Uzun ara sona erdi, MHP lideri yeniden grup toplantısında konuşacak.
Olağandır, gözler Bahçeli’de olacak ve ilk sözlerinin manşetlere taşınma olasılığı yüksek olacak.
Fakat bu yazı, grup toplantısından sonra bayatlamayacak çünkü asıl söylemler girizgah sonrası paylaşılacak.
Bahçeli’nin gövdesini koyduğu “Terörsüz Türkiye” süreciyle paralel giden bir savaş gerçeğimiz var, MHP liderinin İsrail uyarıları da bunu ortaya koyuyor.
Meclis’te komisyonun yaz bitmeden oluşturulması gerektiği artık anlaşıldı. Meclis Başkanı Kurtulmuş’un davetleri ve bu davetlere gelen geri dönüşler epey belirleyici.
Komisyondan süreç de anayasa da ittifak da ötekileştirme de çıkacak gibi görünüyor. Rollerin ne olacağı konusunda zaten herkesin bir doğru tahmini var.
Yakında fazlasını göreceğiz.
KÖŞENİN GÖZÜ
“Fatih Altaylı
CİNE 5’te canlı yayına çağırdı. Partiyi yeni kurduğu dönemde Sayın Cumhurbaşkanı Ankara Devlet Güvenlik savcısınca tutuklanmaya sevk edilmişti. Tutuklama yanlış olur dedik. Tutuklama olmadı. DGM’de o zamanki avukatı sayın Hayati Yazıcı vardı, kendisi daha iyi değerlendirir: DGM’leri arar hale mi geldik? Altaylı o programda dönemin merkez medyasının malum tutumuna aykırı bir tavır sergilemişti.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi Prof. Adem Sözüer...
2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Hukuku Reformu’nun baş mimarlarından...
Şu an ne uygulanıyorsa, ne kullanılıyorsa o maddelerin kalem oynatanı...
Biz onu son zamanlarda; İmamoğlu davasında yazdığı bilimsel mütalaadan biliyoruz.
İmamoğlu’nun “Olan Diploma” basın toplantısında da yer almış ve uzun uzun “Hukuk böyle bir şey değildir” vurgusunu anlatmaya çabalamıştı.
Fatih Altaylı’nın tutuklanmasıyla birlikte yaptığı hatırlatma ise henüz sadece AK Parti Genel Başkanı iken Erdoğan’ın yaşadıklarında hukuku nasıl savunduğunu hatırlatmaktı.
X’teki mesajının altına bir de şu arşivi iliştirmişti Sözüer, tarihiyle hatırlatalım.
26 Nisan 2002. Kasım seçimlerine bir geri sayım var...
O günkü Milliyet şöyle haberleştirmiş olan biteni:
“Savcılık sorgusunun tamam-lanmasının ardından Erdoğan’ın serbest bırakılması beklenirken Nuh Mete Yüksel sürpriz bir kararla, Erdoğan’ın, TCK’nın 146/2. maddesinde tanımlanan “anayasal düzeni değiştirmeye eylemli kalkışmak” suçuna göre tutuklanmasını istedi. Alınan bilgiye göre Erdoğan, savcılık ve yedek hâkimlikte verdiği ifadede, Rize konuşmasını inkâr etmedi, ancak tamamen de sahiplenmedi. Sözlerin kendisine ait olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bunlar o günün koşulları altında söylenmiş sözlerdir. Şimdi doğru olduğunu iddia etmiyorum. Ben de değiştim” dedi. Erdoğan’ın ifadesinde kurtuluş savaşından övgüyle bahsettiği, “Türk milleti ordusuyla, halkıyla bu devleti kurmuştur” dediği öğrenildi.”
Yani Sözüer diyor ki; “Böyle bir atmosferde nasıl hukukun yanında durduysam, şimdi de oradayım. Ama siz değilsiniz...”
KÖŞENİN SÖZÜ
“Üzerinde hiçbir şey yoksa güzel bir tabak ne işe yarar?” - Felemenk atasözü.