Korkusuz
Ümit Zileli

AST bir başyapıttır!..

Ankara Sanat Tiyatrosu 6 Aralık 1963 yılında Asaf Çiğiltepe öncülüğünde kurulduğunda ben henüz bebek denilebilecek yaştaydım...

Açılış oyunu olan “Godot’yu Beklerken” arşivlerden öğrendiğim kadarıyla büyük sükse yapmış, uzun süre kapalı gişe oynamıştı... Ben bu muhteşem oyunu uzun yıllar sonra ilk gençlik yıllarımda izleme şansı bulacaktım...

Ama o sahnede gözyaşları içinde ya da kahkahalarla izlediğim çok eser oldu. Mesela İsmet Küntay’ın yazdığı, Rutkay Aziz’in yönettiği ve rol aldığı, Rana Cabbar’ın, Savaş Yurttaş’ın Meral Niron’un sahnede devleştiği “403. Kilometre” eserini nasıl unutabilirim...

Hayata bakışımı derinden etkileyen, kişiliğimin oluşmasına muazzam katkıları olan o kadar çok oyun izledim ki AST’da; Maksim Gorki’nin eşsiz romanı “Ana”sını, sevgili Uğur Mumcu’nun “Sakıncalı Piyade”sini, nasıl unutabilirim... Timur Selçuk’un şahane oyun müzikleri hala kulaklarımda..

Yeni bir oyun başladığında, saatler önceden gelir, sıraya girer biletimizi alırdık. Yoksa yer bulmak mümkün olmazdı. Bir oyunu ilk izlemenin tadı anlatılmazdı; etrafa hava atacağımız, oyun üzerinde günlerce “ukalalık” yapacağımız kocaman bir fırsattı biz yeni yetmeler için, ne büyük bir keyifti bilemezsiniz... Hele sonraki yıllarda tanışma fırsatı bulduğum sanatçılar, mesela çok erken yitirdiğimiz sevgili Yaman Okay, mesela sevgili Rutkay Aziz gibi abide isimlerin dostluğunu kazanmak da bir başka mutluluk oldu benim için...

Tiyatro tıklım tıklım dolduğunda, seyirci geri çevrilemeyince elden geldiğince kenar kısımlara sandalye konulurdu. Gençler ise basamaklara oturmaya bile razıydı...

Gençliğimin en kutsal, en mutluluk veren anılarının ilk sıralarında büyük bir teşekkür duygusuyla hep AST gelir.

-Beni, bizleri hayata hazırladığı, iyiliği, güzelliği, sefalete karşı direnci, zulme karşı dik duruşu, insan olmanın erdemlerini öğrettiği için...

Doğum gününde kapanmak!..


AST, önceki gün perdelerini indirdi!

Hem de perdelerini ilk kez açtığı 1963’ten 58 yıl sonra hem de açıldığı gün olan 6 Aralık’ta koca tiyatronun kapıları kapandı... AST’ın duyurusu yürek acıtıcıydı:

-58 yıldır her türlü maddi zorluklara rağmen perdelerini açtığımız salonumuzu ayakta tutmak için her türlü fedakarlığı gösterdik...

AST yönetimi, son dört sezondur Yeşim Dorman’a ait oyunla kapalı gişe oynarken, salgın hastalık süreciyle yüz yüze gelince salonlarını kurtarmak adına birçok girişimde bulunmuş, yığınla görüşme yapmış ancak hepsi sonuçsuz kalmıştı! Duyurunun insanın yüreğine hançer gibi saplanan kısmı ise şöyleydi:

-1963 yılından beri aynı adreste perdelerini açan salonumuz, şimdi bir otel, otopark veya bir mağazanın deposu olmakla karşı karşıya kalmıştır!

Ankara’da sayısız otel, otopark, mağaza bulabilirsiniz; ancak duvarlarına, kulislerine, seyirci koltuklarına nakşolmuş yüzlerce sanatçının repliğini, milyonlarca alkışı, ülkenin yüzakı sanatçıların resmi geçidini, milyarlar harcasanız bulamayacağınız hatıraları isteseniz de, yalvarsanız da asla bulamaz, elde edemezsiniz!

-Ülkenin başkentine böylesine yakışan bir başyapıt bir daha asla olmaz, olamaz!

Bir ihtimal daha var!


AST, açıklamasında bir müjde de verdi aslına bakarsanız:

-58. yılımızda da varoluş çizgimizden hiçbir şekilde ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz...

Nasıl olacaktı peki bu? Bilkent Üniversitesi, asil bir davranışla tiyatroya kucak açmış, Bilkent Sahne’yi AST’a tahsis etmişti. Oyunlar artık burada sahnelenecekti...

Bilkent’e yürekten teşekkür etmek gerek. Ancak 58 yılın anılarını, oyunlarını, dev sanatçılarını, müziklerini barındıran o salon kurtarılamaz mı diye düşünürken bir ışık belirdi!.. Ankaralı bir gazeteci arkadaşımız Ünsal Ünlü, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile görüştüğünü belirterek şu mesajı paylaştı:

-Başkan bu konuyla ilgili adım atacağını söyledi!

Sayın Yavaş’a bir Ankaralı gazeteci olarak benim de bir mesajım olacak:

-Sayın Başkan, Ankara’yla özdeşleşmiş, büyük sanatçılar yetiştirmiş, inanılmaz oyunlar sahnelemiş olan Ankara Sanat Tiyatrosu o sahneyi sonuna kadar hak etmiş  bir tiyatrodur. Bir başka deyişle AST bir başyapıttır... Böyle bir tiyatronun, “para” gibi gerçekten ucuz bir nedenle 58 yıllık salonundan koparılması sanata karşı işlenebilecek en büyük suçtur. Bu “cinayeti” önlerseniz, Başkentin tarihinde mümtaz bir yeriniz olacaktır. Saygılarımla...