Korkusuz

Babacan, ruh çağırma seanslarına başladı!..

Babacan, ruh çağırma seanslarına başladı!..
Abdullah Gül’ün şemsiyesi (İngilizcesi:umbrella-aht-) altında yeni parti kurma çalışmalarını sürdüren Ali Babacan’ın uzun süredir devam eden sessizliğini bozup bir televizyon kanalında konuşmasıyla dünden itibaren iç siyasette CHP’ye kilitlenen gündem biraz değişebildi. Uzun televizyon programı, AKP çevrelerinde ve özellikle Saray’da dikkatle takip edildi. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce analizlerinin yerini Ali Babacan almaya başladı.

Ali Babacan’ın hedeflerini anlattığı televizyon programından sonra iktidar kulislerinde öne çıkan yorumların ana başlıklarını şöyle sıralayabilirim;

“Genel başkandan ziyade organizatör görüntüsü verdi”, ”Ekip kim?”, ”Kadroda AKP’liler çoğunlukta olamayacak diyor. ABD’de ve yurt dışında yaşayan bazı isimler bazı  profesörlerle görüşmeler yapıyorlar. Onlar gelirse ne olur?”, “2003 yılındaki AKP ruhunu geri çağırma seansı”…

Ali Babacan’ın açıklamalarından sonra siyasi kulislerde oluşan havayı, “temkinli iyimserlik” diye fotoğraflayabilirim. İktidara yakın anket şirketi MAK’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat ile konuştum. Program ardından bir ölçüm yapıp yapmadıklarını sordum. Ekiplerin saha araştırmasına başladığını kaydeden Kulat, “Babacan konuşmadan önce bazı veriler var elimizde. AKP’de oy düşüşü görüyoruz. Bu dramatik bir düşüş. Oran olarak ciddi bir düşüş ama bu seçmen başka bir yere de gitmiyor mevcut partiler üzerinden baktığınızda. Total de yüzde 25’leri bulan AKP seçmeninin dörtte biri diyebileceğimiz seçmen başka bir yere gitmiyor. Bunlar yeni partilere ne kadar gider, doğru bir analiz olmaz çünkü partiler daha kurulmamış. Sokakta vatandaşta bir beklenti var ama onu şu anda biz de göremiyoruz” dedi. Mehmet Ali Kulat, Babacan’ın açıklamalarını genel olarak şöyle değerlendirdi;

“Konuşma içeriğini çok dolu buldum. Özgüven var. Vatandaşın beklentisi ekonomi ve dış kaynak üzerine yoğunlaşmış durumda ben bu işi hallederim havasını hissettim. Hükümetin ekonomide durumunun iyi olmadığını yüksek sesle söyleyebilmek önemliydi. Kimlerle yola çıktığı meselesi önemli.”

★★★

Ali Babacan’ın AKP’nin kuruluş felsefesine yaptığı göndermeler çok dikkat çekiciydi. Bu beraberinde, samimiyet sorgulamasını da getirdi. Babacan’ın 2003 yılına dönük yaptığı “ruh çağırma seansı” başarılı olabilecek mi?.. Yoksa lafta mı kalacak?.. Kulislerde bu konuda çok farklı yorumlar yapılıyor. Babacan’ın vitrininde olduğu bilinen bazı eski AKP’lilere dönük - özellikle FETÖ iltisaklı- eleştirilere tatmin edici yanıtlar bulunabilmiş değil. 2003 yılında o zamanki şartlara göre, eleştiri dozajı oldukça yüksek bir mektup ile AKP’den ilk istifa eden İstanbul eski milletvekili Emin Şirin’i aradım. Şirin, “İyi bir konuşma oldu. Babacan, bazı konuları açıklıkla anlattı bazılarına da değinmedi. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu istifa ederken yayınladıkları manifestolar var. Bakarsanız, 16 sene sonra benim istifa mektubumda söylediklerimi söylüyorlar. Bu iyi bir şey bir yerde” diyerek söze başladı. Emin Şirin’in değerlendirmesi şöyle;

“Ali Babacan bugüne kadar şaibeye bulaşmadı. Getirdiği fikirler gayet iyi ama benim tereddüttüm orada.

Birincisi, kimlerle beraber olacak?.. Türkiye’ye faydası olacağına inanmadığım kişilerle beraber olacaksa bu çok sıkıntılı başlangıç yaratır.

İkincisi, Ali Babacan’ın sorumlu olduğu sürede bağlı olduğu kurumlarda dünya kadar şaibeli, suiistimal iddialı işler oldu. Bunlarda dikkatine getirildi yolsuzluk konusunda. Sanki, AKP’nin bütün döneminde kendinin de sorumlu olduğu dönemde hiçbir yolsuzluk yokmuş gibi, bu konuların üzerine hiç gidilmedi. Dolayısıyla yolsuzluklar konusunda ne kadar hassas olacağının garantisi nedir diye bende giderilmesi gereken bir tereddüt var.

Üçüncü konu, Muhakkak ki genç insanlarla harekete edecek, fikirler gayet güzel. İyi güzel de eski icraatlarına baktığımız zaman şimdi ne değişti de bunları bu şekilde icra edeceğini söylüyor ve bunun garantisi  nedir?..

Konuşmasında önemli bir şey söyledi ama muğlak konuştu. ‘Hatası ile sevabı ile o dönemin mesuliyetine biz de iştirak ediyoruz’ dedi. Hatta ‘günah’ lafını kullandı. Nedir bu günahları? Bunu somut olarak anlatması lazım. Neydi sıkıntılar? O dönemin günahları neler?.. Bunları bize bir somutlaştırması lazım. Bunların tekerrür etmeyeceğini nasıl garanti ediyor?.. Kendisine niye güveneceğiz? Onları anlatması lazım. Bunları tereddütle sormuyorum, bir eksiklik kaldı diye düşünüyorum. Adaletteki ve eğitimdeki yozlaşmayı ne şekilde toparlayacak? Tarikatları nasıl durduracak? İnsan hakları ortamını nasıl kuracak? Yolsuzlukların olmadığı bir Türkiye’yi nasıl temin edecek?.. Somut olarak bunları duyarsak hakikaten Allah yolunu açık etsin deriz. “

İçime bir kurt düştü!.. Babacan’ın ilgi ile takip edilen açıklamalarından sonra “Saray’a giden CHP’li” nin ardından Saray’a giden Gülcü tartışmaları vizyona sokulur mu?..