Bahçeli, salı günü 12 adalar ile ilgili açıklamada bulundu.
TBMM Grup Toplantısı’nda “12 Ada gasp edilmiş, Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalınmıştır. Türkiye 12 Adasız yaşasa bile, 12 Adanın Türkiyesiz yaşaması ham bir hayaldir” dedi.
Eski Türkiye rejimi olsaydı bu söylemlerin bir anlamı olurdu.
Annan Planı’na evet denildikten sonra adaların statüsünün nasıl değiştiğini bilmemesi de mümkün değildir.
Ayrıca Anadolu Ajansı’nın haberine göre 25 Ocak’ta Yunanistan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak.
Bahçeli’nin bu çıkışı kime yarar sağlar diye düşünüyorum?
Eski Türkiye rejimi olsaydı bu söylemlerin bir anlamı olurdu.
Annan Planı’na “Evet” denildikten sonra adaların statüsünün nasıl değiştiğini bilmemesi de mümkün değildir.
Eğer Bahçeli, “KCK elebaşı gelsin TBMM’de konuşsun” çağrısına, gelen tepkileri “Nasıl yumuşatırım” derdinde ise bu tutmaz.
Milletimizden benzer tepki gören Sırrı Süreyya Önder de tepkileri yumuşatmak için açıklamada bulundu.
“Çok spekülatif tartışmalar oluyor. İnanın silah kadar zarar veren bir dil bu. ‘Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil’ falan. Arkadaşlar, gündemimizde ne böyle bir şey var ne bunu tartıştık ne de bunun iması yapıldı. Böyle bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır...” dedi.
Ülkenin birliğini ve dirliğini bozmayı hedefleyen başlıklar gündemde yok ise neyin barışı konuşuluyor!
Sahi barışın içeriği nedir?
★★★
12 Ocak’ta Ekopolitik Düşünce Merkezi “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” başlıklı sempozyum düzenledi.
Sempozyuma katılan Bülent Arınç, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Benzer etkinliklerin kapanış konuşmasını genelde ev sahipleri yapar.
Sempozyumun kapanış konuşmasını da eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı AKP’li Bülent Arınç yaptı!
Konuşmasında, “Sosyoloji değişti, inanç değişti, bunda hepimizin payı var” ifadelerine yer veren Arınç, “Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz bir güneş vardır. Gece sıkıntı, karanlık, yok oluş demek. Buna yenilmeyeceğiz. Şafağın sökmesi gecenin en koyu zamanına denk gelir” dedi.
Ayrıca, “Demokrasi ortak paydamız olmalı. Demokrasi bize karar mekanizmalarında yer verir. Türkiye’de cumhuriyet her zaman var var olacaktır ama tek başına cumhuriyet bir şey ifade etmiyor onu demokrasiyle taçlandırmamız lazım” ifadelerine yer verdi.
Önceki çözüm sürecinde aktif rol aldığını, ancak “örgütün ihanet ettiğini” söyleyen Bülent Arınç, “Belki bizim de hatalarımız olmuştur” diye devam etti.
Yeni sürece ilişkin, “Çağrı yapılsın, silah bırakılsın. Bu, işin yüzde 10’u. Kalan yüzde 90’ı ne olacak? Anadilde eğitim istiyorlardı, vatandaşlık için anayasal tanım istiyorlardı” diye de ekledi.
Arınç, “Bu süreç bizzat MHP tarafından yönetilmeli.”
“Deneyimli değiller ama yapacaklarına inanıyorum. Şüphesiz iyi insanlardan bir heyet oluşturacaklardır. Onlar da sorumluluk almış olacaklardır” dedi.
Hem Bahçeli’nin hem de Sırrı Süreyya Önder’in toplumu yumuşatma söylemlerinin çerçevesini Arınç çizmiş.
Ne yaparsanız yapın kimseyi ürkütmeden yapın deniyor...
★★★
Çözüm sürecinde, KCK elebaşının mektubunu okuyan Prof. Dr. Ali Kemal Özcan’ın, 14 Ocak’ta TELE1’deki açıklamaları dikkat çekiciydi.
KCK elebaşının silah bırakma ile ilgili olarak sadece Türkiye’ye karşı silah bırakın çağrısı yapağacağını söyledi.
Yani silah bırakma yok!
Diğer söyledikleri de KCK elebaşının yazdığı kitapların içeriği ile örtüşmüyor.
Daha da önemlisi ABD’nin bölgedeki planlarında Ali Kemal Özcan’ın dediği gibi büyüyen bir Türkiye yok...
Sonuç olarak, Türkiye’nin üniter yapısı, üniter birlik korunuyor diyerek tehlikeye atılıyor...