Madem istenen bu, madem elde kalan bir bu, gelin bugün penguenlerin hayatını konuşalım. Koloni halinde yaşayan, onlara en iyi avı yakalayacağına inandıkları liderin peşine takılan yüzlerce penguenin hikayesini… Antarktika’nın dondurucu soğuğunda birlikte mutlu mesut hayatlarına devam eden, yan yana sıralanmış yüzlerce penguen hayal edin. Sırt sırta vermişler, rüzgara karşı direniyorlar. Kalkan olmuşlar, birbirlerini ısıtıyorlar. Buzulun üstünde, liderlerinin işaretini bekliyorlar. Balık sürüsü bulunduğunda lider önce onlara bir bakış atacak. Sonra öne eğilecek. Bu, avlanma başladı demek. Sonra hepsi hızla suya dalacak. Tek bir kural var: Lideri saniyelik bile olsa sorgulamamak!

★★★

Lideri sorgularsan av kaçar. İnanç bu. Bu yüzden onun yolunun tersine gidemezsin. Avlanmak için kendi yöntemini deneyemezsin. Peşinden onunla birlikte hızla suya dalmak zorundasın. Yoksa koloniden atılırsın. Bir köşede tek başına ölüme terk edilirsin. Penguen kolonisinde yaşam basittir aslında. Tam itaatten geçer. Lider üşümez, lider tökezlemez, lider kaymaz. Lider kolonisi için en iyisini bilir, en doğru adımı atar. Aksini düşünmek düzeni bozar.

★★★

Peki, ya liderin gittiği yol yol değilse? Ya atlayacağın suda bir tehlike varsa? Ya da mesela üzerinde yaşadığın buzdağı eriyorsa ve kimse farkında değilse? Son bahsettiğim, Harvard Business School’dan Emeritus Prof. Dr. John P. Kotter’ın “Our Iceberg Is Melting” (Buzdağımız Eriyor) kitabında anlatılan sembolik bir hikaye. Antarktika’da bir grup penguen… Koloni halinde keyifle hayatlarına devam ediyor. Fred isimli bir penguen üzerinde yaşadıkları buzdağının eridiğini fark ediyor. “Tehlike var” diyor. Ancak ona kimse kulak vermiyor. Çünkü penguenler alıştıkları düzenin konforunu, değişimin belirsizliğine tercih ediyor. Soğuk suya atlamak, yan yana durmaktan daha ürkütücü geliyor. Penguenler riski görmüyor, önlem almıyor. Liderin kararını sorgulamıyor, değişime direnç gösteriyor. Fred tek başına karar vericileri ikna etmek için çok büyük bir mücadeleye girişiyor.

★★★

Neyse ki, kurgu bu hikayede Fred şanslı. Dışlanmayı göze alarak girdiği riske değiyor. Tehlikeyi anlatabiliyor. Koloni zor ama güvenli bir şekilde başka bir buzdağına geçiyor. Ancak dünyanın dört bir yanında başka “Fred”ler büyük mücadeleler içinde. Buz kütleleri erirken, liderler ortasına çıkmış, “Buzdağımızda sorun yok, bu sadece küresel ısınma yalanı” diye bağırıyor. “Fred”ler ise eriyen buzdağının tepesinde, kolonileri hayatta kalsın diye mücadele içinde.

İzah-mizah birbirine girince…

Son 48 saatte yaşadıklarımızdan potpori... Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu savunan avukat Mehmet Pehlivan gözaltına alındı. Avukat avukata ihtiyaç duydu. İmamoğlu, yani müvekkil “Avukatımı serbest bırakın” diye mesaj paylaştı, isyan etti. “Pikaçu” sokaklarda biber gazından kaçtı. Ajanlıkla suçlandı. “Dış minnaklar” tarafından sahaya sürüldüğü iddia edildi. Ona destek için penguen, kurbağa, tavşan ve Noel Baba Alaçatı gişelerden yola çıktı. CHP, İmamoğlu cezalarına tepki göstermek için RTÜK önünde eylem yapmak istedi. Polis CHP’nin otobüsünü kaçırdı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır “İnsan otobüs çalar mı?” diye feryat etti. Yeni rektör atamasına birkaç ay kalmışken, Boğaziçi Üniversitesi’nin “kayyum” diye tepki gösterilen rektörü Naci İnci 4,5 yıl sonra şahane bir fikir buldu. Emri verdi. Kendisine sırt dönülerek eylem yapılan alana hayvan gübresi döktürdü. Akademisyenlere “İsterseniz alana girebilirsiniz” izni verildi. İzahı olmayan olayların mizahı oluyor. Hem de distopik mizahı...