Gazeteci İsmail Saymaz, Devlet Bahçeli’nin birkaç gün önce milletvekilleriyle gerçekleştirdiği toplantıda, “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun. Biri Kürt, diğeri Alevi olsun” dediğini söyledi.

Bravo!

Ülke yanıyor, ekonomi çökmüş, adalet yerle bir...

Ama Bahçeli hala “kimlik siyaseti” yapıyor!

Bu milletin en büyük derdi, Alevi ya da Kürt birinin cumhurbaşkanı yardımcısı olmaması mı?

Yoksa çocuğuna süt alamaması mı?

Ay sonunu görememesi mi?

Bunlar ortadayken,  sen tut hala Alevi-Kürt parantezinin içine  sıkıştır bu halkı!

Yetmedi mi artık?

★★★

Bu ülkenin derdi kimlik değil; geçim!

Bahçeli’nin derdi ise sadece ve sadece seçim!

Adaletsizlik, açlık, sefalet, sömürü, torpil, liyakatsızlık umurunda bile değil...

O, “Nasıl olur da Erdoğan’ın oylarını birkaç puan yükseltirim”in derdinde?

Bu yüzden hala “vitrin” yapmakla uğraşıyor:

Sanki Alevi bir yardımcı gelince cemevleri ibadethane sayılacak; Kürt yardımcı, yüzlerce yıldır birikmiş sorunları çözecek...

★★★

Madem Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanına yardımcı seçiyor; kendisine yardımcı olayım.

Cumhurbaşkanının yardımcılarından biri mutlaka emekli olmalı...

Diğeri de asgari ücretle geçinmeye çalışan bir işçi!

Çünkü Türkiye’nin asıl sorunu etnik ya da dini kimlik değil; ekonomik kimliktir!

Alevi de olsan, Sünni de...

Kürt de olsan, Türk de...

Pazarda domatesin, markette peynirin, kasapta etin fiyatı değişmiyor!

★★★

Bugün 77 yaşında olan Devlet Bey, 58 yıldır sadece “kan ve din” siyaseti yapıyor.

Bir kez olsun yoksulluğun, gelir dağılımındaki adaletsizliğin, sömürünün, talanın hesabını sormayı aklına bile getirdi mi?

Hayır!

Çünkü onun görevi halkın sorunlarını çözmek değil, sorun yaratmak...

Genel Başkan seçildiği günden bu yana, yani 28 yıldır hiç yılmadan bu iki konuyu kaşıyıp duruyor ...

“Asıl mesele”yi unutturmaya çalışıyor!

O da bu görevin hakkını ne yazık ki fazlasıyla veriyor!

10 Kasım korkusu!

Milli Eğitim’i tarikatlara ve cemaatlere yem eden, sınavlardaki soru çalmaları aklamaya kalkan küfürbaz Milli Eğitim Bakanı, kamuoyunda yaygın lakabıyla “jet profesör” Yusuf Tekin şimdi de bu yılki 10 Kasım Anma Töreni’ne “çektiği operasyonla” gündeme geldi.

Tekin yayınladığı bir kararnameyle önümüzdeki öğretim yılında ilk ara tatili 10 Kasım’da başlatma kararı aldıklarını açıkladı.

Böylece Atatürk’ün yurt çapındaki okullarda anılmasını engellemeye kalkıştı.

Bunun adı gaflet, dalalet ve hatta...

Devamını siz biliyorsunuz zaten!

★★★

Hiçbir mazeret bu aymazlığı haklı çıkarmaz...

Tatili bir hafta erkene al; ya da bir hafta sonra yap ne değişir?

Hiçbir şey...

Ama amaç Atatürk aleyhine bir şeyler yapıp, yıllar önce  “Her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor. 10 Kasım’larda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” diyen kişiye yaranmaksa, bakan olmuşsun zaten...

Daha neyin peşindesin?

Amacın görevden alınmayı engellemekse merak etme, bu kafayı taşıdığın sürece, o irade senden asla vazgeçmez. Nereden bulacak senin gibisini?

★★★

Bak bugün daha Temmuz’un 21’i... Yani 10 Kasım’a 3 ay 20 gün var... Bugünden uyarıyorum seni...

O 10 Kasım törenleri o okullarda ya YA-PI-LA-CAK, ya da YA-PI-LA-CAK!

İzin versen de vermesen de...

Bunun adı işkence!

Beylikdüzü’nün tutuklu Belediye Başkanı Mehmut Murat Çalık, geçtiğimiz günlerde lenfoma ameliyatı oldu.

Ameliyat olduğu hastane, durumunun kritik olduğunu ve acilen tahliye edilmesi gerektiğini belirten bir rapor verdi.

Bu rapor, Adli Tıp Kurumu’nca yeterli bulunmadı...

Çalık, bu süreçte hasta hasta İzmir-İstanbul arasında defalarca getirilip götürüldü.

Annesine, kızkardeşlerine, eşine kan kusturuldu.

Bunun adı işkencedir.

Ve...

İşkence, insanlık suçudur!

GÜNÜN SORUSU

Galatasaray transferi yılan hikayesine dönen Victor Osimhen’i 75 milyon Euro’ya Napoli’den transfer etti. Bir son dakika engeli çıkmadıysa sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde imzaların atılmış olması gerekiyor...

Sorum, bir taraftar olarak Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’e:

Sosyal medyada bu transferin gerçekleşmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan parasal destek istediğiniz iddia ediliyor. Doğru mu? Doğruysa, Cumhurbaşkanı o parayı size kendi cebinden mi, Cumhurbaşkanlığı’nın resmi hesaplarından mı yoksa örtülü ödenekten mi verdi?