisyon üyelerinden bir tepki gelse idi bölücü basına mutlaka düşerdi! Demek ki komisyon üyelerinden hiçbir tepki gelmedi...

Aynı gün, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis’te yürütülen komisyon çalışmaları için “Çatışmayı sonlandırmak ve kalıcı barış için komisyon Sayın Öcalan’ı dinlemeli” açıklamasını yaptı!

Komisyonun bölücü KCK elebaşı ile görüşmesini de talep etti! Doğan, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barışa Ses Ver” şiarıyla ülke genelinde etkinlikler düzenleyeceklerini de duyurdu. Ayrıca “Barış İstiyorum, çünkü” adlı bir kampanya başlatacaklarını da ekledi!

Yine aynı gün KCK ele başlarından Duran Kalkan da Medya Haber TV’ye konuştu. Sürecin(!), KCK elebaşı Öcalan’ın özgür olması beklentisi ile başladığını ifade eden Kalkan, KCK elebaşını “Kürt tarafının baş müzakerecisi” olarak tanımladı.

Baş müzakerecinin heyeti ile birlikte rehin tutulduğunu söyleyen Kalkan, “komisyon İmralı’ya gitmeli” önerisini de yadırgadığını ifade etti! “Önder Apo İmralı’da rehine konumunda kaldıkça komisyonun bir milim ilerlediğinden söz edilemez. Sadece konuşur durur. Bunu herkes bilmeli. Yani Türkçe ile konuşuyoruz, net de ifade ediyoruz. Kürt tarafı, örgütüyle, gerillasıyla, toplumuyla, silahlı-silahsız tüm direnme güçleriyle, kadınıyla, genciyle her şeyi net ortaya koyuyor. Her şey Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne bağlı” diye devam eden Kalkan, Bahçeli’nin “Gelsin Meclis’te, DEM Parti grubunda konuşsun” çağrısı gereği, KCK elebaşının TBMM’ye götürülmesi gerektiğini de ekledi!

Bu gidiş ile bu da olur! Kalkan’ın açıklamasına bakıldığında bu talepler kabul edilir ve uygulamaya geçirilir ise terör bitecektir! Tabi ki bitecektir Türkiye diye bir devlet olmayacağı için terör de olmayacaktır!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’un da süreç denen bu durumun yasal güvence altına alınması gerektiğini söyleyerek durumu hızlandırdı. DEM’in aynı şeyi istediği eklenirse Cumhur İttifakı’nın bir anayasal düzenleme yapacağı anlaşılıyor.

Aslında farklı farklı kesimlerden aynı taleplerin gelmesi ile milletimiz şaşkına çevriliyor. Böylelikle bir süre sonra tepkiler azalıyor ve bu bölücü gerici talepler normalleşiyor! Üstüne Türkiye solunun yüzyıl önce yanlış iliklediği ilk düğme de eklenince, iktidar güç kazanıyor...

Son söz; solum, Kemalist’im ve milliyetçiyim diyen hiç kimse bu gerici ve bölücü talepleri savunmaz!