Korkusuz

AKP o heykelin gözünü açtı ve... 

AKP o heykelin gözünü açtı ve... 
GEZİ davasında verilen karar vicdanları kanattı ve infiale yol açtı. Öyle ki; AKP 25 ve 26. Dönem Milletvekili Hüseyin Kocabıyık bile ‘’Bu kadar da olmaz’’ minvalinde bir twit attı. Kocabıyık’ın bu twiti, o denli etki yarattı ki; eski vekilin eşi Uşak Valisi Funda Kocabıyık, ışık hızıyla görevden alındı. AKP böylece, en üst perdeden, ‘’Gezi Davası kararını sakın eleştirmeyin’’ mesajı verdi.

ARINÇ’TAN ‘YUMUŞAK GEÇİŞ…’

AKP’li Bülent Arınç bu mesajı almış olacak ki; yargı kararını açıktan eleştirmek yerine, davalarda adaletin sağlanmasını öğütleyen bir ayeti paylaştı.

GEZİ direnişi döneminde hükümette etkili bir görevde bulunan Arınç, karara yönelik eleştirisini bu kez isim vermeden ve olay belirtmeden dile getirdi. Tıpkı eski AKP’liler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi… Zira her ikisi de alınan kararı kenarından köşesinden ve yuvarlak laflarla eleştirdi ama dilleri bir türlü GEZİ demeye varmadı…

MEĞER GÜL DE ÇOK ÜZÜLMÜŞ…

Eski – yeni AKP’liler içinde GEZİ Davası’nda çıkan sonuca yönelik en net eleştiriyi ise AKP’li 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptı.

T24’ten Murat Sabuncu’ya konuşan Gül, “AİHM içtihatlarının yargı sürecinde dikkate alınmamış olması hem kabul edilemez hem de çok üzücü. Parçası olduğumuz modern dünyadan ne kadar kopuk olduğumuzu göstermesi açısından da ayrıca utanç verici’’ dedi.

O ZAMAN SUSMUŞTU…

Abdullah Gül, GEZİ direnişi döneminde bu ülkenin en yetkili makamında oturuyordu. Cumhurbaşkanı idi… Ve Gül’ün Cumhurbaşkanlığı makamında oturduğu günlerde, Gezi’de evladımız polis şiddeti yüzünden hayatını, 8 gencimiz ise yine polis şiddeti yüzünden gözünü kaybetti.

Gül, sanki kendisi hiçbir şeyden sorumlu değilmiş gibi hala çıkıp konuşabiliyor.

Bugün yargının içine düşürüldüğü durumdan Recep Tayyip Erdoğan ne denli sorumlu ise Abdullah Gül de aynı derecede sorumludur! Çünkü; her şeyi birlikte yaptılar! Ve o günlerde pek mutlu mesuttular.…

Devam edelim…


Bu fotoğrafı unutmadık!


İşte yargının bugünlere gelmesindeki en önemli kilometre taşlarından ve Gül’ün sözde şikayetçi olduğu “Partili Yargı’’ düzeninin kurulmasına zemin hazırlanan o günlerden bir fotoğraf.

Tarih: 26 Nisan 2009

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin AYM Başkanı Haşim Kılıç, AYM’nin yeni binasının açılış törenindeler. Aynı gün, binanın girişine konulan yeni ‘Adalet Tanrıçası’ heykelinin açılışını da yapacaklar.

Heykeltıraş Aslan Başpınar’ın tasarladığı heykelin üstündeki örtü açılınca, Gül, Erdoğan ve Kılıç pek bir mutlu olur. Bu mutluluk yüzlerine de yansır. Zira, evrensel hukukun sembollerinden biri olan Adalet Tanrıçası Themis’in ‘gözleri kapalı’ heykeli gitmiş, yerine ‘gözleri açılmış’ ‘Anadolu Bacısı’ heykeli gelmiştir!

Peki bir heykelin ‘gözlerinin açık’ ya da ‘kapalı olması’ neyi ifade eder?

Heykelin gözlerinin açılması, Gül ve Erdoğan’ı neden memnun etmiştir?

PEK MUTLUYDU…

Bugün Gezi Davası kararı için timsah gözyaşı döken Gül, o günlerde, ‘gözleri açılmış’ yargıcın partisi ve iktidarı lehine karar vereceğini düşündüğü için pek mutludur.

Adaleti simgeleyen ‘Adalet Tanrıçası’ figürünün üç mesajı vardır:

Themis’in bir elinde terazi, diğer elinde kılıç bulunur. Gözleri de kapalıdır. Yargıcın gözleri, “karar verirken karşısındaki kişilerin kimliğinden, konumundan, gücünden, parasından ve siyasi mevkisinden etkilenmesin’’ diye kapalıdır. Gözün kapatılması, “adil karar verebilmesi’’ içindir.

Türkiye, o heykelin gözü açıldığından beri, adalete aç!

Çünkü; içinde Abdullah Gül’ün de olduğu AKP kadroları zaman içinde yargıçların gözünü açtı ve “Önce partimin çıkarları’’ anlayışını hakim kıldı.

Gül, sanki bunlardan hiç sorumlu değilmiş gibi su üstüne çıkmaya çalışıyor ama hafızamız kendisinin de sorumlu olduğu hiçbir icraati unutmamıza izin vermiyor.