Biz gazetecilerin de sizler gibi rutin bir hayatı var. Bu hayatın içinde zengini var, garibanı var, emekçisi var, beyaz yakalısı var. Bu hikaye gazetemizin değerli bir emektarı olan Rıdvan abimize ait.
Rıdvan abi işinde gücünde olan, kalbi temiz, çalışkan karakterlerimizin başında gelir. Gelenekçidir. Yenilikleri sever ama mesafeli yaklaşır. Eski usul adamdır. Anlamadan dinlemeden, akıl süzgecinden geçirmeden hiçbir işe girmez. Kuralları vardır. Disiplinli ve planlı çalışmayı sever. Futbol hatta spor konusuna hep mesafeli olmuştur. Siyasi tartışmalarda heyecanlı olsa da futbol konusuna o kadar uzaktır.
Son dönemde toplumda başlayan ‘borsa modasına’ gelenekçi olmasına rağmen nasıl olduysa Rıdvan abi de bulaştı. “Şaşırdık! Abi emin misin? Orada risk var, sen risk sevmezsin” sorularını sıraladık ama nafile! Abimiz borsanın büyülü dünyasına, üstelik spor kulüplerinin kağıtları aracılığı ile girmişti bir defa.
Gazetemizin koridorunda güvendiği arkadaşlarına spor kulüplerinin borsadaki durumlarını sorup, fikir alışverişinde bulunuyordu. “Yapma!” diyenler oldu. Cesaret verip kulüplerin durumu üzerine yaptıkları yorumlarla destek verenler de oldu. Sonunda Rıdvan abimiz bir kulübümüzün düşen hisselerini fırsat olarak gördü ve yatırımını yaptı.
Sabah güne çorbayla başlayan emekçi abimiz, her gün zarara girdi. Satmaya çalışsa da satış talepleri çok olunca Rıdvan abi bir türlü daha fazla zarar etmekten kendini kurtaramadı. Rıdvan abi ülke futboluna güvenip yatırım yapmanın riskini fazlasıyla yaşadı, yaşamaya devam ediyor.
Borsadaki manipülatörlere Rıdvan abinin hikayesi üzerinden mesaj vermek istiyorum: “Lütfen elinizi zaten zor durumda olan spor kulüplerinin hisselerinden çekin!”